Meclis Araştırma Komisyonu, kadınların ve çocukların sahip olduğu az sayıdaki hakkı da ortadan kaldırmayı öneriyor. Komisyon, çocukların cinsel istismarının “rızaya” dayalı olabileceğini ama yine de suç olarak kalması gerektiğini söyledikten sonra çocuk istismarcısının tecavüz ettiği çocukla 5 yıl boyunca “sorunsuz” ve “başarılı” bir evlilik sürdürmesi halinde denetimli serbestlikten yararlanmasını ön görüyor.

Evrensel'in haberine göre, Meclis'te, “Aile Bütünlüğünü Olumsuz Etkileyen Unsurlar ile Boşanma Olaylarının Araştırılması ve Aile Kurumunun Güçlendirilmesi İçin Alınması Gereken Önlemlerin Belirlenmesi İçin” kurulan Araştırma Komisyonu, genel kurul çatısı altında şaşaalı bir kutlama töreniyle, kadınların ve çocukların haklarının nasıl gasbedileceğini açıkladı. 479 sayfalık rapor, kadınların ve çocukların haklarını koruyan az sayıdaki kanunu da kadınların ve çocukların aleyhine sonuçlar yaratacak biçimde değiştirmeyi öneriyor.

Eşitiz Kadın Grubu’nun açıklamasına göre Ceza Kanunu, Medeni Kanun ve 6284 sayılı Şiddet Önleme Kanunu’nda yapılması istenen değişikliklerin bazıları şunlar:

ÇOCUKLAR, TECAVÜZCÜLERİYLE EVLENDİRİLECEK

Rapor, çocukların cinsel istismarının “rızaya” dayalı olabileceğini ama yine de suç olarak kalması gerektiğini söyledikten sonra çocuk istismarcısının tecavüz ettiği çocukla 5 yıl boyunca “sorunsuz” ve “başarılı” bir evlilik sürdürmesi halinde denetimli serbestlikten yararlanmasını öneriyor. Eğer istismarı gerçekleştiren de 15 yaşın altında olursa istismar suç olmaktan çıkarılıyor. Bu, ailelerin 15 yaş altı çocuklarını (şimdilik resmi nikahla olmasa bile) fiilen “evlendirmelerinin” yolunu açıyor.

HADIM CEZASI GELİYOR

Rapor cinsel saldırı, cinsel istismar ve reşit olmayanla cinsel ilişki suçlarında hadım uygulanmasını öneriyor. Öneriye göre zaten var olan Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’daki “mahpusun tıbbi tedaviye tabi tutulması ve tedavi amaçlı programlara katılması” maddesi için bir yönetmelik çıkarılarak uygulamaya geçirilecek.

ŞİDDET GÖREN KADIN UZLAŞTIRILACAK

6284 Sayılı Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesi Yasası’nın “erkekleri mağdur ettiği” savunusunu uzun süredir yapan hükümet, bu raporda, yasada kesin olarak yasak olmasına rağmen, boşanma davalarında ve şiddet durumunda uzlaşma ve arabuluculuk yöntemi kullanılmasını öneriyor.

ŞİDDETE UĞRAYAN, MESAİ STLERİNDE GELMESİN!

6284 Sayılı Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesi Yasası’nda “gecikmesinde sakınca bulunan haller”de kolluk güçlerinin koruma tedbiri alabileceği yazıyor. Rapor ise “gecikmesinde sakınca bulunan hal” tanımını daraltıyor. “En azından mesai saatleri içinde mülki amir ve hakimin görevli olması, mesai saatleri dışında ve resmi tatil günlerinde kolluk amirinin görevli olması” önkoşulu getiriliyor. Yani, karakolların kapıları mesai saatleri içerisinde şiddete maruz kalan kadınlara kapatılıyor.

TEDBİR SÜRESİ KUŞA ÇEVRİLİYOR

Rapor, şiddet durumunda kadına verilecek tedbir sürelerinin “kadınlar tarafından kötü kullanıldığı” ve “erkeklerin mağdur edildiği” iddiasına dayanarak, en fazla 15 gün olarak kısaltılmasını öneriyor. Üstelik, bu karar, kadının “belge ve delil sunması” koşuluna bağlanıyor.

‘AİLE MAHREMİ’ BAHANESİYLE GİZLİLİK

“Aile mahremiyetinin korunması” bahanesiyle, aile hukukuna ilişkin tüm davalarda duruşmaların gizli yapılmasını öneren rapor, esas olarak kadın örgütlerini sürecin dışında bırakmak, kadınları yalnızlaştırmak ve zorunlu arabuluculuğa giden yolu açmak için bu öneriyi yapıyor.

NAFAKA HAKKI GASP EDİLİYOR

Rapor, kadınların nafaka hakkını evlilik süresi ile bağlantılandırarak kısıtlıyor. “Boşanırsam nasıl yaşayacağım” diye düşünecek kadınları boşanmadan caydırmaya çalışıyor. Nafaka kısıtlamasıyla yetinmeyen Komisyon, kadınların 1-2 yıl içerisinde mal paylaşımı davası açmazsa haklarını tümüyle kaybedecekleri yeni bir düzenleme öneriyor. Eğer evlilik eşlerden birinin ölümüyle sonlanırsa, sağ kalan eşin sadece kendi miras payını almasını öneriyor. Evlilik süresince edinilen mallar geleneksel olarak erkekler üzerine kayıtlandığı için, bu öneri, eşi ölen kadınların mal rejiminden kaynaklı paylarını alamayacakları anlamına geliyor.

AİLE DANIŞMANLIĞINA ‘DİNİ’ AYAR

Aile terapisi ve rehberlik hizmetleri verenlerin eğitim alanlarının, psikoloji, psikolojik danışmanlık, rehberlik, sosyal hizmet, çocuk gelişimi ve eğitimi, sosyoloji, hemşirelik, tıp, öğretmenlik alanları ile sınırlı kalmaması, ilahiyat fakültesi mezunlarının da aile danışmanı olarak görevlendirilmesi öneriliyor.

Kaynak: Birgun.net