Aslında yazılacak bir şey yok: Her şey ortada.

Ancak BirGün bana “yazma artık” diyene kadar yazmaya devam edeceğim; zira bugünlerde yazmaktan vazgeçmek, en geniş anlamıyla susmak, sınıfta yoklama yapılırken “yokum” demek gibi bir şey.

Suçun şahsiliği ilkesi artık yok: Darbeci ilan ettikleri adamı bulamıyorlar –bence bulmuyorlar-, kaynanasını tutukluyorlar.

Yasal, yani kaçak/korsan olmayan kuruluşlarla –banka, okul, dershane, yayın organı vb…- ilişkisi olan herkesi yargısız infaza tabi kılıyorlar ki, burada da yasal(!) düzenlemelerin geriye yürümemezliği ilkesi yok sayılıyor.

Ellerindeki en büyük maymuncuk ise, ‘terörist’ kavramı: “Adam terörist, ne mahkemesi yavv…”; yani, ne yasa, ne yargılama; zira ne düşman askeri, ne de zanlı vatandaş; dolayısıyla, hukuken daha en baştan üstü çizilmiş, fiziken de yok edilmesinde bir beis yok.

Aklımızdan çıkartmamamız gereken bir kavram var ki, o da tegafül.

Yirmi beş yıl kadar önceden beri yazıyorum: Teröristlik isnadı, muktedirin yargılamaksızın yok ettiği/yoka indirgeyeceği her ne var ise, ona koyduğu ad; dolayısıyla da suçun tanımsızlaştırılıp fiilden bağımsız kılınmasının en alçakça anahtarı.

Bir de, kendi elinle ve de kasten insan etine alıştırdığın köpek gelip sonunda seni de ısırmaya kalktığında “bakın, görüyor musunuz, ne de vahşiymiş bu hayvan” demek, alçaklık ötesi bir yüzsüzlük/iki yüzlülük.

Bugünden sonra beklediğim, darbecilikle hiçbir ilişkisi bulunmadığı halde zulme uğratılanların faturasının da “bak bu namertler bizi yine kandırdılar” diyerek ‘kripto FETÖ’cülere kesilmesi.

Yeni kuşaklar zaten bilmez; ama eski kuşaklardan da hatırlayanı pek yoktur; 15 Temmuz’un değerlendirip tahlil ederken hiç mi hiç aklımızdan çıkartmamamız gereken bir kavram var ki, o da tegafül; yani karşındakini istediğin kıvama getirip gafil avlayabilmek için sanki kendin gaflet içindeymişsin, gafil avlanabilirmişsin numarası yapmak.

Kaynak: Birgun.net