İstanbul Jazz Center’ın unutulmaz bir konseriydi. Mekân ağzına kadar doluydu, ayakta kalıp dışarı kaçmıştım ama Golden Striker Trio salona girerken, kapının ağzında onları bekliyordum: Ron Carter, Russell Malone, Mulgrew Miller. Herhangi birisi tek başına gelmiş olsa, gene dinlemeye gelirdim. Ama üçü bir arada olunca, inanılmaz bir rüya olup çıkıyor. Ne yazık ki yaş ve bedenin feryatları gibi gerçekler, ikinci seti de ayakta izlememe izin vermemişti.

Ron Carter için fazla bir şey söylemeye gerek yok. Onun, sadece Miles Davis’in basçısı olarak anılması büyük bir haksızlık. İstanbul’da dinlediğimizde bize sırtını dönüp trompetini çalan Davis’e saygımız sonsuz, ama Carter da büyük bir usta. On yaşında çalmaya başladığı çelloyu ırkçı tepkiler yüzünden bıraktı, kontrbasla devam etti. Çok kayıt yapanlar arasında bile 2000 albümle önlerde giden bir müzisyen, bir hocadır. Davis’in ikinci büyük beşlisinde, ritm polisliği yüzünden ona ‘Checkpoint Charlie’ derlermiş. Ritmine sahip olmayı ve yönetmeyi bildiği gibi, sololarıyla da sarhoş eder. Ayrıca, ‘Lord’ ünvanını hakedecek kadar şık, zarif ve vakurdur. Onun için olsa gerek, genelde giyim kuşam ve pipo, eh, bir de enstrüman reklamlarında yeralıyor.

Carter bu yıl Golden Striker Trio’su ile Akbank Caz Festivali’nde olacak. Gerçekten kaçırılmaz bir fırsat dedikleri, böyle bir şey oluyor. Üstadı, gitarda Russell Malone, piyanoda Donald Vega ile izleyeceğiz. Vega’ya da elbet bir itirazımız yok ama, ah, diyoruz, keşke Mulgrew Miller yaşıyor olsaydı da Golden Striker Trio’yu gene Carter-Miller-Malone kadrosuyla görseydik.

Bu dünyayı 57 yaşında terk eden Mulgrew Miller müthiş bir piyanistti. Hayata karşı kendi sakin tarzını 15 yaşında seçmiş, caz piyanisti olmaya Oscar Petersen etkisiyle karar vermişti. Yukarıda bahsi geçen konserde, yanımdan geçip içeri girerken iyi ki ona, “Mr. Miller, sizi görmek ne güzel,” diyebilmişim. Aynı mekânda kısa süre sonra Kenny Barron ile karşılıklı piyano çaldıkları bir konser daha var ki, anlatmak için ne desek boş. Ne yazık ki kadri kıymeti yeterince bilinmemiş bir ustaydı.

Russell Malone’u bu kez Akbank Caz’da da izleyeceğiz. Onu da İş Sanat’taki bir konserle hatırlıyoruz. Bir Dianne Reeves konseri. Gitarları Malone ile, Brezilya müziği ile cazı başarıyla harmanlayan Romero Lubambo çalıyordu. İşte o sahnede biz bir konserin nasıl diğerlerinden çalındığını gördük. Golden Strike Trio konserinde de izlediğimiz Malone, sonlara doğru yaptığı soloyla, hakkında yazılan, söylenen her şeyi doğruladı. Evet, Malone gerçekten de mevcut gitaristlerin içinde en etkini, daldan dala konmakta da üstüne yok. Bize ve Reeves’e sırtı dönük otururken, birden elleri havada, koltuğuyla dönüp giriştiği soloda anladık bunu. Ne kadar atak, neredeyse agresif, coşkulu, tutkulu, hatta bazı anlarda onun vardığı düzey yüzünden biraz ürkütücü bir soloydu! Daha önce kaptı kapacak göründüğü konseri orada alıp gitmişti.

Akbank Caz’da, 20 Ekim20:30’da Zorlu’da Ron Carter Golden Striker Trio çalacak. Kontrbasta Carter, piyanoda Donald Vega, gitarda Malone. Sonra söylemedi demeyin.

Kaynak: Birgun.net