İzmir, Aydın ve Manisa’da ekolojik yıkıma karşı mücadele veren demokratik kitle örgütleri bir araya gelerek "Ekolojik Yıkımla Mücadele Haftası - Direnenlerin Dayanışması" etkinliği gerçekleştirdi.

Etkinlikte “Yaşam ve Çocuk”, “Çocuk ve Barış Atölyeleri” yapılırken, ekoloji mücadelesi veren örgütlenmeler için dayanışma masaları açıldı. Praksis’in şarkılarıyla renklendirdiği etkinlikte İZKAR (İzmir Karikatürcüler Platformu) tarafından çizilen karikatürlerden oluşan bir sergi açıldı ve belgesel gösterimi yapıldı.

MEŞALELİ YÜRÜYÜŞ

İzmir Kordon’da gerçekleştirilen etkinlik öncesi Kemalpaşa’da RES’lere direnen Dereköylü kadınların da katıldığı meşaleli bir yürüyüş gerçekleştirildi. Yürüyüş sonrası düzenlenen forumda "Dünya Çevre Gününün yaşam savunucuları için yıllardır kutlama değil, ekolojik yıkıma karşı mücadele günü olarak ele alındığına" işaret edildi ve Metin Lokumcu ve Gezi Direnişi'nde yaşamını yitirenlerin anısına saygı duruşu gerçekleştirildi.

Konak Kent Konseyi Başkanı Hamit Mumcu “Hukukun ortadan kaldırıldığı, doğa ve kent yaşamı üstüne, her türlü saldırının fütursuzca gerçekleştirildiği bu ortamda direnme ve dayanışmanın önemi çok daha artmaktadır. Cerrahtepe’de altın madeni kurulmasına karşı Artvin halkının yürüttüğü haklı mücadelenin hepimizde yarattığı heyecan, İzmir’e 20 dakika mesafede Efem Çukuru’nda, Urla Ovacık’ta, Yağcılar’da, Kemalpaşa Dereköy’de, Çeşme’de, Turgutlu’da, Aliağa’da, Foça’da, Karaburun’da ve Bergama’da haklı itirazlarla, başkaldırılarla sürüyor.” dedi.

CHP Genel sekreteri ve İzmir Milletvekili Kamil Okyay Sındır ise siyasi iktidarın hukukla üstesinden gelemediği her konuyu yönetmeliklerle halletmeye çalıştığına işaret ederek, “İzmir’in suyu başta olmak üzere her alandaki ekolojik mücadelesinde hep yanınızdayım” dedi.

Foruma AYÇEP (Aydın Çevre Platformu), Bornova Halk Forumu, Buca Kent Konseyi, Çağdaş Hukukçular Derneği İzmir Şubesi, Dereköy Kadınları Dayanışma Birliği, EGEÇEP (Ege Çevre ve Kültür Platformu), FOÇEP (Foça Çevre ve Kültür Platformu), Gaziemir Çevre Platformu, GÜLDER (Güzelbahçe Kültür Çevre ve Güzelleştirme Derneği), Güzelyalı Halk Forumu, İZÇEP (İzmir Çevre Platformu), İzmir Doğa ve Yaşam Dayanışması, İzmir Kent Konseyleri Birliği, İzmir Tabipler Odası, Karaburun Kent Konseyi, Karaburun Yarımada Ortak Yaşam Platformu, Karşıyaka Kent Konseyi, Karşıyaka Halk Forumu, Konak Kent Konseyi, Rüzgar Yaşamdan Yana Essin Platformu, TMMOB İzmir İl Koordinasyon Kurulu, TURÇEP (Turgutlu Çevre Platformu), Urla Çevre Gönüllüleri Platformu katıldı.

Katılımcı derneklerim imza attığı bildiri ise şöyle:

KENTTE EKOLOJİK YIKIMA KARŞI DAYANIŞMA VAR

“5 Haziran Dünya Çevre Günü yıllardır yaşam savunucuları için kutlama değil, ekolojik yıkıma karşı mücadele günü olarak ele alınmıştır. Son üç yıldır da aynı tarihlere denk gelen Taksim Gezi Parkı direnişi ile simgeleşmiştir.

Doğayı ve emeği fütursuzca sömüren siyasi iktidarın, bugüne kadar uyguladığı tüm hukuksuzluklara, adaletsizliklere, eşitsizliklere karşı; yaşam alanlarımızı koruma mücadelesi veriyoruz. Hem yaşam alanlarımızı, hem doğal ve kültürel varlıklarımızı yok edenlere karşı; geleceğine sahip çıkan insanlar olarak toplumsal dayanışmayı ve mücadeleyi yükseltmek için çalışıyoruz.

Bu mücadele; derelerimizin özgürce akması, çocuklarımızın o derelerde özgürce yüzmesi için, rüzgarın yaşamdan yana esmesi için, kentlerimizin parklarında özgürce nefes alabilmek için…

Sermaye bugün nükleer ve termik santraller, HES’ler, RES’ler, JES’ler, altın, gümüş, nikel, maden ocakları ve işletmeleri, çimento fabrikaları ve daha pek çok şekilde yaşam alanlarımıza saldırmaktadır. Siyasi iktidar ise yasa ve yönetmeliklerle tüm bu talanın önünü açmakta, sermayenin işini kolaylaştırmaktadır.

Siyasi iktidar, doğa ve kent yaşamı üzerindeki saldırılarına karşı açılan davaların kararlarını bile dinlememekte, hukuksuzluğu tırmandırmaktadır. Cerattepe’de mahkeme kararına uymayarak ormana girmek isteyen şirkete devletin kolluk güçleri eşlik etmiş, halkın direnişini 7 ilin polisini, jandarmasını Artvin'e yığarak aşmaya çalışmıştır. Günlerce süren gazlı, joplu saldırıya direnen Artvinliler şimdi yaşam alanlarını koruyacak bir yargı kararı beklemektedirler.

Diğer taraftan, doğa katliamını durduran bir avuç gerçek hakimin aldığı kararlar, bizzat cumhurbaşkanının talimatıyla hiçe sayılabilmektedir.

Açıkça “Anayasa Mahkemesinin kararına saygı duymuyorum’ denebilmekte, yargının bütünüyle siyasal iktidara ve cumhurbaşkanına bağımlı hale getirilme hesabı yapılmaktadır. Kuşkusuz, hukukun ortadan kaldırıldığı böylesi bir ortamda kent ve doğayı korumak için direnmek bir kez daha önem kazanmaktadır.

Yaşadığımız kent İzmir, ne yazık ki "yaşanacak kent" olmaktan çok uzakta… İzmir birçok çevresel kirliliğin tam odağında yer almakta.

Aliağa’da yapılması planlanan termik santraller zaten var olan kirliliği artık katlanılamaz hale getirmekte…

İzmir’in içme suyu başta Efemçukuru altın madeni olmak üzere, Çaldağı ve Gördes nikel madenlerinin tehdidi altında. Gediz, Küçük Menderes, Büyük Menderes ve Bakırçay yoğun bir kirlilikle yüz yüze.

Plansız programsız yürütülen enerji yatırımları ile başta Karaburun, Çeşme, Urla-Ovacık ve Dereköy olmak üzere Ege ve Marmara RES’lerin işgali ve doğa talanı ile karşı karşıya.

İzmir Gaziemir, Manisa Köprübaşı, Aydın Kisir radyasyon atıkları ve radyasyonun etkileri ile boğuşmakta.

Öte yandan, siyasi iktidar iç politikasında olduğu gibi dış politikasında da barış karşıtı politikalar izlemektedir. Halkların kardeşliği konusunda Türkiye’de yıllardır barışı tesis edemeyen anlayışın sonucu; çocuk, kadın, yaşlı yitik hayatlar, suyuyla, havasıyla, toprağıyla kirlenmiş, doğal, tarihi ve kültürel varlıkları yerle bir olmuş, altyapısı yok edilmiş kentlerdir.

Bizler tüm bu doğa talanına karşı temiz hava, temiz toprak, temiz su istiyoruz. Anayasa'da yazan "SAĞLIKLI BİR ÇEVREDE YAŞAMA HAKKI"mızı arıyoruz. Tüketim ve kar hırsına teslim edilmiş bir doğa değil, rantın kölesi kentler değil, emeği sömürülen yaşama hakkı elinden alınmış yurttaşlar değil demokrasinin tüm kural ve kurumlarıyla hayata geçtiği, yaşanabilir bir dünya, yaşanabilir bir memleket, yaşanabilir kentler istiyoruz…

Ekolojik yıkıma karşı mücadele haftasında “İzmir’de Ekolojik Yıkıma Karşı Dayanışma Var” diyoruz ve tüm yaşam savunucuları, emek, demokrasi ve ekoloji örgütleriyle sözlerimizi söylemek ve dayanışmayı büyütmek için burada bir aradayız. “

Kaynak: Birgun.net