CANAN AYDIN - [email protected]

Bakırköy Belediyesi Leyla Gencer Opera ve Bale Sanat Merkezi’nin proje koordinatörlüğünü yürüten Nurhan Çetinkaya yaşamından notlar taşıyan ‘Kızıma Mektuplar’ isimli bir kitap yazdı. Sanat aşığı Çetinkaya kitap aracılığıyla, geçmiş zamanı anlamlandıran ve şimdiki zamana da sirayet eden seçimlerinin, deneyimlerinin bütününün, insan hayatında ne kadar büyük önem taşıdığını ve yaşama etkilerini yansıtırken kızının gelecekteki yol haritasına da yön veriyor. Kızına ‘Cesur Ol, Aptallardan Uzak Dur’ diyen Çetinkaya bir kız çocuğu babası olarak ona sadece kitap hediye etmiyor yaşamın çetrefilli yollarını da anlatıyor. Çetinkaya “Bir baba olarak kızıma para bırakırım, tapum da var onu da bırakırım… Ama tüm bunlar bir gecede el değiştirebilir. Burada 6-7 Eylül’ü, Varlık Vergisi’ni yaşadık. Dolayısıyla bu kitap ne Varlık Vergisi’ne ne de 6-7 Eylül’e kurban olur. Bu her zaman onun hayatında kalır” diyor. Çetinkaya ile bir araya geldik kızına neler yazdığını konuştuk.

»Bir babanın çocuğu için en güzel hediyesi kitap. Siz bunu daha da ileriye taşıyıp ‘Kızıma Mektuplar’ adıyla bir kitap yazdınız. Hikâyenizi paylaşır mısınız?

İki yıl boyunca arabada, uçakta bir yerde beklerken beni etkileyen şeyleri yazdıklarımı toparlayarak kitabı oluşturdum. Atatürk Barajı’nın yapımında çalışırken 7 yıl Urfa’da yaşadım. İnsanlara soruyordum “Kaç çocuğunuz var?”, “Abi iki oğlum var” diyordu. Sonrasında “8 de kızım var” diyordu. Kadınları açık açık yok sayıyorlar. Yaşamımdan kesitlerle anlattım kızıma.

»Böyle bir kitap yazmaya iten şey ne oldu?

Bir baba olarak kızıma para bırakırım, tapu bırakırım ama tüm bunlar bir gecede el değiştirebilir. Bunları yaşadık. 6-7 Eylül’ü yaşadık. Varlık Vergisini yaşadık. Dolayısıyla bu kitap ne Varlık Vergisi’ne ne 6-7 Eylül’e kurban olur. Her zaman onun hayatında kalır.

»Kitapta yakın tarihten yaşananlar da var. İsim vermeden ekmek almaya giden çocuk diyerek (Berkin Elvan), yaşı büyütülerek öldürülen diyerek (Erdal Eren) çocuklardan bahsetmişsiniz.

Merak etsin “Niye oldu” diye sorgulasın istedim. Kim yaptı bütün bunları, sorgulasın istedim.

»Bu ülkede yaşamanın zor oluduğunu da görecek. Tüm bu travmalar onu incitebilir mi?

Gerçeği saklayamazsın. Şimdi duymasa bu onun karşısına 30 yıl sonra çıkacak. Farkındalık yaratmak lazım. Erdal Eren de, Berkin de bir kayıp. Hiç olmazsa onları kaybetmemeyi öğrenecek. Önemli olan bu. Nasıl bir toplumda yaşadığını bilecek. Kökleri Sivas’a bağlı bir ailenin mensubuyum. Bana ninem 1915’i anlattı mesela. O zaman 14 yaşında bir kız çocuğuymuş. Korkuyla yaşamış ama 5 çocuk büyütüp onları yaşama kazandırmış.

»Bir mektubunuz ‘Aptallardan uzak dur’ başlığını taşıyor.

Aptallardan uzak dursun. Bir tane Başbakan vardı. Adam 20 milyon oy aldı. Ama gitti. Bu kendini yok saymak. Ben de kızıma diyorum ki; “Kendini yok sayma. aptallar sadece kendine değil sana da zarar verirler.”

»Cesaretlendirmek isteğiniz bir bölüm de var. Çok etkileyici.

Cesur olmak; mensubu olduğun etnik kökenini, siyasi olarak nerede durursan dur yanlış bulduğunu ortaya koyup onu doğru argümanlarla tartışmak ve doğruyu buldurmaktır.

»Çocukluğumda evlerde kütüphaneler vardı. Bugün onların yerinde yeller esiyor.

Çocuklar yarış atı gibi. Yaşam, kaldırımda, sokakta, parkta. Aileler çocuklarını okutmak için yurtdışına gönderiyor. Çocuk buraya döndüğünde bir cam fanus içerisinde büyümüş gibi otobüse bile binemiyor. Herkes büro elemanı olmak istiyor. Duvar boyacısı, fayansçı, fırıncı olmak isteyen yok.

Biz soyadı meslek olan bir milletiz. Ermeniler Anadolu’da soyadı meslek olan bir halk... Terziyan, Dökmeciyan, Fırıncıyan, Kuyumcuyan, Çiftçiyan… Osmanlı’nın çöküşüne bakın! Ermeni Osmanlı’da mutfaktaki adam. Yani sen mutfağı bitirdin... Bugün üçüncü kuşak Ermeni Amerika’da Kaliforniya valisi, George Dökmeciyan. Dökmeciyan diye ne Ermenice ne de İngilizce bir kelime var. Anadolu’dan gitmiş bir ailenin çocuğu. Kim Kardashian mesela. Kardaş diye İngilizce kelime mi var. Ermenice de değil...

»Toplumda en büyük sıkıntı ne?

Yalnızlık. Gönül dostu sıkıntısı var. Kitaptaki bir mektupta söylediğim gibi. Gönül dostunun bütçesi, ekonomisi, sınıfı, dili, ırkı olmaz.

»Yeni bir kitap projeniz var mı?

‘Kaynanama Mektuplar’ yazacağım. Her şeyimiz kadın üzerine kurulu değil mi! Anne diye ağlıyoruz. Bizi tahrik etmek için annemize küfrediyorlar. Kadın meselesi mühim. Duyduğumuz kadın üzerinden ayrımcı ifadeler canımı sıkıyor. Bunları mizahi bir dille yazacağım.

»Leyla Gencer’de neler yapıyorsunuz?

Sezon çok yoğun geçti. Her ay 15-20 arası etkinlik yaptık: Popüler kültür, klasik, caz, çocuk müzikalleri... Özellikle çocuk oyunları çok önemli. 10 bin çocuk geldi bugüne kadar. İdil Biret’ten Cihat Aşkın’a, Ahmet Aslan’dan, Erkin Koray’a, Ayhan Sicamoğlu’ndan, Leman Sam’a, Kardeş Türküler’e, dolu dolu bir sezon geçirdik. Yaz sezonunda da boş durmayacağız. Müzikal akademi kurmayı planlıyoruz. Yüz çocuğu orada eğiteceğiz. Operadaki büyükleriyle birlikte çalışacaklar.

Kaynak: Birgun.net