Finike İlçesi'ne bağlı Alacadağ, Gökçeyaka, Kızılcık ve Adala gibi bölgelerde yaklaşık 12 mermer ve taş ocağı firması bulunuyor. Finike portakalının tehdit altında olduğu, orman ve dağlık alanlarında tahribatın oluştuğu, binlerce yıllık sedir ve kızılçamların yok edildiği bölgede, Bartu Mermer adlı firmaya ait işletme ruhsatı ve izni, köylülerin açtığı dava sonucu Antalya 2'nci Bölge İdare Mahkemesi tarafından geçen yıl ekim ayında iptal edildi.

Mahkemenin iptal ettiği alana ilişkin firmanın başvurusu üzerine Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü'nce ÇED raporu süreci başlatıldı.Bu kapsamda geçen hafta, iddiaya göre bölgedeki diğer mermer ocaklarından işçiler toplanılarak, köylüler toplantı salonuna alınmadan yapılmaya çalışılan 'halkın katılımı' toplantısının ardından ÇED başvuru dosyasında bölgeyle hiç ilgisi olmayan tespitler yapıldığı ve Elmalı İlçesi Tekke Köyü'ndeki başka bir maden ocağı için hazırlanmış dosya olduğu öne sürüldü. 

ÇED DOSYASI BÖLGEYE AİT DEĞİL

Toroslar ve Akdeniz Kıyıları Çevre Derneği Taş Ocaklarıyla Mücadele Platformu sözcüsü Ali Ulvi Büyüknohutçu, ÇED başvuru dosyasını incelediklerini ve bölgeye ait olmadığını belirlediklerini kaydetti.Büyüknohutçu, başvuru dosyasının içeriğindeki resmi bir yazıda 'Finike'nin Tekkeköy' şeklinde alanın ifade edildiğini, Finike'de Tekkeköy diye bir yer olmadığını, Elmalı'da bulunan Tekkeköy'ün de yine aynı şekilde taş ve mermer ocağı sorunlarının ciddi düzeyde yaşandığı bir alan olduğunu dile getirdi. Büyüknohutçu, Tekkeköy'deki ocak için hazırlanan raporun 'kopyala yapıştır' yapılarak Alacadağ'a uygulanmak istendiğini kaydetti. 

ORMANLIK OLDUĞUNU KABUL EDİYORLAR

Başvuru dosyasındaki başka bir skandalın ise bölgeyle hiç ilgisi olmayan bitki, ağaç ve kuş türlerine ilişkin değerlendirmeler olduğunu kaydeden Büyüknohutçu, 'Alacadağ sedir ormanlarıyla kaplı 1200 metre rakımda bir yer. Dosyada faaliyet sahasında kızılçam, karaçam, ardıç ve fıstıkçamı bulunduğu belirtiliyor. Bu yükseklikte fıstık çamı yoktur, ağırlıklı sedir ormanıdır ve kendileri de alanın ormanlık olduğunu kabul ediyor' dedi. 

Büyünohutçu, taş ocağı için 150 hektarlık bir ormanın kesilerek yok edileceğini dile getirdi. Dosyada yer alan 'Açık işletmenin uygulanması ve üretime geçilmesi ile birlikte etkileri yaban hayatında görülecektir' ifadesinin yaban hayata zarar verileceğinin açık beyanı olduğunu da kaydeden Büyüknohutçu, 'Bölgede hiç görülmeyen, yaşamayan pembe pelikan, akçabalıkçıl, karabatak gibi sucul kuşlardan bahsediliyor. Oysa bunların hiçbiri yok. Nesli tehdit altındaki ve devlet korumasındaki kurt, vaşak ve karakulak bu bölgede olmasına rağmen hiç bahsedilmiyor' dedi. 

EN YAKIN EV 150 METREDE

Başvuru dosyasındaki büyük bir yanlışın da faaliyet alanına en yakın su kaynağının 1800 metre, en yakın konutun ise 1600 metre uzakta gösterilmesi olduğunu belirten Büyüknohutçu, 'En yakın ev Doğan Çağrı'ya ait ve arazisindeki su kaynağı ile birlikte 150 metredir. Yine köylüler Avni Kemerli, Özay Öksüz, Hakan Uygun, Süleyman Dinç ve bana ait evlerin uzaklığı 200-400 metre arasındadır. Yaklaşık 80 konutun bulunduğu Adala ile taşocağı alanı arasıysa 600 metredir. Bölgede aynı mesafe içinde Kızılcık, Gökçeyaka ve Adala yerleşim alanlarının devlet tarafından yapılmış içme ve sulama su kaynağı da mevcut' diye konuştu. 

TAŞLAR MERMER DEĞİL KİREÇ TAŞI

Burada çıkartılan taşın mermer değil, tonu 200 dolara satılan sıkıştırılmış kireçtaşı olduğunu aktaran Büyüknohutçu, 'Başvuru dosyasındaki resmi yazışmalarda da bu taşın sıkıştırılmış kireçtaşı olduğu ifade ediliyor. Dolayısıyla maden yasası çerçevesinde değil, taş ocağı faaliyetleri çerçevesinde değerlendirilmesi gereken bir durum' dedi.

Kaynak: DHA