SERBAY MANSUROĞLU [email protected] @serbaymansur

Fethullah Gülen Cemaati’nin devlete sızma yöntemlerinden biri sınavlar. Ordudan, yargıya ve emniyetten, eğitime 10 binlerce kişinin devlete nasıl sızdığı 15 Temmuz Darbe Girişimi ardından tekrar gündeme geldi. Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar’ın yaveri Yarbay Levent Türkkan’ın “1989 yılında Işıklar Askeri Lisesi’nin sınavlarına girdim. Bana sınav olmadan önceki gece yarısı getirip soruları verdiler” itirafı gözleri yıllardır yapılan sınavlara çevirdi. Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi’nin yaptığı sınavların tamamı bu itiraf sonrası tamamıyla şaibeli hale geldi.

Pandora kutusu 2010’da açıldı
2010 Kamu Personeli Seçme Sınavı’nda (KPSS) sızdırılan sorular ilk büyük sarsıntı oldu. KPSS’deki kopya soruşturması kapsamında ÖSYM çalışanlarının bilgisayarını inceleyen bilirkişi, 2010’da yapılan sınavda sızıntı olduğunu tespit etti. Ancak ‘sızıntının kaynağına’ gidilmedi.

2012’de D tarafından Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde bazı dershanelerde KPSS sorularının dağıtıldığı haberi sızıntıyı tekrar gündeme taşıdı.

Erdoğan savundu
Dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, “KPSS son derece başarılı, temiz, sorunsuz şekilde gerçekleştirilmiştir. Bu sınava gölge düşürmek isteyenlerin oyunu anında deşifre edilmiştir” diyerek soruların dağıtıldığı iddialarını yalanladı. Hükümet ve yandaş medya sızıntıyı KCK’ye mal edince o dönem BDP Eş Genel Başkanı olan Selahattin Demirtaş, Twitter’da “Cemaat, KPSS kepazeliğinde yakayı yine ele verince işi KCK’ye vurmuşlar anlaşılan” tepkisi gösterdi.

Tepkilere saldırı
Aynı dönemde Fethullah Gülen’e yakınlığıyla bilinen başta FEM dershaneleri olmak üzere çok sayıda dershane önündeki protestolara polis saldırdı, biber gazı kullanarak protestocuları dağıttı. AKP-Fethullah Gülen Cemaati arasındaki ittifak o dönem sızıntı iddiaları ve tepkilerinin önüne barikat olarak kurulmuştu.


Ortaklık bitti, inceleme başladı
17/25 Aralık sonrası ittifak dağılınca art arda sınavlarla ilgili incelemeler başlatıldı. KPSS sınavı sorularının çalınması soruşturmasının derinleştirilmesiyle ortaya çıkan skandallara yenileri eklendi. ÖSYM tarafından gerçekleştirilen KPSS ve Yükseköğretime Geçiş Sınavı’nda (YGS) soruların çalındığının saptanmasının ardından geçmiş yıllarda yapılan Yüksek Lisans (ALES - Akademik Personel ve Lisansüstü Eğitimi Giriş Sınavı) sınav sorularının da çalındığı anlaşıldı. 2006 yılında yapılan Kaymakam Adaylığı Sınavı, 2007’deki Hakim ve Savcı Adayları Seçme Sınavı, yine aynı yıl Sayıştay Denetçi Yardımcılığı Sınavı, 2011’de Anayasa Mahkemesi Rapörtör Yardımcılığı Sınavı başta olmak üzere son yıllarda yapılan sınavların tamamı mercek altına alındı. Geçen mayıs ayında son olarak 82 kişi KPSS operasyonunda gözaltına alındı.

***

Eliyle koymuş gibi el çektirenlerle de hesaplaşılmalı

Anadolu Eğitim Sendikası Genel Başkanı Cansel Güven: On yıllar boyunca göz göre göre en zeki, en parlak çocuklarımızı evlerde, yurtlarda, okul ve dershanelerinde kendi ideolojileri doğrultusunda körleştiren bir yapı, sınav eşiklerini de kopya ile aşarak devletin tüm kurumlarına yerleşti. Hırsız var diye bağırdığımızda sınav güvenliğinden ‘tatmin’ olan bürokratların hala görevde olduğunu da biliyoruz. Çalınan yalnızca sınav soruları, kadrolar değil, geleceğimizdi, güvenliğimizdi.Bugün darbe savuşturmaya istekli, kararlı ve samimiysek; düz bir ayna bulup karşısına geçeceğiz. İhanet eden bir Cemaat yerine bir başkasını, o mülakat komisyonu yerine bu komisyonu, o sendika yerine bir diğerini yandaşımız olarak tercih etmeyeceğiz. Devlet artık ‘liyakat’ esaslı kadrolaşmaya razı gelmeli, eliyle koymuş gibi görevden el çektirdiği memuru atayan kendi amirleriyle hesaplaşmalıdır.

***

Haziran: Birlikte çalanlar birlikte yargılanmalıdır

Birleşik Haziran Hareketi Eğitim Komisyonu’ndan Yasemin Şenkal: Eğitim alanında örgütlenen Fethullah Gülen Cemaati ilkokul, ortaokul, lise ve üniversitelerden oluşan yaygın bir okullar ağı inşa etti. Cemaat okullarının yaygınlaşmasında kuşkusuz ki AKP öncesi merkez-sağ iktidarların ve liberal politikaların hatırı sayılır bir rolü vardır. Cemaatin 14 yıllık AKP iktidarı boyunca devletin tüm kadrolarına yerleşmesi “sızmak” fiiliyle açıklanamaz. AKP kadrolarının doğrudan desteklediği ve bir zamandır “terör örgütü” olarak nitelenen Cemaat, çok değil, bundan birkaç yıl önce “hizmet hareketi” olarak kutsanıyordu. 15 Temmuz darbe girişiminden hemen sonra duyduğumuz “1989 yılında askeri liseye cemaatçi abilerinin getirdiği sınav sorularıyla yerleştiğini” söyleyen ordu mensubunun itirafları liberal sağ politikaların fıtratında olan “çalma” fiiliyle açıklanabilir ancak. Olup bitenin, milyonlarca gencin geleceğinin çalınmasının tek sorumlusu Cemaat değildir. AKP ve Cemaat, başta eğitim olmak üzere hemen her düzeyde yürütülen devleti ele geçirme operasyonunu ortaklaşa yürütmüşlerdir. Birlikte çalanlar, birlikte yargılanmalıdırlar.

Kaynak: Birgun.net