Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile Avrupa Birliği Komisyonu Başkanı Jean Claude Juncker ve Avrupa Birliği Konseyi Başkanı Donald Tusk ile geçen 15-16 Kasım tarihlerinde Antalya’da gerçekleştirilen G20 Zirvesi’nde yaptığı ‘mülteci krizi’ konulu toplantıdaki kirli pazarlık ortaya çıktı. euro2day isimli Yunan sitesinde yayımlanan tutanaklara göre, AB yetkilileri Türkiye’ye sert eleştiriler içeren ‘ilerleme raporu’nu mülteci sorunu nedeniyle ertelendiğini söylüyor. Erdoğan da AB’yi mültecileri otobüslere bindirip göndermekle ve daha fazla ölümle tehdit ediyor.

‘Otobüslere doldururuz’
Görüşmede Erdoğan ve AB yetkilileri arasında Türkiye’ye verilecek paranın miktarı konusunda gerginlik yaşanıyor. Erdoğan AB yetkililerine Türkiye’ye 3 milyar avro mu, yoksa 6 milyar avro mu vereceklerini soruyor. Juncker “3 milyar” cevabını verince Erdoğan şu ifadeleri kullanıyor: “Yunanistan ve Bulgaristan sınırlarını her an açabiliriz ve sığınmacıları otobüslere doldurabiliriz. Eğer 3 milyon Avro’nun 2 yıllık olduğunu söylüyorsanız, daha fazla tartışmanın anlamı yok. Yunanistan, Avro krizinde 400 milyon Avro’dan fazla yardım aldı. Bu paranın bir bölümüyle Suriye’de bir güvenli bölge oluşturabilirdik ve bu da sığınmacılarla ilgili problemimizi çözerdi.”
Tusk ise, Yunanistan’a yapılan kurtarma yardımının Yunanistan’la değil, tüm avroyla ilgili olduğunu belirterek, mülteci meselesiyle bunun kıyaslanmaması gerektiğini vurguluyor.

‘Kızlarım ağladı’
Türkiye’den resmi olarak para talebi almadıklarını söyleyen Juncker, ayrıca Türkiye’nin “mülteciler için 8 milyar harcadık” söyleminin de 4 yılı kapsadığına dikkat çekerken Erdoğan sözünü kesiyor ve “o para yalnızca kamplar için” diyor. Erdoğan, kızlarının güneydeki kampları ziyaret ettiğini ve buradaki durum nedeniyle “ağlayarak eve döndüklerini” ileri sürüyor.
Tusk, AB’nin şu anda zor bir durumda bulunduğunu, özellikle Paris Katliamı’ndan sonra bazı üye devletlerin Schengen’i iptal etmek istediklerini, bu nedenle Türkiye ile anlaşmayı çok istediklerini belirtiyor. Tusk, “Eğer onlara yakın zamanda bir anlaşma gösteremezsek, işler daha dramatik olabilir. Ve biz gerçekten sizinle anlaşmaya varmak istiyoruz” diyor.
Tutanaklarda Erdoğan’ın bu noktada ‘retorik bir soru sorduğu’ belirtiliyor: “Peki anlaşma olmazsa ne yapacaksınız? Mültecileri öldürecek misiniz?”
Tusk buna, AB’nin kendisini mülteciler için ‘daha az çekici’ hale getirebileceği, ancak kendilerinin istediği çözümün bu olmadığını söyleyerek yanıt veriyor.

Saldırı ‘açıklaması!’
Erdoğan da Tusk’ın bu ifadelerine karşılık verirken, Davutoğlu’nun ‘öfkeli gençler’ tarifini akla getiren bir ilişkilendirmede bulunuyor, Paris’teki IŞİD saldırılarını ‘yoksulluk ve dışlanmayla’ açıklıyor:
“Avrupa Birliği, Türkiye kıyılarında ölü bir çocuktan çok daha fazlasıyla yüz yüze gelir. 10 bin, 15 bin ölü olur. Bununla nasıl başa çıkacaksınız? Paris’teki saldırılar fakirlik ve dışlanmayla ilgiliydi. Bu insanlar eğitimsiz ve Avrupa’da terörist olmaya devam edecekler. Biz IŞİD’le, PYD’yle ve herkesle savaşıyoruz.”

***

‘TARAFLAR ÇIKARLARINI KORUYOR MÜLTECİLER İSE ÖLÜYOR’

​CAN UĞUR / @canugur1987

Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AB yetkilileri arasındaki “mülteci pazarlığı” görüşmelerinde yer aldığı iddia edilen ifadeler tartışma yarattı. Türkiye-Avrupa Birliği İlişkileri ve mülteciler konusunda çalışmaları bulunan Yrd. Doç. Dr. Kale’nin ortaya çıkan tabloya ilişkin analiz şöyle:

Erdoğan’ın işine yarıyor
“Ortaya çıkan tabloya baktığımızda mültecilerin bir pazarlık malzemesi haline geldiğini net biçimde görebiliyoruz. Özellikle Avrupa Birliği’nin bu konuda kendini güvenceye almak için mültecileri Türkiye başta olmak üzere belirli alanlarda tutma çabası uzunca bir süredir bilinen bir durum. Bu durum en çok Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın işine yarıyor. Ortada süren ‘pazarlık’tan mülteciler adına iyi bir tablonun çıkmayacağı aşikarken görüşmeler de bunu teyit etmiş durumda.

Türkiye’deki hukuksuzluklar
Mültecilerin insani koşullarda yaşamasını esas almayan, tarafların kendilerini kurtarma ve pazarlık masasından karlı biçimde çıkma çabası olarak değerlendiriyorum bu durumu. İnsan hakları ihlallerinin bu kadar yoğun olduğu bir ülkede mülteciler açısından iç açıcı bir tablonun ortaya çıkmasını beklemek beyhude bir çaba.

İnsani perspektif bulunmuyor!
Özetle ne Türkiye’nin ne de diğer Avrupa ülkelerinin buna Almanya, İngiltere gibi ülkeler de dahil mülteciler konusunda insani bir perspektifi bulunmuyor. Devletler kendi çıkarları noktasında mültecileri bir koz haline getirmiş ya da onlardan kaçmak için çeşitli ödünler vermiş durumdalar.”

***

10 maddelik ‘anlaşma’

Türkiye ile Almanya, Suriyeli göçmenlerin durumuna ilişkin 10 önemli konu başlığında birlikte hareket etme kararı aldı.
Türkiye’yi kısa süre sonra dün yeniden ziyaret eden Almanya Başbakanı Angela Merkel ile Başbakan Ahmet Davutoğlu ortak basın toplantısı düzenledi. İki lider, Almanya ve Türkiye’nin insan kaçakçılığının önlenmesi, sınırdaki göçmenlerin durumu ve ‘yasadışı geçişler’in önlenmesi gibi konularda ortak hareket etme kararı aldığını belirtti.

AFAD’la çalışma

Davutoğlu, “Bütün bunları göz önüne alarak yaklaşık 10 önemli konuda mutabakata vardık. Eylem planı çerçevesinde Türkiye-AB eylem planına uygun şekilde hayata geçireceğiz. İkincisi AFAD ve Alman yardım kuruluşunun sınırda bulunan Suriyeli mültecilere yardım konusunda işbirliği yapması konusunda mutabakat var” diye konuştu.

Toplantıda söz alan Merkel ise, ‘yasadışı’ göçlerin engellenmesi için yasal göçün düzenlenmesi gerektiğini belirterek, şunları söyledi: “Özellikle denizlerdeki izleme işlerinin biraz daha geliştirmek gerekiyor. Ortak görev çerçevesinde de 3 milyarlık ödeme söz konusu olacak. Tabii ki çocuklar mümkün olan en kısa sürede okula gitmek zorunda.”

Merkel, Cumhurbaşkanı Erdoğan’la da bir görüşme yaptı.

***

Ege’de dramın sonu yok

Edremit’ten Midilli Adası’na gitmek isteyen göçmenlerin içinde bulunduğu botun batması üzerine 24 göçmen hayatını kaybetti. Altınoluk’ta da 11 göçmen öldü

Balıkesir’in Edremit İlçesi'ne bağlı Altınoluk Mahallesi'den Yunanistan'ın Midilli Adası'na geçmek isteyen mültecilerin içinde bulunduğu tekne alabora oldu.

Tekneden denize düşen 24 kişinin yaşamını yitirdiği belirtildi. Mültecilerden 4 kişi sağ kurtarılırken, Sahil Güvenlik ekiplerinin bölgede bir helikopter, bir uçak ve iki botla arama kurtarma çalışması yaptığı bildirildi.

Bu arada dün sabah saatlerinde Dikili açıklarında botun batması sonucu 11 mültecinin hayatını kaybettiği yolundaki ihbarla, Altınoluk açıklarındaki facianın aynı olay olduğu ortaya çıktı. İki ayrı faciada toplam 35 göçmen hayatını kaybetti.

Suriyeli bebek açlıktan öldü
Öte andan Suriyeli sığınmacı Nesrin Berdoş’un 1 yaşındaki bebeği Garam, besin yetersizliğinden ve soğuktan Adana Otogarı’nda yaşamını yitirdi. Otogara gelen polis, Garam bebeğin cansız bedenini annesinin yanındaki koltukta buldu. Garam, Adli Tıp’a götürülürken annesi Nesrin, Halep’ten yürüyerek Hatay’a, oradan da İstanbul’a gitmek üzere Adana’ya geldiklerini anlattı. Yapılan ilk incelemede Garam’ın besin yetersizliği ve soğuğa bağlı olarak yaşamını yitirdiği öğrenildi.

Kaynak: Birgun.net