Baran Bozdağ

Bizim Güneş’imiz ve Güneş sistemimiz dahilindeki araştırmalar ve başka yıldız sistemlerinde yaşanabilir gezegen arayışı sürekli gündemde olan ve tüm insanlar için heyecan verici nitelikler taşıyan popüler bilim konularıdır diyebiliriz.



Geçen günlerde bu alanda heyecan verici keşiflerden biri daha gerçekleştirildi ve Güneş’e en yakın yıldız olan ve Alpha Centauri adlı 1915’te keşfedilmiş üçlü bir yıldız sisteminin üyesi Proxima Centauri’nin etrafında turlayan taşsı gezegen Proxima b’nin varlığı kesin bir biçimde ortaya koyuldu. Durum böyle iken, Proxima b de bize en yakın ötegezegen ünvanını almış oldu.

Yapılan mesafe hesapları, Proxima b’nin -gezegenlerin yıldızlarına olan uzaklığına bağlı olarak belirlenen- yaşanabilir kuşak içinde olduğunu gösterirken, araştırmacılar buna dayanarak gezegenin yüzeyinde sıvı su bulunabileceğini öne sürüyor. Bu da gezegenin, bizim sistemimiz dışındaki muhtemelen yaşam olan en yakın gezegen olarak anılmasını sağlıyor.

Proxima b gezegeni, Güneş Sistemi’nden yalnızca 4.2 ışık yılı veya 266.000 astronomik birim (Dünya-Güneş arası mesafe) uzaklıkta bulunuyor.

Proxima b ile tanışın

Jüpiter gibi gazdan gezegenlerden farklı olarak Proxima b taşsı bir gezegen ve Dünya’nın tam 1.3 katı büyüklükte. Bununla birlikte 11.2 günde yıldızının etrafındaki turunu yani bir yılını tamamlıyor. Bunun sebebi ise gezegenin, Proxima Centauri yıldızına çok yakın bir yörüngede (Dünya ile Güneş arasındaki mesafenin yalnızca %5’i) dönüyor olması. Ancak bu yıldız da soğuk bir kırmızı cüce olduğu için, aralarındaki yakın mesafeye rağmen Proxima b’nin yüzeyi sıvı su bulundurabilecek bir sıcaklığa sahip.

Araştırmacılar bir atmosfere sahip olması durumunda, gezenin yüzey sıcaklığının 31 ila 40, tam tersi durumda ise -22 ila -40 santigrat derece arasında olabileceğini öne sürüyor.

Proxima Centauri düşük kütleli bir M-sınıfı yıldız olarak biliniyor ve ikili Alpha Centauri AB yıldız sisteminin yanında sönük bir görüntüye sahip. Ne var ki, Proxima b’nin yakınlığı Dünya’nın Güneş’ten aldığı ultraviyole ışığın 100 katı şiddette radyasyona maruz kalmasına sebep oluyor.

Tüm bunlara karşın, gezegen yine de -yıldızının bir kırmızı cüce olması dolayısıyla- ‘yaşanabilir kuşak’ içinde bulunuyor. Birçok bilinmeyen olması da, dünya genelindeki birçok teleskobun, uzun süre halen aktif olan Proxima Centauri yıldızına çevrilmesini ve veri toplamasını gerektiriyor. Tam olarak yapılacak olan da bu..
Araştırmalar dahilinde yapılan varsayımların ötesinde henüz bilinmeyen birçok nokta da varlığını sürdürüyor: Proxima b nasıl oluştu? Gezegenin bir atmosferi var mı? Yüzeyinde donmuş veya sıvı halde su bulunuyor mu? Maruz kaldığı radyasyondan korunmasını sağlayan (Dünya gibi) bir koruyucu manyetik alan mevcut mu? Kısacası, bir gezegen olduğuna şu an için eminiz, ancak gezegenin Dünya-benzeri olup olmadığını henüz bilmiyoruz.

Özellikle gezegenin nasıl oluştuğuna dair bilgiler; yani yıldızın aktiflik seviyesi, oluşurken gezegenin yıldıza göre konumu, gezegenin ilk günlerinde suyla mı kaplı yoksa kuru bir yüzeye mi sahip olduğunu veya maruz kaldığı radyasyon seviyesi üzerinden bir atmosfere sahip olup olmadığını belirtebileceği için oldukça büyük bir önem arz ediyor.

Birçok araştırmacı, bu ve benzeri ötegezegenleri daha yakından keşfedebileceğimizi, atmosferlerini, madde oranlarını, yüzey kompozisyonlarını ve yaşam barındırmaya uygun olup olmadıklarını belirten diğer etmenleri öğrenebilecek şekilde görüntüleyebileceğimizi öne sürüyor.


Sayısız ötegezegen olduğunu ve bunlardan birçoğunun da doğal olarak kendi yıldızlarına göre ‘yaşanabilir kuşak’lar dahilinde bulunduğunu bilmekle birlikte, keşfedilen en yakın ötegezegen hem bilim dünyasında hem de popüler bilim okuyucuları arasında büyük bir etki yarattı. Ne var ki, kesin bilgilere ulaşmak için kendisini ziyaret etmekten henüz çok uzağız ve bize en yakın ötegezegenin varlığının kesinliği dışında henüz bilmediğimiz çok şey var.

Kaynak: Birgun.net