BURCU CANSU
[email protected]
@burcu_cansu

Gözaltında kaybedilenlerin aileleri ve hak savunucuları, Gözaltında Kayıplara Karşı Uluslararası Mücadele Haftası’nın ilk gününde Adalet Bakanlığı önünde buluştu. Adalet Bakanlığı’na ve hükümete seslenen kayıp yakınları “Adalet nerede, kayıplarımız nerede?” diye sorarken, cezasızlığın son bulmasını ve adaletin sağlanmasını istedi. Cumartesi Anneleri, Gözaltında Kayıplara Karşı Komisyon, İHD İstanbul ve Ankara Şubesi üyeleri, Adalet Bakanlığı önünde basın açıklaması yaptı. HDP Milletvekilleri, insan hakları savunucuları da açıklamaya katılarak destek oldu. Açıklamada, “Kayıplarımızı nerede? Adalet nerede?” pankartı açılırken, “Kullanılmayan adalet zamanla aşınır” , “Cezasızlığa son, adalet istiyoruz” dövizleri taşındı.

Kayıp yakınları adalet istiyor

Adalet Bakanlığı önünde ilk sözü kayıp yakınları aldı.

1994 yılında Ankara’da gözaltına alınan ve bir daha kendisinden haber alınamayan Kenan Bilgin’in kardeşi İrfan Bilgin: “Devlet ‘bunlar faili meçhul’ dedi. Hayır, bu kayıpların hiç biri failli meçhul değildir. Hepsinin dosyalarında kimler tarafından alındığı, nerede katledildiği hepsi açıktır ama hiçbir şey yapılmamıştır. Bu bir devlet politikasıdır.”

1995 yılında evinin önünde gözaltına alınan ve kaybedilen Fehmi Tosun’un eşi Hanım Tosun: “Bugün bizim için çok acı verici bir gün. AİHM’in gözaltında kayıplar için Türkiye’yi defalarca mahkum etmesini rağmen, 21 yıldır hiç bir şey yapılmadı. Adalet yerini bulamadı. Böyle adalet olmaz olsun.

13 Eylül 1980’de gözaltına alınıp, 8 Ekim 1980’de güvenlik güçleri tarafından katledilen ve katledilişi de TBMM tarafından tescil edilen Cemil Kırbayır’ın ağabeyi Mikail Kırbayır: “Tarih şahittir ki bu topraklarda, cinayet, zulüm eksik olmadı. Bu devam eden zihniyete dur demek için kayıp yakınları ve insan hakları savunucuları olarak mücadele ediyoruz. Bu zihniyet devam ettikçe daha nice insanlarımız gidecektir.Bütün insanları mücadelemize omuz vermeye çağırıyoruz.”

1995 yılında gözaltında kaybedilen Rıdvan Karakoç’un kardeşi Hasan Karakoç: “Halkın evlatlarıydık. Hiç bir suçumuz yoktu. Bizim kardeşlerimizi, evlatlarımızı aldılar, işkenceden geçirdiler, katlettiler. Bu yapılan zulümdür. Bu katliamı görün ve ‘dur’ deyin. Filinta gibi kardeşlerimizi, ay parçası gibi kızlarımız, nur topu gibi evlatlarımızı alıp en aşağılık yöntemlerle katlederek, kimsesizler mezarlığına defnettiler.”

1995 yılında gözaltında kaybedilen Hasan Ocak’ın ağabeyi Ali Ocak: “21 yıl önce bugün devleti gözaltında kaybetmekten suçüstü yakalamıştık. Hasan, 21 Mart’ta gözaltına alınmış, biz onu ararken devlet katlederek kimsesizler mezarlığına gömmüştü. Demokratik hukuk devleti olma iddiası taşıyan devletin bu suçlarla yüzleşmesini bekledik. Devlet, yüzleşmediği gibi suçlarını örtmek için yeni tezgahlar kurdu.”

1995 yılında gözaltına kaybedilen Murat Yıldız’ın annesi Hanife Yıldız:”Sadece oğlum elimden alınmadı. Anneliğim de elimden alındı Murat tek çocuğumdu. Ben oğlumu kendi elimle adalete güvendiğim için teslim etmiştim. 19 yıl büyütüp sahip çıktığım oğluma bu devlet sahip çıkmadı.”

Önce, ‘Adalet nerede?’ sorusunu cevaplayın

Kayıp yakınlarının ardından söz alan İHD Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan, “Eğer bu suçların üstü örtülürse, nasıl toplumsal barışı sağlayacağız?” diye sordu. Ortak açıklamada, “Yargıdan memnuniyet anketi yapmadan önce, ‘Adalet nerede? Kayıplarımız nerede?’ sorusunu cevaplayın” denildi. Berfo Ana’nın, oğlu Cemil Kırbayır ve tüm gözaltında kaybedilenler için Adalet Bakanlığı’na yazdığı mektup, bakanlığın duvarını asılmak istendi. Ancak Berfo Ana’nın oğlu Mikail Kırbayır’a izin verilmedi.

Kaynak: Birgun.net