Darbe girişiminin ardından başlatılan ‘cadı avı’yla on binlerce kamu emekçisi açığa alındı ya da ihraç edildi. Peki, bu emekçiler için her şey bitti mi? Sendika uzmanları ve hukukçular, “Hayır” diyor; “AKP iktidarı tüm haksız, hukuksuz uygulamalarına karşı hukuken de ‘tüm yolların kapalı olduğu’ algısını yaratmaya çalışıyor, ancak bu doğru değil.”
Prof. Dr. Metin Günday, Prof. Dr. Mithat Sancar, Yrd. Doç. Dr. Kerem Altıparmak ile KESK ve KESK’e bağlı sendikaların avukatları, önceki gün bir araya gelerek kapsamlı bir değerlendirme toplantısı gerçekleştirdi. Ardından yazılı bir açıklama yapan KESK, toplantı sonucunda ulaşılan tespit ve değerlendirmeleri kamuoyuyla paylaştı.

Buna göre, uzmanların hukuki değerlendirmeleri ile açığa alınan/ihraç edilen emekçilerin yapabilecekleri özetle şöyle:

1 OHAL ilanı sonrası çıkarılan Kanun Hükmünde Kararnamelerin (KHK) sadece darbe teşebbüsü ile ilişkilendirilebilecek durumlar için değil, aynı zamanda çok daha genel ele alınabilecek ‘terörle mücadele’ kavramını içerdiği görülüyor.

2 OHAL Kanunu ve bu kapsamda yapılabileceklerin neler olduğuna ilişkin Anayasa, AİHM içtihatları ve Venedik Komisyonu raporlarında da değinildiği üzere, OHAL süresi sınırları aşılarak; orantılılık (alınacak tedbirlerin amaçla ve araçla ölçülü bir oran içerisinde olması), etkililik (tedbirin kendisi), Anayasallık (Anayasal düzenin işletilmesi), hukuk devleti (temel ilkelerin korunması), temel haklar, demokrasi (seçilen organlarla birlikte karar alma ve denetleme) ilkeleri ihlal edilerek tesis edilecek kalıcı bir düzenleme, Avrupa Konseyi standartlarına açıkça aykırı.

3 Dolayısıyla yürürlüğe giren kararnamelerle, Anayasa’nın ilgili maddelerine dayandırılan ‘olağanüstü halin ya da sıkıyönetim halinin gerekli kıldığı konular (somut durumda darbe girişimi) ile sınırlı kalması’ hususu ihlal ediliyor.

4 İlan edilen OHAL ve sonrasında çıkarılan kararnamelerden de anlaşılacağı üzere Anayasal düzlemde teminat altına alınmış birçok temel hak, Anayasa 15/2. maddesi ihlal edilerek süresiz ve orantısız şekilde çiğneniyor.

5 KHK’ler yolu ile kamu görevlilerinin işten çıkarılması, yapılan işlemin niteliği açısından cezai bir yaptırım haline dönüşmüş durumda. Konu, kişi ve zaman bakımından OHAL süreci KHK’lerinin sınırı aşıldı.

6 Kamu emekçilerinin KHK’lerde yayımlanan listeler yolu ile işten çıkarılmasına karşı idari yargı yolu açık. Suç tanımının öngörülebilir ve anlaşılabilir olmadığı gerekçesi ile Bakanlar Kurulu’nun KHK’nin düzenleyici işlem niteliğini kaldırarak bireysel bir idari işlem tesis ettiği gerekçesi ile Danıştay’a dava yolu açık ve emekçilerin bu yolu kullanması önemli. Dava açma süresi, KHK’nin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 60 gün.

7 İşten çıkarılan kamu emekçilerinin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) başvuru hakları da bulunuyor. İfade özgürlüğü, örgütlenme özgürlüğü, adil yargılama ve mülkiyet haklarının ihlali üzerinden başvuru yapılmalı.

8 İzah edilen hukuki gerekçeler ile AİHM’e yapılacak başvuru sayısının çokluğu, AİHM nezdinde dosyanın öncelikli olarak ele alınmasını sağlayacaktır. Başvuru tarihi, ihlalin gerçekleştiği tarihten itibaren 4 ay.

9 AİHM’e yapılacak bireysel başvuru ile birlikte Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) başvuru hakkı da kullanılabilir. AYM’ye doğrudan gidebilmek için düzenleyici işlem görüntüsündeki bireysel cezai işleme karşı hiçbir başvuru yolunun tanınmadığı gerekçesiyle, izah edilen ihlallere ek olarak hak arama yolunun da kapatıldığı belirtilebilir. Bu başvurularda sözleşme ile Anayasa’nın uyuşmazlığı vurgulanabilir. Bu tercihe bağlı bir başvuru yolu. AYM’ye başvuru tarihi KHK’nin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 30 gün.

10 Hak ve süre kaybetmemek adına olağan ve olağanüstü kanun yollarına aynı anda başvurulabilir.

Kaynak: Birgun.net