NURCAN GÖKDEMİR [email protected]

Milli Eğitim Bakanlığı, 4+4+4 olarak isimlendirilen eğitim sistemi öncesi dini eğitimi tek partneri olan Türkiye Diyanet Vakfı işbirliğiyle yürütürken bugün isimleri tecavüzle, kamu kaynaklarının peşkeş çekilmesi ve siyasi arenadaki çalışmaları ile anılan çok sayıda tarikat ve cemaat vakfı partnerlikte öne çıktı
.
CHP İstanbul Milletvekili Sibel Özdemir, soru önergesi yoluyla alamadığı MEB’in işbirliği yaptığı dernek, vakıf ve cemiyetlere ilişkin bilgilere Bilgi Edinme Kanunu çerçevesinde BİMER aracılığıyla ulaştı. Özdemir’in dilekçesini Bakan adına Müsteşar Yusuf Tekin yanıtladı. Bakanlığın mesleki ve teknik eğitim amacıyla 2010 yılından bu yana 17 dernek ve vakıfla protokol imzaladığı, Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğünün de başvuran 60 dernek ve vakıftan 35’i ile işbirliğini kabul ettiği bildirildi. Ancak bunların isimleri açıklanmadı.

Dini eğitimde 22 protokol
Bakanlığın verdiği bilgiye göre, 1 Kasım 2004’ten 31 Ocak 2012’ye kadar bakanlık, dini eğitim alanında sadece Türkiye Diyanet Vakfı ile işbirilği protokolü imzaladı. Daha çok imam hatip liselerinde okutulmak üzere yurtdışından getirilen öğrencilerin eğitim ve barınma işlerinin yürütülmesi ile ilgili olan bu alanda Diyanet Vakfı, AKP’nin gerici eğitim sistemini kurumsallaştırdığı 4+4+4 sisteminin kabul edilmesi ile birlikte büyük ölçüde devreden çıktı ve yerini tarikat ve cemaat vakıfları doldurdu. 2012’de Eğitime Yüzde 100 Destek kapsamında Goncagül Eğitim Kültür ve Sosyal Hizmetler Derneği ile İmamhatip lisesi ve pansiyon yapımı için imzalanan protokol ilk oldu.

4+4+4 sonrası ilk partner ENSAR
4+4+4’ün uygulamaya başlanması ile birlikte bakanlık, işbirliğinin çerçevesini vakıf ve cemaatlere doğru genişletti. Bu dönemde anlaşma yapılan ilk vakıf, tecavüz olayları ile ülke gündemini sarsan ENSAR Vakfı oldu. 5-12’nci sınıflar için ‘’Türkiye Değer Ödülleri’ konulu protokolün amacı ‘’Öğrencilerimizde ve toplumda ahlaki ve etik değerler yönünden farkındalık oluşturmak’’ olarak açıklandı.

‘’Gölge MEB’’ TÜRGEV
30 Ocak 2015’te de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan’ın yöneticileri arasında yer aldığı ve ‘’gölge MEB’’ gibi çalışan TÜRGEV, pansiyon işletmeciliği ile sisteme dahil oldu. Ardından 10 Şubat 2015’te AMACI ‘’imam hatip okulları ve Anadolu imam hatip liseleri öğrencilerinin mesleki gelişmelerine katkı sağlamak ve yeteneklerini keşfetmek’’ olarak tanımlanan protokol çerçevesinde Yaşam Boyu Eğitim Planlama Merkezi, 15 Mart 2015’te İstanbul Fatih Hırka-ı Şerif Mahallesi’nde mülkiyeti kamuya ait olan eski yurt binasının onarımını yapmak üzere DE İlim Yayma Cemiyeti devreye girdi.



Avcı döneminde hız kazandı
Protokollerin büyük bölümü eski Bakan Nabi Avcı döneminde imzalandı. Bu yıl boyunca yurt inşası için Muradiye Vakfı, Goncagül Eğitim Kültür ve Sosyal Hizmetler Derneği, İlim Yayma Cemiyeti ile yeni işbirlikleri yapıldı. En fazla protokol pansiyon ve yurt işletmesi kapsamında İlim Yayma Cemiyeti ile imza altına alındı Böylelikle AKP iktidarları döneminde vakıf, dernek ve cemiyetlerle imzalanan protokol sayısı 22’ye ulaştı. Türkiye Diyanet Vakfı ile imzalanan protokollerin bazıları yürürlükten kaldırılırken diğerleri ile işbirliği sürüyor.

‘’Denetim’’ mi?
ENSAR vakfı skandalında ortaya çıkan denetimsizlik Özdemir’in soruları arasında da yer aldı. Özdemir’in ‘’dernek ve vakıflarda verilen eğitim, ders ve müfredatla‘’ ilgili sorusuna yönetmelik maddesi ile yanıt verilirken, ‘’İşbirliği yapılan bu kuruluşlar üzerinde bir denetim mekanizması var mı?’’ sorusu yanıtsız bırakıldı.


***

Sibel Özdemir: Protokoller iptal edilmeli

CHP İstanbul Milletvekili Sibel Özdemir:
‘’Bilgi edinme talebime verilen yanıt, Milli Eğitim Bakanlığı’nın vakıf ve dernekler ile yaptığı protokollerin önceki Bakan Nabi Avcı döneminde zirve yaptığını göstermektedir. Protokollerin yapıldığı ilgili kurum ve kuruluşlara, protokollerin amaç ve kapsamlarına bakıldığında 2013 yılından sonra hızlı bir artış yaşandığı, hedef kitlesinin ağırlıklı olarak İHO ve AİHL öğrencilerinin olduğu ve içeriklerinin de zaten MEB’in yapması gereken çalışmalar olduğu anlaşılmaktadır. Protokollerin ‘amaçlar’ kısmında; öğrencilerin mesleki ve teknik gelişmelerini sağlama, eğitim öğrenimlerine, barınmalarına ve pansiyon hizmetlerinin yürütülmesine destek olmak gibi hususlar dikkat çekiyor. Bakanlığın asli görevleri arasında yer alan bu hizmetleri niye Bakanlık değil de vakıflar ve dernekler yapıyor? Kaynaklar neden buralara aktarılıyor?
Bizim yeni Milli Eğitim Bakanı’ndan öncelikli talebimiz Bakanlığın sorumluluğunda olan ve bu protokoller yoluyla dernek ve vakıflara devrettiği görev ve sorumluluklarını bir an önce tekrar Bakanlığın bünyesine almasıdır. Bu kapsamda ve yürürlükte olan tüm protokoller derhal iptal edilmelidir. Bakanlık isterse, öğrencilerin gelişimi için ihtiyaç duyulan her türlü eğitim hizmetini kendi okullarında da verebilir. İsteyen öğrenci ve veliler de bu eğitim ve seminerlere katılabilir.”

Kaynak: Birgun.net