DERYA AYDOĞAN

Geçen hafta vizyona giren ve Zafer Algöz, Melek Baykal, Algı Eke, Cihan Ercan, Alina Boz, Funda Arar, Teoman ve Ayhan Sicimoğlu gibi isimlerin oynadığı 'Kaçma Birader' filminin yönetmeni Murat Kaman ve başrol oyuncusu Emrah Kaman ile Kaçma Birader'i ve komedi sinemasını konuştuk.

Yozgatlı ailenin İstiklal’e ilk gittiklerinde yaşadıklarını izlediğimiz sahne çok çarpıcıydı. Siz İstanbul'a ilk geldiğinizde filmdekine benzer şeyler yaşadınız mı?

E.K.: İstanbul’a geleli benim 16, Emrah'ın ise 13 sene oldu. Tabiiki biz bir film yaptığımız için ‘İstanbul’la tanışma’ konusunu biraz daha abartarak işledik. Ama mesela ben İstiklal Caddesi’ne ilk gittiğimde 'Burda bir tek ben yabancıyım diğer bütün insanlar birbiriyle arkadaş' gibi bir duygu hissetmiştim. Bu his çok üzücüydü, deplasman hissi vardı.

M.K.:Yozgat'ta ki insanlar birbirlerini yolda gördüklerinde tanıyorlar. Biz doğma büyüme Ankara'lıyız ve aslen Sivas'lıyız. O deplasmana gelme hissi inanın baş etmesi zor bir his. Ben Bilgi Üniversitesi'ni burslu kazandığım için geldim ve Ankara'nın zengini ile İstanbul'un zengini arasındaki farkı gördüm. İstanbul'da her şey çok uç yaşanıyor. Rock barlara girdiğinde hissettiğin şey bile çok farklı. O yüzden bu duygu bize çok şehvetli geldi ve bu duygu üzerinden ilerledik.

Yan rollerde ve ufak rollerde tanıdığımız ünlü isimler ve iyi oyuncular vardı.

M.K.: Aslında hepsi başlı başına kendi filmleri olan insanlar. Başrol oynayabilecek ya da oynamış oyuncular. Biz tanıdığımız arkadaşlarımızdan ricada bulunduk; İnanç Konukçu, Ali İhsan Varol… Onlar da bizi kırmadı ve kadromuz zenginleşti.

E.K.: Çok insan biriktirmişiz, çok sevenimiz varmış. Sağolsunlar bizi kırmadılar ve oynadılar. Hepsine ayrı ayrı teşekkür ederiz burdan. Mesela, Sadi Celil Cengiz 18 Mart'ta kendi yazdığı ve başrolünde oynadığı filmi vizyona giriyor ama buna rağmen hiç düşünmeden hemen kabul etti.

Yani oyuncu seçimleri bilinçli mi tesadüf mü?

E.K.: Komedi, mizah tarzındaki flimlerde kötü oyuncu çok sırıtıyor. O kadar kötü oluyor ki, dayanamıyorsunuz! O yüzden mümkün olduğunca iyi oyuncularla çalışmanız lazım. Yapımcılarımızda bize bu konuda çok büyük kaynak sağladı. Gerçekten içimize sinmeyen bir şey olsaydı biz bu filmi yapmazdık ve belki biraz daha beklerdik. Çünkü bu bizim ilk filmimiz.

M.K.: Bu ülkede flim yapılırken, bir tane çok iyi isim bulduğunda diğer oyuncu kadrosu es geçiliyor ve hiç düşünülmeden dolduruluyor. Başrol iyiyse gerisi önemli değil diye düşünüyorlar. Böyle olunca tek isime göre şekilleniyor herşey. İyi komedi iyi oyuncu ile yapılır. Kötü oyuncu kadrosuyla iyi bir senaryodan kötü bir iş çıkabilir.

Komediden başka bir tür düşünüyor musunuz?

M.K.: Elbette, sadece komedi filmi yapmak değil hedefimiz drama da bulaşmak istiyoruz. Mesela Emrah çok da iyi bir dram oyuncusudur.

E.K.: Komedi bence oynanması en zor olandır. Çok yüksek enerji gerekiyor. Ağlatmak için elinizde oyunculuktan başka detaylar olabiliyor mesela müzik. Müzikle ya da kamera hareketleriyle güldüremezsiniz ama ağlatabilirsiniz. Bana dram yapmak daha kolay geliyor bu yüzden.

Tiyatroyu, sahnede olmayı istiyor musun?

E.K.: Daha önce olmadı ama bir ara bir şeyler yapalım dedik. Bir 'Stand Up' olayımız vardı ama bilmiyorum şimdi yapar mıyım. En zoru ne ise hadi bir de onu deneyelim diye dolanıyoruz.

İçinde Murat'ın olmayacağı bir işi kabul eder misin?

E.K.: Öyle teklifler geliyor aslında

M.K.: Gözlerimin içine bak ve 'evet' diyeceğim de!

E.K.: Abimle genellikle iş konusunda aynı fikirde oluyoruz. Sadece senaryo yazarken çok kavga ediyoruz.

Aslında ben kendimi oyuncu olarak görmüyorum. Ben kendi yazdığım şeyi bir şekilde hayata geçiriyorum. Oyunculuk size gelen senaryoyu başka türlü yorumlamak demek. Çok saygıdeğer bir meslek. Elimizden geldiğince birlikte yazalım, ben oynayayım o yönetsin. Başka şeyler yapmaya mecbur kalmayız inşallah.

Kaynak: Birgun.net