Burcu Cansu/Ankara

Gülen Cemaati​ soruşturması kapsamında 3 bin 400 hakim ve savcı meslekten ihraç edilirken, 2 binin üzerinde hakim ve savcı da tutuklandı. Meslekten ihraç edilen ve eşleri tutuklanan hakim ve savcılar Yargıçlar Sendikası Başkanı Mustafa Karadağ’ın öncülüğünde bir basın toplantısı yaptı. Basın toplantısında konuşan Yargıçlar Sendikası Başkanı Karadağ, “Meslekten ihraç edilen ve tutuklanan üyelerimizin hiç birisinin Fethullah Gülen Cemaati ile bir bağlantısı yoktur” dedi. Meslekten ihraç edilen ve eşleri tutuklanan hakim ve savcılar ise, AKP Hükümeti’nin darbe girişimini fırsata çevirerek, muhalif, hükümet aleyhine karar vermiş, hak ve hukuktan yana olan hakim ve savcıları ya tutukladığını ya da açığa aldığını belirtti.

“Sözde” soruşturma ile muhalifler tasfiye ediliyor

Yargıçlar Sendikası binasında gerçekleşen toplantıda ilk sözü alan Başkan Karadağ, “Gülen Cemaati olduğu iddiası ile meslekten ihraç edilen hakim ve savcı arkadaşlarımızın Cemaat ile uzaktan, yakından ilgisi yoktur. Arkadaşlarımızın ihraçları muhaliflerin tasfiyesidir. 2007-2008 yılından bu yana yargıdaki cemaat oluşumunu dile getirdik. ‘Cemaat yargısı sahte deliller üretiyor, soruşturulmalıdır’ dedik. Biz hiçbir zaman Gülen’e ‘Bitsin bu hasret’ demedik, hiçbir zaman ‘Fathullah Gülen bu ülkenin yetiştirdiği bir kıymettir’ demedik. Siyasi iktidar Gülen Cemaatini bu devletin içine soktu, hep elbirliği ile hukuksuzlukları yaptı. Gülen Cemaati devlete zarar verici bir eylem yapmış ise siyasi iktidar bu suçun ortağıdır. İki suç ortağından birisi diğerini soruşturuyor. Bu sözde soruşturmadır, asıl olarak cemaat ile ilişkisi olduğu söylenen insanlar hala dışarıdadır” diye konuştu.

İhraç edilen Yargıçlar Sendikası üyeleri: “FETÖ terör örgütü ile bağlantımız yok”

Mağdur edilen hakim ve savcılar ise şunları kaydetti:


Tuncay Elarslan: “Urfa hakimi olarak görev yaparken, soruşturmaya dahil edilerek, ihraç edildim. 21 yıllık meslek hayatımda yargı bağımsızlığı ve adalet için mücadele ettim. Hukuksuzluktan ben de nasibimi aldım. Şahsıma ve arkadaşlarıma yapılan FETÖ terör örgütü ile ilişkilendirmeyi tamamen onur kırıcı bir iftira olarak görüyorum. Siyasi iktidar FETÖ ile ilgisi olmayan muhalif kesime yöneldi.”

Zeynep Durmaz: “Ankara Mahkemesi hakimi olarak görev yaparken, 17 Temmuz’da gözaltına alındım. Adli kontrol şartı ile serbest bırakıldım. Eşim 25 Temmuz’dan bu yana tutuklu. HSYK kararında belirtildiği gibi FETÖ terör örgütü ile bir bağlantımız yoktur, zaten özel bir görevle görevlendirilmem gibi bir durum söz konusu değildir. Eşimin bazı dosyalarda hükümet aleyhine karar verdiği sebebiyle bu kapsamda değerlendirildiğini düşünüyoruz.”

Naciye Doğan: “Eşim Murat Doğan, Trabzon Bölge İdare Mahkemesi’nde görev yapıyordu, ben de vergi mahkemesinde görev yapıyordum. Eşim tutuklandı. Önce ben de tutuklandım ama itiraz üzerine serbest bırakıldım. Bunun nasıl başımıza geldiğini anlayamadım. FETÖ ile hiçbir alakamız yok. Her zaman hukuka uygun davrandık. Dosyamızda ne olduğunu öğrenemiyoruz. Eşimin dayısı Servet Bilgin Balyoz kumpasına uğramıştı, bu hukuksuzluğun karşısında dururken, eşim ve ben eşimin öz dayısına kumpastan yargılanıyoruz. Bu kabul edilemez. Muhaliflere böyle davranıldığını düşünüyorum.”


Sena Şahsuvaroğlu Ünlü: “Bingöl Cumhuriyet Savcısı olarak görev yaparken, tercih dışı Niğde’ye tayinimiz çıktı. Niğde’de daha göreve başlamadan, önce açığa alındık, sonra ihraç edildik. Gerçek şu ki, cemaat dönemi HSYK’sında Alevi olduğum gerekçesi ile yemediğim tokat, geçirmediğin soruşturma kalmadı. Eşim ile Cemaat HSYK’sı tarafından Bingöl’e sürüldük, adliyemizin binasına kurşunlar gelirken, ekmek almaya dahi gidemedik. O süreçte hukuka aykırı hiçbir karar vermedik. Sadece kişisel husumetler sebebi ile başımıza bunlar geldi. Haksız yere ihraç edildik, eşim 3 aydır tutuklu. Bu durumda olmaktan utanıyoruz, aklanacağız ama internette adımız arandığında ‘FETÖ üyesi’ diye yazacak. Bu bizim için de çocuklarımız için de lekedir. Bu listeler 3 yıllık bir çalışmanın sonucu ise, neden 3 yıldır çalışmamıza izin verildi? Gerçekler ortaya çıkacak ve yaşadıklarımız yanımıza kar kalacaktır.”

Murat Arslan: “Son 5 yıldır YARSAV Başkanı olarak görev yapıyorum. İlk KHK ile YARSAV kapatıldı. Daha sonra da meslekten men edildim. Darbe girişimi Cumhurbaşkanı’nın da belirttiği gibi Allah lütuf olarak ellerine fırsat verdi. Bu fırsatı değerlendiriyorlar. Yapılan operasyonlar cadı avına dönüştü. Tüm muhaliflerin susturulmasına yönelik operasyonlar devam ediyor. Darbe girişiminin bastırılmasının ardından demokrasi kazanmadı. Tüm muhaliflere karşı karşı-darbe başladı. Tüm muhalif güçler bir arada olarak dur demesi gerekiyor, başka türlü demokrasiyi kazanamayız.”

Kaynak: Birgun.net