UĞUR ŞAHİN / [email protected]
@uugurs

Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) ile birlikte Suriye'ye giren Türkiye pazar günü Azez ile Cerablus arasındaki bölgenin tamamını IŞİD'in elinden alarak fiili bir koridor oluşturdu. “Fırat Kalkanı” harekatı devam ederken AKP hükümeti tampon bölgeden bahsetmeye başladı. TSK’nin Suriye'de ne kadar kalacağı, ne kadar derine ineceği gibi konular belirsizliğini korurken, Azez- Cerablus hattını birleştirmesini ve Fırat Kalkanı operasyonunu, Siyaset bilimci ve yazar Doç. Dr. Barış Doster BirGün’e değerlendirdi.

Kendi başına karar veremez

Türkiye'nin Suriye'de ne kadar kalacağı ve koridorun uzunluğunun Suriye’nin İran’ın ve Rusya’nın rızasına bağlı olduğunu kaydeden Doster, şöyle konuştu: "Türkiye koridoru yaratırken yanına ağırlıklı bölümü radikal İslamcı unsurlar Özgür Suriye Ordusu’nu aldı. Türkiye’nin, emperyalizmin ılımlı dediği ÖSO güçlerine askeri olarak ihtiyacı yok. ÖSO ile kalıcı ittifak konusunda ve siyaseten de ihtiyacı yok.Türkiye’nin ÖSO ile siyaseten aynı kare içerisinde görünmesi, Suriye, İran ve Rusya nezdinde Türkiye’yi sıkıntılı hale getirir. Türkiye’nin ÖSO’ya ihtiyacı yok. Orada bir koridor açıldıktan sonra o koridorunun uzunluğu ve Türkiye’nin ne kadar kalacağı elbette Suriye’nin İran’ın ve Rusya’nın rızasına bağlı. Türkiye’nin, ‘koridoru geliştirelim, aşağı doğru uzatalım, canımız istediği kadar kalırız’ demesi mümkün değil."

Ankara ve Şam karşı karşıya gelebilir

Türkiye'nin Şam-Moskova ve Tahran ile birlikte koordineli hareket etmesi gerektiğini kaydeden Doster sözlerini şöyle sürdürdü: “Türkiye’nin durumu bölge ülkeleriyle geliştirilecek diplomatik ilişkiler ve güvenilir bir komşu olmasına bağlı. Türkiye Suriye’nin bütünlüğünü istiyorsa, yapabileceği en büyük hizmet şudur: 911 km’lik sınırı güvenilir hale getirmek. Sınırı güvenli hale getirdiğiniz zaman en büyük katkıyı vermiş olursunuz. IŞİD’in aradan çekilmesi durumunda Türkiye ile Suriye’nin bir anda karşı karşıya gelmesi durumu mevcut. Böyle bir durumda iki ülkede sıcak çatışmadan kaçınır. 24 Kasım 2015 tarihinde Türkiye’nin Rus jetini düşürmesiyle başlayan bunalımda, Türkiye yanlış politikalarının neticesinde sadece bölge ülkelerinin dışlamasıyla kalmadı, gerginlik sebebiyle Suriye hava sahasına 1 metre dahi elini, kolunu sokamadı. Ne zaman ki Rusya’dan özür dilendi, bu yanlış politikanın Türkiye’nin bu yanlış politikalarının toprak bütünlüğünü tehdit eder hale geldiği anlaşıldı. Türkiye belli ki doğrudan ve dolaylı temaslarla Şam ve Tahran’ın ve de en önemlisi Moskova’nın onayını alarak müdahaleye girişti. Türkiye’nin yapması gereken şey komşu ülkelerle ilişkileri yeniden tahsis etmek ve onların sorunlarından taraf olmaması gerek. Moskova’yla da ilişkileri güçlendirmesi önemli.”

Kaynak: Birgun.net