ELÇİN YILDIRAL
[email protected]
@elcinyildiral

Mardin Nusaybin’de 13 Mart’ta ilan edilen sokağa çıkma yasağı devam ediyor. Bir aydır abluka altında olan kentteki çatışmanın; Sur, Cizre, Silopi’den daha şiddetli yaşanması ve hem kolluk kuvvetlerinin hem de PKK’nin çok sayıda kayıp vermesi dikkatlerin bu kente çevrilmesine yol açtı. Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar’ın da özel olarak Nusaybin’de inceleme yaptığı kentten sağlıklı bilgi alınamaması kentte ‘Ne oluyor?’ sorusunu gündeme getirdi. HDP Mardin Milletvekili Gülseren Yıldırım'a yönelttiğimiz bu soruyu, bu kez de Güvenlik Stratejileri Araştırma Merkezi (GÜSAM) Başkanı Ercan Taştekin'e soruyoruz. Taştekin, Nusaybin’in, operasyonların yaşandığı Cizre, Sur ve Silopi gibi diğer kentlerden ayıran dört temel özelliğine dikkat çekti:

"Birincisi: PKK, Cizre ve Sur’da kazandığı deneyimi Nusaybin’de sahaya sürdü. Buralarda yaptıkları hatalardan ders çıkardı; birikim ve donanım elde etti.

İkincisi: Nusaybin sınır kenti. Karşısında Suriye’nin Qamışlı kenti bulunuyor. PKK, sınırdan kolaylıkla geçiş yapabilme olanağına sahip.

Üçüncüsü: Sınır kenti olması nedeniyle angajman kuralları gereği İnsansız Hava Aracı (), helikopter gibi araçlardan yararlanılamıyor. Bu araçlar, istihbarat sağlamaları açısından çok önemli. Çatışmanın olduğu dönemde Sur’a gitmiştim. Buradaki güvenlik kaynakları, Sur’da en etkin istihbarat aracının helikopter olduğunu aktarmışlardı.

Dördüncüsü: Kent çatışmalarına uygun, uzman personel yetiştirilemiyor. Kent çatışmalarında nokta istihbarat dediğimiz taktiksel ve operasyonel istihbarat çok önemlidir. Bu; 31’inci sokaktaki, 4’üncü binanın, 3’üncü katındaki 2’inci oda da örgüt elemanlarının bulunduğunun tespit edilmesi anlamına geliyor."

PKK ile teknolojik olarak mücadele edilebileceğine dikkat çeken Taştekin şunları kaydetti: “, Mobese, gece görüş dürbünleri gibi teknolojik modernizasyon çözüm sürecinde sekteye uğratıldı. Sonrasında da devlet bu konuda hazırlıksız yakalandı. Bu da çok sayıda askerin yaşamını yitirmesine neden oluyor. Bu, çok vahim bir durum!

'Hükümetin hırsı olumsuz etken'

Her coğrafyanın kendisine göre dezavantajları olduğunu söyleyen Taştekin, “Bu nedenle ön çalışma yapılmalı. Nerede neye ihtiyaç olduğu, hangi operasyonel taktiklerin iyi kullanılacağının iyi planlanması lazım. Bence güvenlik güçleri taktik ve stratejik belirleme aşamasını çok kısa tutuyor. Burada siyasi baskının, bir an önce kendisini başarılı gösterme ve sonuç alma hırsı ile bürokratların, siyasi iradenin gözüne girme isteğinin operasyonları olumsuz tetiklediğini düşünüyorum” değerlendirmesinde bulundu.

'PKK'nın yol haritası iyi okunmalı'

Taştekin, en büyük sorunlardan birinin ise PKK’nin yol haritasını, stratejisini iyi okuyamamak olduğunun altını çizdi. Bu sorunun temel nedenini stratejik istihbarat eksikliğine dayandıran Taştekin, “Stratejik istihbarat; bir örgütün yol haritasını önceden öğrenerek, karar vericilere bilgi verilmesi ve tedbirlerin alınması anlamına geliyor. Ancak, buradaki eksiklik nedeniyle büyük bedel ödeniyor” açıklamasını yaptı. PKK’nin stratejini anlatan Taştekin, “22 Temmuz öncesi ve sonrasında da söyledim. PKK, birkaç yıl önce Hakkâri Şemdinli’den başlayarak Hatay’a kadar Türkiye’nin güney bölgesinde bir psikolojik alan üstünlüğü stratejisi belirledi. İlk stratejileri, Suriye’nin kuzeyinde ve Irak’ın kuzeyinde kendilerine özgü oluşturmaya çalıştıkları alanın güvenliği ilgili. İkincisi, Suriye’nin kuzeyi ve Irak’ın kuzeyi üzerinden Akdeniz’e kadar açılma politikaları. Bu koridoru elde etmek ve Türkiye’nin güneyinde psikolojik hakimiyet sağlamak istiyor. Bu nedenle Şemdinli, Silopi, Cizre, Dargeçit gibi sınır ilçeleri önemli.

Taştekin son olarak, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Gerekirse operasyonun yapıldığı kentler boşaltılır” açıklamasını değerlendirdi. Taştekin, “Bu görüşlere katılmıyorum. Çünkü dolaylı olarak örgütün tabanının genişlemesini sağlar. Çağdışı bir uygulama. Bu şekilde başarılı olarak mücadele eden hiçbir dünya ülkesi yok. Kenti ortadan kaldırmakla bu sorun çözülemez. Bu sözleri sağlıksız buluyorum. Çünkü PKK ile mücadele; suç ile mücadeledir. Suç ile mücadele konseptinde de böyle bir anlayış yoktur" dedi.

'Komuta askerde değil valide olmalı'

Taştekin, Nusaybin’de komuta yetkisinin askere verilmesini “çok tehlikeli” bir uygulama olarak yorumladı. Taştekin, bu uygulamanın 'sıkıyönetim' anlamına geldiğini belirterek, PKK ile mücadele, sivil idareciler tarafından yönetilmeli. Başarılı ve etkin mücadele ancak sivil idare ve sivil anlayışla olabilir” diye konuştu. Taştekin, “Asker savaş ve düşman konseptine göre yetiştirilir. Oysa PKK ile mücadele bir savaş değil, bir çatışmadır. Düşmanla mücadele değil, bir suç ve suçluyla mücadeledir. Valiliğin bu konudaki birikimi donanımı tartışmalıysa; o zaman valiyi değiştirirsin, yetkiyi askere vermezsin. Bu uygulamanın yaygınlaşmamasını diliyorum" mesajını verdi.

Kaynak: Birgun.net