BURCU CANSU

Soma-Eynez yeraltı maden ocağında 13 Mayıs 2014 tarihinde meydana gelen ve 301 maden emekçisinin hayatını kaybettiği kaza sonrası Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) VE Türk Tabipleri Birliği (TTB) tarafından yapılan incelemeler kapsamında rapor hazırlandı. Raporun, faciaya ilişkin davanın 7'inci duruşmasına katkı sunmak ve adil yargılamayı sağlamak için sunulacağı açıklandı.
Soma maden faciası inceleme raporu

TMMOB ve TTB, Soma Eynez maden ocağında yaptıkları inceleme sonrası değerlendirmelerini rapor haline getirdi. "Soma Maden Faciası İnceleme Raporu", TMMOB'de düzenlenen bir basın toplantısı ile kamuoyuna açıklandı. Basın toplantısına, TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Soğancı, TTB Merkez Konseyi Başkanı Bayazıt İlhan ile inceleme heyetinde yer alan komisyon üyeleri katıldı.

TMMOB'den Maden Mühendisi Mehmet Torun, Maden Mühendisi Serdar Ömer Kaynak, Jeoloji Mühendisi Ayhan Kösebalaban, Elektrik Mühendisi M. Kemal Sarı, Makina Mühendisi Bedri Tekin ile TTB'den İşleri Hekimi Doktor Atınç Kayınova'dan oluşan komisyonun hazırladığı rapora ilişkin basın açıklaması TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Soğancı tarafından okundu.

TMMOB ve TTB olarak bu raporu hazırlayabilmek için bürokratik bir çok engelleme ile karşılaştıklarını ifade eden Soğancı, mevcut belgeler üzerinden ve heyetlerin olay yeri incelemeleri sonucu yaptığı çalışmalarla inceleme raporunu ancak hazırlayabildiklerini belirtti.

Olayın kaynağına kül basılmış
Olayın kaynağı olarak bilinen bölgenin barajla kapatıldığının ve kül basılarak doldurulduğunun yetkililer tarafından beyan edildiğini söyleyen Soğancı, Şunları söyledi: "Üretim yapılan yerlere ulaşmak için kullanılan ana galerinin su ile dolu olduğu için üretim panolarına girişin olanaksız olduğu heyete aktarılmıştır. Üretim yapılan yerlerin (panoların ve ayakların) malzemelerinin sökülerek kapatıldığı ocak yetkililerince bildirilmiş ve bu alanlara ulaşılamamıştır. Yeraltı ocağında ana giriş galerisinin belli bir noktasına kadar gidilebilmiş ancak ocakta detaylı bir inceleme yapmak mümkün olmamıştır. Ocak imalat haritaları ve belgelerin incelenmesi ile birlikte galeri içerisindeki teknik inceleme sonucu raporumuz hazırlanmıştır" diye konuştu.

Heyetin tespitleri
Soğancı, heyetin tespitlerini şöyle aktardı:

"*Facianın nedeni yeraltı maden ocağındaki kömür yangınıdır. Olayın meydana geldiği Soma havzasında yaklaşık 100 yıldır üretim yapılmaktadır. Havzadaki linyitlerin bu bölümünde kendiliğinden ısınmaya ve yanmaya müsait olduğu onlarca bilimsel makale ile tespit edilmiş ve çözüm önerileri paylaşılmıştır. Ayrıca havzada defalarca bu tür yangın olayları meydana gelmiş ve üretim sekteye uğramıştır.

*Ocak yangınının; eski imalat panolarında bırakılan kömürlerin oksijenle temas etmesi sonucu içten içe yandığı, yarım yanma sonucu karbonmonoksit gazının biriktiği, bu yanma olayının zamana bağlı olarak artarak devam ettiği düşünülmektedir. Kömürün bünyesinde bulunan metan gazının da yanmasıyla eski imalat içindeki yangının daha hızlandığı, yüksek sıcaklık ve basınç altında biriken zehirli ve zararlı gazların, zayıflatılmış olan zondan, açık alevle ve basınçlı bir şekilde ana galeriye aniden boşaldığı düşünülmektedir. Boşalan kızgın malzeme; galerideki lastik bantı, demir tahkimat aralarındaki ahşap elemanları (fırça, kama), sert plastik olan basınçlı hava borularını tutuşturmuştur. Eski imalattan boşalan gaz ile galeride meydana gelen yangın sonucu oluşan duman ve zehirli gaz birleşerek belli bir basınçla ve hızla kısa bir sürede tüm çalışma alanlarına yayılmış, ocağın değişik kısımlarında çalışan işçileri etkileyerek ölümlere, yaralanmalara neden olmuştur.



*Bu özellikteki kömür damarlarında çok özel önlemler alınarak üretim yapılması gerekirken pek çok ciddi hata yapılmış ve gerekli önlemler alınmamıştır. Bu ocakta yaşanan facianın önceden öngörülebileceği, önlenebileceği ve gerekli önlemlerin alınabileceği anlaşılmaktadır. Ancak sistemsel hatalar ve uygulamalar ile facia yaşanmıştır. Ocağın planlanmasından üretim yöntemine, havalandırmasından acil eylem planına, denetimden eğitime kadar tüm alanlarda ciddi noksanlıklar görülmektedir.

*Ayrıca üretim zorlamasının da faciada ciddi etkisi bulunmaktadır. TKİ ile yüklenici firma arasında yapılan sözleşmede; ocaktan yapılacak tuvönan üretimin, projesine uygun şekilde 1,5 milyon ton olacağı, ancak yüklenicinin isterse bundan daha büyük miktarlarda üretim yapabileceği belirtilmiştir. Ancak, devir işleminden sonra yüklenici Soma Kömür AŞ. üretimi hızla arttırmış ve 2009 yılında 230 bin ton olan üretim 10 kattan fazla arttırılarak 2010 yılında 2,6 milyon tona yükseltilmiştir. Üretimdeki hızlı artış, daha sonraki yıllarda da devam etmiş ve 2012 yılında 3,8 milyon ton düzeyine kadar ulaşmıştır. Son dört yılda yaşanan hızlı üretim artışları son derece çarpıcıdır. Söz konusu üretim düzeyine bu kadar kısa süre içerisinde aynı altyapı ile sadece işçi sayısının artırılması ile çıkılmasının sahanın fiziksel dengelerini ve ocağın geometrisini olumsuz yönde etkilemiş olabileceği hususu da ciddiyetle ele alınmalıdır.

*Gerekli emniyet yatırımları yapılmaksızın eski havalandırma, nakliyat ve galeri alt yapısıyla sırf kâr amacı güdülerek çok yüksek üretim seviyesine çıkılmış ve çalışanların hayati emniyet tedbirleri ihmal edilmiştir.

*Facia sonrası kurtarma organizasyonu sırasındaki başıboşluk ve kargaşa, olası bir iş kazasında yapılması gerekenlerin planlanmadığını ve buna yönelik önlemlerin alınmadığını göstermektedir.

*Soma A.Ş Eynez kömür madeninde işyeri sağlık biriminin çalışmaları incelenmişse de kaza sonrası işletme içindeki yapılanma, görev ve görevli değişiklikleri yapılmış olması, mahkeme süreci ile ilgili olarak dosya ve kayıtların işletmeden alınmış olması nedeniyle, incelemenin eksiksiz gerçekleştirildiğini söylemek olanaklı değildir.

*Meslek hastalıklarını belirleme ve önleme yönünden sistematik ve sürdürülebilir hiçbir faaliyeti olmayan Soma Eynez madeninde 900 dolayında gizli tutulmuş pnömokonyoz vakası olabileceğidir.

*İşyeri sağlık birimi ve personelinin kömür madenciliğine yönelik özel, programlı, süreklilik arz eden, gerek ulusal-uluslararası mevzuat ve gerekse de bilimsel gerçekleri kullanarak yapılandırmış olduğu bir sağlık gözetim programının olmadığı gözlenmiştir.

*Heyetin yaptığı bütün tespitler ışığında facianın asıl sorumluları Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile bu Bakanlıkların bağlı ve ilgili kuruluşları ve Soma Kömürleri A.Ş'dir. "

Meslek hastalıkları gizlenmiş
Soğancı, özellikle işyeri sağlık biriminde yapılan inceleme ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından gönderilen kayıt, bilgi ve belge örneklerinden edinilen çarpıcı verileri de paylaştı. Soğancı, kazadan hemen sonra yapılan ve geçtiğimiz günlerde yayımlanan bilimsel iki çalışma ile Soma Eynez Linyit Madeni Ocağında çalışan işçilerde neredeyse her 4 işçiden birinde doktor tanılı solunumsal hastalıkların olduğunu, her 3 işçiden birinde de pnömokonyoz (akciğerin mesleki toz hastalığı) vakasının olduğunun kanıtlandığını aktardı. Bu vakaların hiçbirinin işletmede kaydı oluşturulmadığının altını çizen Soğancı, "Niteliksiz sağlık gözetimi ve tetkikler yapılması yolu ile işçiden ve kamudan bilgi saklanmış, kamusal denetim süreçlerinde de işçi sağlığı yönünden yetersiz nitelikteki denetimlerle yaşamın gerçeklerine uymayan bu durum göz ardı edilmiştir. CO zehirlenmesi yönünden bulguların işlendiği yazılı bilgi/belgelere işyeri sağlık birimi kayıtlarında rastlanmamış olmakla birlikte günde 100-150 adet ağrı kesici tabletin CO etkilenimi bulgularından olan baş ağrısı sebebi ile yaygın ve sürekli kullanımı dikkat çekici bulunmuştur. Meslek hastalıklarını belirleme ve önleme yönünden sistematik ve sürdürülebilir hiçbir faaliyeti olmayan Soma Eynez madeninde 900 dolayında gizli tutulmuş pnömokonyoz vakası olabileceğidir. Bir anda 301 işçinin öldürüldüğü Soma Eynez ocağında bunun 3 katı kadar emekçi madenci sessizce ve bilinçsizce ölüme yürümektedir."

Kaynak: Birgun.net