Sosyal medyada "Ramazan'ın ilk saldırısı" olarak paylaşılan olay İstanbul Bahçeköy'de, dün gece saat 00.30 civarında yaşandı. Tekel bayiine sigara almak için giren gençler, çıkışta 3 kişinin, önce sözlü sataşmasına, ardından da fiziksel saldırısına maruz kaldı. Mağdurlarından T.A., yaşadıklarını ve olayın ardından polislerle diyaloğu anlattı.

Sol'dan Serdar Nazım Yüce'nin haberine göre; saldırı 6 Haziran'ı 7'sine bağlayan gece, saat 00.30 sularında, Sarıyer Bahçeköy'de yaşandı. İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesi'nde okuyan bir arkadaş grubu, Bahçeköy Mahallesi'nde belirtilen saatlerde gezmeye çıktı. 4 kadın ve 4 erkekten oluşan arkadaş grubu, üç kişinin sözlü sataşmasına maruz kaldı. Herhangi bir karşılık vermeden yollarına devam eden gençlerden ikisi mahalledeki bir tekel bayiine sigara almak için girdi. Tekrar hareket eden gençler araçlı olan aynı üç kişinin tekrar tacizine uğradı. Daha sonra ise darp başladı. T.A.'nın burnu kırıldı, diğer gençlerse daha küçük yaralarla kurtuldu.

Olayın mağdurlarından üniversite öğrencisi T.A., "6 Haziran saat 00.30 civarı Sarıyer Bahçeköy’de İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesi öğrencilerinden 4 kadın 4 erkek gezmek için dışarı çıktığımızda, bir arabanın içerisinde sessizce oturup etrafı kolaçan eden üç mahalle serserisi bize bakıp laf attılar. Biz anlam veremeyip yürümeye devam ettik. Ara ara bizi takip ediyorlar mı diye arkamıza dönüp bakıyorduk. İki arkadaşımız biraz ilerideki tekel bayiine sigara almak için girdiler. Biz dükkanın önünde beklerken araba ani bi gazla hareket etti ve arkadaşlar dükkandan çıkarken araç tekrar yanımıza doğru yaklaştı. Biz tekel bayiinin yanındaki ara sokağa girmiş yürürken arabadan hızlıca inen 3 serseri arkada kalmış olan bir arkadaşımın üzerine yürüyerek 'Ne öyle yan yan bakıyorsunuz? Bu mahallede öyle alkol içip gezemezsiniz' dedi ve gözleri dönmüş şekilde bağırıp çağırmaya başladılar. Arkadaşımı 3 kişi tarafından sıkıştırılmış darp ediliyorken görünce dayanamayıp yanlarına yanaştım ve birinin kolundan çeker çekmez yüzüme bir yumruk geldi" dedi.

'BUNA ÇOK AYAR OLDUM, BUNA GELİN'
Saldırıyı, "Ben tekme atmaya çalışırken aralarından biri park halinde olan başka bir araca beni dayayıp yüzüme yumruk attı. Ben doğrulup tekme attıkça yine arabaya dayanıp yumruk yiyordum" sözleriyle aktaran T.A., "Arkadan kadın arkadaşlarımızdan biri ismimi bağırıyordu. Bir ara aralarından biri karnıma bıçak dayadı ve karnımın üzerinde hafifçe gezdirerek beni korkutmaya çalışınca kendimi geri çekip karanlıkta görebildiğim kadar eline tekme atmaya çalıştım. Daha sonra bıçağı doğrultan kişi 'Ben buna çok ayar oldum buna gelin' dedi ve diğer arkadaşlarını da benim üstüme çekerek yine beni arabaya dayayıp yumruk attı. Ben doğruldukça tekrar itip yumruklar atmaya devam ettiler. Bütün yumruklar yüzüme atılıyordu fakat son yumruk tam olarak burnuma gelince beynimin sarsıldığını hissettim. Daha sonra arkadan bağıran arkadaşımı kastederek 'Ablaya dua edin yoksa...' gibi bir şeyler söyleyip arabaya binip uzaklaştılar" dedi.

'SAÇIMDAN AYAKKABIMA KADAR KAN İÇİNDEYDİM'
Ağzı ve burnunun tamamen kan dolduğunu söyleyen T.A., "İki kadın arkadaşım beni eve götürürlerken 4-5 kez ağzımdaki kanı tükürdüm. Saçımdan ayakkabıma kadar kan içindeydim. Beni götüren arkadaşlarımın da kıyafetleri hatta telefonları kana bulandı" diye konuştu.

POLİS: BİR ŞEY YAPAMAYIZ
T.A., saldırı anında göremediklerini, olay sonrasında arkadaşlarının anlattıklarını da soL'a aktardı.

"Kavga esnasında erkek arkadaşlardan biri ayağındaki yırtık terlik yüzünden pek bir şey yapamamış ve dudağındaki patlakla uzaklaşıp polisi aramış. Diğer bir arkadaşım bana saldırılırken birine yumruk atmış ve bıçakla onu kovalamışlar, kaçarak kurtulmuş" diyen T.A., eve gelen polislerle yaşanan diyaloğu da şöyle anlattı:

"Ben eve götürüldükten sonra polis gelmiş. İlgisiz bir tavırla olayı dinlerlerken bir yandan da bir şey yapamayacaklarını söylemişler. O esnada bizi kontrol etmek için serserilerin aracı tekrar yaklaşıyormuş ki polisi görüp geri kaçmış. Arkadaşlarım polise 'İşte bu araba' diye gösterirken genç polis müdahale etmeye davranır gibi olmuş ancak yaşça büyük gözüken polis onu durdurmuş. Sonra arabaya binip gitmişler."

'BURNUM KIRILDI, ŞİKAYETÇİ OLACAĞIM'
Herkes evde toplandığında, polisi arayan arkadaşının, saldırganların araç plakasını bildiğini söylediğini aktaran T.A., "Ben de marka, model ve rengini zaten görmüştüm. Aynı gün öğleden sonra iki arkadaşımla birlikte kafamda bandanayla gizlice okula gittik. Bir arkadaşımız bizi okulun otoparkındaki arabasıyla İstinye Devlet Hastanesine götürdü. Burnumda kırık olduğunu öğrendim. En kısa zamanda darp raporu alıp şikayette bulunmayı düşünüyorum" diye konuştu.

'BAHÇEKÖY'DE DOLAŞIRKEN BAKIŞLARI HİSSEDİYORDUM'
Üniversitedeki dördüncü yılı olduğunu okula çok sık gitmediğini belirten T.A., bölgede dış görünümünün "marjinal" olarak değerlendirildiğini söyleyerek, şöyle devam etti:

"Bahçeköy içerisinde dolaşırken sürekli üzerimde yargılayan bakışların olduğunu hissediyordum. Bu olayda da şiddetin özellikle bana yönelik olmasının sebebini buna bağlıyorum. Buna ayar oldum cümlesinde de aynı önyargının bir dışavurumu sözkonusuydu. Halbuki toplum içerisinde normal olarak tanımlanan dış görünüşe sahip hatta dini simgeler taşıyan kıyafetler giyen birçok şahsın Bahçeköy ve çevresinde arkasına sığındıkları gelenek ve dinle hiç de bağdaşmayan çok fazla şey yaptıklarına sıkça şahit oluyoruz."

KENDİLERİ GİBİ OLMAYANA TAHAMMÜLLERİ YOK!
Saldırganların kendileri gibi olmayana tahammülü olmadıklarını söyleyen T.A., "Bizi sadece onlar gibi olmadığımız için marjinal olarak niteleyen mahalle gençleri kendi kompleksleri gereği sataşmaya bahane ararken geleneği ve dini bahane kılıyor" dedi.

T.A.'nın yaptığı açıklama şöyle: "Kendileri gibi olmayana tahammül edemeyen muhafazakar mahalle kültürü özellikle esnaf ve başı boş gençler gibi birçok kesimiyle biz üniversite öğrencilerine toplumsal baskının farklı türlerini dışlama ve kınama yoluyla sergileyebiliyor. Kişisel deneyimlerimiz sanki köylerini dışarıdan gelen öğrencilerle paylaşmak istemiyor oldukları hissini veriyor. Bizi ötekileştiren, sadece onlar gibi olmadığımız için marjinal olarak niteleyen mahalle gençleri kendi kompleksleri gereği sataşmaya bahane ararken geleneği ve dini bahane kılıyor. Ramazan aynının böyle bir çirkinliğe sebep teşkil etmesi çok acı.

Her türlü zorbalığı yapıp yanlarına kalacağını sananlar umarım yargılanır. Ne kadar trajik bir olay yaşamış olsam da bu ve benzeri olayların sanıldığının aksine İstanbul gibi bir metropolde bile yaşanabildiğini göstermesi açısından bu talihsiz olayın önemli olduğunu düşünüyorum."

Kaynak: Birgun.net