YAŞAR AYDIN
[email protected]
@yasaraydinnn

Türk Mühendis Mimar Odaları Birliği(TMMOB) yarın 44. Olağan Genel Kurulu’nu gerçekleştiriyor. TMMOB altı dönem Mehmet Soğancı’nın başkanlığında yoluna devam etti. Bu dönem görev almayacak olan TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Soğancı ile 22 yıl önce MMO’da başlayan TMMOB’de devam eden kişisel macerasını konuşmayı istedik. Soğancı, altı dönem süren başkanlığını anlatırken çağrıcısı oldukları 10 Ekim 2015’te “Savaşa İnat Barış Hemen Şimdi, Emek, Barış, Demokrasi Mitingi” öncesi yaşanan katliama ayrı bir parantez açtı.

» ODTÜ Makine Mühendisliği bölümünü bitirip mesleğinde iyi işlere imza atmaya başlayan bir mühendis neden kendini meslek örgütü mücadelesi ile özdeş kıldı? Bu süreç nasıl başladı?

Aklımın hiç bir yerinde bırakın TMMOB’ye başkan olmayı aktif üyelik yoktu. Meslek örgütümüzün içinde mücadeleye MMO Genel Sekreteri görevini sürdürürken 1993 yılının 29 Ocak günü kaybettiğimiz Sezai Abinin (Suat Sezai Güru) cenazesinden dönerken bir grup arkadaşla karar verdik. Konuştuğumuz “Odayla ilgilenmek gerek” oldu. Mezun olduktan sonra Sezai Abi, odada aktıf görev almamız konusunda çok ısrar etmiş ama hep geri çevirmiştim. Ölümü ile bu bir görev olarak omuzlarımızda kaldı. Çünkü Sezai Abi ODTÜ’den beri tanıdığımız siyasal olarak hep birlikte olduğumuz, bizim için çok önemli bir insandı. O otobüste var olan arkadaşlarımızla başladık ve hala o sözü veren arkadaşlarımızla devam ediyoruz. O günden bu yana birçok arkadaşımızın katılımı ile birlikte güçlendik kuşkusuz. Ama benim için en önemli şey birlikte yola çıktığınız arkadaşlarla geçirdiğiniz uzun yıllara rağmen dayanışmanın hiç sona ermemesi. Böyle zorlu bir dönemde ve zor bir görevde arkanızda sürekli bir gücü ve desteği hissetmek büyük bir ayrıcalık ve belki de beni ayakta tutan şey oldu.

» Aynı tarihlerde TMMOB örgütlülüğü ne durumdaydı? Bu süreçte TMMOB’yi nasıl değerlendiriyorsunuz?

Hiçbir örgüt yaşadığı andan, siyasal süreçten ayrı değerlendirilemez. Bu TMMOB için de böyledir. Bu doğruyu unutmadan sohbetimize devam edelim derim. Çünkü zaman zaman bu doğruyu yeniden hatırlamamız gerekecek. Benim TMMOB başkanı olduğum altı dönemi de ancak Türkiye’nin yaşadığı gerçeklikle birlikte değerlendirebiliriz.

Göreve geldiğimiz dönemin en ayırt edici özelliği nedir derseniz hiç kuşkusuz AKP’nin iktidarına rast gelmesidir. AKP’nin 2002’de iktidara gelmesinden yaklaşık bir yıl sonra TMMOB yönetimine seçildik. Geçen 12 yılı değerlendireceksek AKP ne yapmış, neler olmuş memlekette, bunlara bakmak lazım. Çünkü TMMOB olarak AKP’nin bu memlekete giydirmeye çalıştığı deli gömleğinin daha ilk günden farkında olan örgütlerden biriydik. Yaratmak istedikleri Türkiye karşısında mücadele etmeye, refleks geliştirmeye çalıştık.

» Göreviniz boyunca en önemli başarınız nedir desek aklınıza ilk ne gelir?

Kişisel başarı olarak bakmam. Ama yaptığımız birçok şeyin yanı sıra mesleğimiz ve örgütümüz için çok önemli bulduğum kurumsallaşmamızı sağlayan bir kaç temel nokta var. Bunlardan belki de en can alıcı olanı mühendislik tanımının yapılmasıdır. O güne kadar mesleğin çerçevesini yasalar belirliyordu. Uzun bir tartışma gerçekleştirdik. Çok zor bir süreçti. Birbirine çok yakın mühendislik alanlarını tanımlamak, hangi mühendislik alanının temel noktasının ne olduğunu belirlemek o kadar kolay olmadı. Ama başardık. Üstelik bu tanımlama kendi içimizde de kalmadı. Uzun uğraşlar sonucu Resmi Gazete’de yayımlatmayı başardık. Bugün herhangi bir mühendislik fakültesinden mezun olan öğrenci artık neleri yapabileceğini biliyor. Bu üçüncü şahıslara, işverene ya da devlete karşı üyelerimizi ve mesleğimizi koruyan çok önemli bir adım oldu.

» TMMOB bugün aynı zamanda toplumsal muhalefetin önemli bir parçası durumda. Bu nasıl gelişti?

TMMOB 70’li yıllardan bu yana bu özelliğini hep taşıdı. Ama biraz daha öne çıkması AKP sayesinde oldu. Yağma ve talana karşı olan anlayışımız bu 14 yıllık dönemde sürekli bizi iktidarla karşı karşıya getirdi. Bu mücadeleyi sadece kendimiz yürütmekle kalmadık benzer mücadele veren hareketlere de katkı sunduk. 2015 yılında altın madenciliğiyle başı dertte olan Fatsa’ya gittim. Orada mücadele eden teyzeler beni karşılarında görünce “TMMOB, TMMOB” diye sarılarak sevgi gösterdi. Biz oraya gitmeden TMMOB gitmişti. Bilimsel rapor katkıları ile hukuksal destekleri ile oradaydı. Doğal olarak onların bir parçası olduk. Şunu çok rahat söyleyebilirim ki Akkuyu Nükleer Santrali uzun yıllar ertelendiyse bunda emeğimiz çoktur. Geçen günlerde aldığım Dersim belediye başkanlarının yolladığı teşekkür plaketi benim en önemli ödüllerimden biri olarak kalacak.

» AKP’nin size gösterdiği ‘’ilgi’’ biraz da bu tutumunuzdan kaynaklanıyor, sanırım?

TMMOB uzun dönemdir siyasi iktidarların sevmediği bir örgüt. Ama özellikle AKP döneminde yaşanan saldırılara ayrı bir parantez açmak lazım. İlk olarak Abdullah Gül’ün hazırlattığı raporda tüm meslek örgütlerinin ama özellikle de TMMOB’nin hedef alındığını görebiliriz. Raporda adı geçirilen tek oda başkanıyım. Siyaset yapmakla suçlandık. Oysa bu bizim için suç değil görevdir. Sonra torbaya konulmaya çalışıldık. Tüm ülkeyi rant alanı olarak gören iktidar; gerekli düzeni hazırlamak amacıyla yapmak istediği değişiklikleri içeren torba yasanın içinde TMMOB Yasası’ndaki değişikliği de bir kez daha gündeme getirdi. Türkiye’nin dört bir yanından 8 ana kol üzerinden “Ülkemize, halkımıza ve mesleğimize sahip çıkıyoruz” yürüyüşü başlattık. Ankara’da TMMOB Olağanüstü Genel Kurulunu toplayarak, örgütlülüğümüze karşı girişilen saldırıları boşa çıkaracağımızı sokaklarda, alanlarda haykırdık. TMMOB mesleki birikimlerini toplum yararına kullanmanın zeminini yaratmak çabasını ısrarla sürdürdü.

» Gezi TMMOB’un halkla bulaşmasında önemli bir milat sanırım?

Haziran İsyanı Türkiye tarihinin en onurlu sayfalarından biridir. Ne mutlu bize ki bu onurlu günlerin tam ortasında yer almayı başardık. Taksim Topçu Kışlası’nın ilk telaffuz edildiği günden, çadırların yakıldığı ana kadar, oradan Taksim Parkı’nda yaşanan bir aylık komün günlerinde TMMOB işlerin tam ortasındaydı. Kolaylaştırıcıydı, açıklayıcıydı, kavgacıydı ama hep oradaydı. 70’e yakın farklı yapının bir arada kalmasını sağlayan önemli bir tutkal oldu. İsyan Taksim’den tüm ülkeye yayıldığında da yine çok önemli roller üstlendik. Ama burada şunu da söylemeliyim ki asıl tebriği il koordinasyon kurullarımız hak ediyor. Hem Gezi’de hem de onun öncesi tüm toplumsal mücadelelerde çok önemli rol üstlendiler, üstlenmeye devam ediyorlar.

» TMMOB sadece refleksleri ile değil yazılı metinleri ile de benzer yapılardan farklılık gösteriyor.

Bizim örgütümüzün kenar çizgileri gerçekleştirdiğimiz iki kurultayda belirlendi. Biri 1998 yılında yaptığımız “Demokrasi Kurultayı”. Burada ürettiğimiz fikirler, oluşturduğumuz siyaset bugün bile temel karakterimizi belirliyor. Diğeri de 2003’deki “Mühendislik Mimarlık Kurultayı”dır. Bu iki kurultay kenar çizgilerimiz belirler ve bir anlamda bir arada durmamızı sağlar. TMMOB Yönetim Kurulu’nda kararlar oybirliği ile alınır. Farklı düşünceler olsa bile bu kenar çizgiler içinde kaldığı sürece birbirimizi ikna etmeyi başarırız. Bu anlamı ile bu iki kurultayı ve genel kurul sonuç metinlerimizi çok önemserim.

» Kişisel tarihinizde en önemli iki tarih nedir diye sorsak…

3 Kasım Mitingi diye tarihe geçen Sıhhıye buluşması çok önemliydi. Kürt mahallelerine saldırılan, linçlerin yaşandığı bir atmosferde KESK ve TTB ile tüm toplumsal muhalefete nefes aldırdığmız bir eylemdi Sonra 1 Mayıs’ın 30’uncu yılında başlayan Taksim mücadelesi. 2007 yılı ve devam eden üç yıl. Gazlarla boğuşa boğuşa alınan Taksim Meydanı ve tabii ki hayatım boyunca unutamayacağım 10 Ekim.

*****

10 Ekim’i unutursak yüreğimiz kurusun

Çok uzun süre bu konu ile ilgili konuşamadım. Ama o mitinge giden süreci anlatmak istiyorum. Yönetim Kurulu 1 Ağustos 2015 tarihli toplantısında, “7 Haziran Genel Seçimleri sonrası AKP eli ile oluşturulan siyasi atmosfer içerisinde Suruç katliamı ile başlayan ve ülkemizin savaş, şiddet, baskı ortamı içerisine sokulması ile devam eden, insanlarımızın öldürüldüğü karanlık gidişata ‘dur’ demek için; emek meslek örgütleri ve demokrasi güçleri ile ortaklaşa eylem ve etkinliklerde bulunmak üzere görüşmelerde bulunulmasına; bunlara yönelik her türlü iş ve işlemi gerçekleştirmek konusunda Yürütme Kuruluna görev ve yetki verilmesine” karar verdi. Sonrası DİSK, KESK, TMMOB ve TTB olarak 10 Ekim 2015 tarihinde Ankara’da Sıhhiye Meydanı’nda “Savaşa İnat Barış Hemen Şimdi, Emek, Barış, Demokrasi Mitingi” gerçekleştirilmesini de 3 Ekim 2015 tarihli Yönetim Kurulu toplantımızda karara bağladık.

Bu kararı aldığımızda, ülkemizde yaşanan baskıcı ortama, artan şiddet olaylarına, ölümlere, öldürmelere, kamplaşmaya karşı bir nefes olmak, ülkemize, insanımıza soluk alanı kazandırmak, barışın sesini Ankara’dan tüm Türkiye’ye duyurmak için yola çıkmıştık.

Ne var ki Türkiye’nin dört bir yanından barış için, demokrasi için, emeğin gücü için gelenlerin toplandığı Ankara Garı önünde 10 Ekim’de 10.04’te patlatılan iki bombayla barış sesleri, kardeşlik türküleri kana bulandı. Türkiye tarihinin en büyük katliamında 101 arkadaşımız hayatını kaybetti, yüzlercesi yaralandı.

Türkiye tarihinin en kanlı saldırısının tüm sorumluları ile bu katliamı engelleyecek önlemleri almayan kamu görevlilerinin ve siyasetçilerin hesap vermesi için mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğiz.

Katliamda kaybettiğimiz canlarımızı unutursak, tarihimizin bu en büyük katliamını unutturursak yüreğimiz kurusun.

****

Mücadelemiz kararlılık

Baskının, zulmün arttığı; ülkenin yangın yerine çevrildiği bu karanlık günlerde, korkmadan, yılmadan gerçekleri haykırabilen bir TMMOB’ye gerçekten ihtiyaç var.

TMMOB’yi TMMOB yapan, şimdiye kadar ayakta tutan, savrulmasına ve diz çökmesine asla izin vermeyen arkadaşlarımızın çalışma tarzına, inançlarına ve kararlılıklarına bu dönemde her zamankinden daha çok ihtiyaç var.

TMMOB, bu ülkenin vicdanıdır. Vicdanların yok edildiği böylesine bir dönemde TMMOB’ye her zamankinden çok ihtiyaç var.

Her dönem olduğu gibi önümüzdeki dönemde de TMMOB’nin bu ihtiyacın gereklerini yerine getireceğine olan inancımız tamdır.

Kaynak: Birgun.net