BUĞRA AYDAR

İstanbul bu hafta ikinci kez bir ATP (erkekler) toprak turnuvasına ev sahipliği yapacak. Geçen yıl majesteleri Roger Federer'in teşrifiyle başlı başına bir gösteriye dönüşen İstanbul Open, bu yıl istediği yıldızları çekemedi. Bunun başlıca nedenleri hem İstanbul Open'ın ATP turun en düşük profilli turnuvaları arasında yer alması (250 puanlık), hem de takviminin çok uygunsuz olması: Bir hafta öncesinde 500 puanlık Barcelona Open, sonraki hafta da Madrid Masters turnuvaları olduğundan tüm iddialı isimler İstanbul Open zamanı dinleniyor oluyor. (Naçizane önerim, turnuvayı çim sezonundan sonraya kaydırmaya çalışmak olmalı. Bu sayede, çimden umduğunu bulamayan ve sezon sonu turnuvası için puan biriktirmek isteyen toprakçıları son dakika "wildcard"ıyla çekmek mümkün olabilir.) Ama yine de renkli bir turnuva olmaya aday.

Kimler geliyor? “Baby Federer” lakaplı Grigor Dimitrov; Novak Djokovic’i bu yıl (tamamlanmış) bir maçta yenebilen tek isim Jiří Veselý, tenis tarihinin en çok ace atmış oyuncusu olan 37 yaşında, 2.11 boyundaki devi Ivo Karloviç; bu ay Fas’ta bir kupa kaldırmış olan Federico Delbonis ilk göze çarpan isimler.

Turnuvanın seribaşı Avustralyalıların yaramaz çocuğu Bernard Tomic. Avustralya’nın Kyrgios ve Kokkinakis gibi yeni kuşak gençlerinin parlamasıyla Tomic de titreyip kendine geldi ve ilk 25’e demir attı. Fakat klasik bir toprak oyuncusu değil ve haklı olarak turnuvada favori gösterilmiyor.

2 numaralı seri başı Bulgar Dimitrov ise beklentileri bir türlü karşılayamayan “genç Semih”lerden bir diğeri. Federer’in varisi olarak parlatılmış olsa da, yıllar geçiyor ve Dimitrov büyük turnuvalarda bir başarı elde edebilmiş değil. "Baby Fed" geçen yıl da buradaydı ve herkes bir Federer-Dimitrov finali bekliyordu ama öyle olmadı. Bu yıl da (iyi bir kura çekmiş olmasına karşın) hafta sonuna kalmadan tökezlemesi beni şaşırtmaz.

Turnuvanın en önemli favorisi 4 numaralı seribaşı Arjantinli Delbonis. “Delbo” tam bir toprak oyuncusu ve sıralamada 40. sırada yer alsa da, buraya istim üstünde geliyor. Bükreş’te de çok iyi bir turnuva çıkardı. Keza Çek Vesely, Bosnalı Damir Dzumhur (Demir Cumhur) ve İspanyol Marcel Granollers diğer favoriler arasında. Güney Koreli 19 yaşındaki Hyeon Chung ve Fransız Lucas Pouille ise turnuvanın sürpriz atları olmaya aday.

Elbette İstanbul Open'in en büyük handikabı Esenyurt gibi sapa bir yerde düzenleniyor olması. Garanti Koza Arena dünyanın sayılı tenis tesislerinden biri olduğu iddiasında, ama mekâna ulaşım başlı başına bir dert. Bu durum, örneğin TÜYAP'ın geçen yıl ziyaretçi rekoru kırmış olmasına bakarak söylersek, aşılmaz bir engel oluşturmuyor; ama işi PTT’cilere falan bırakmadan işinin ehli kimselerce uygun bir organizasyon yapılması mutlak bir zorunluluk.

Tüm bunlara rağmen, İstanbul’a tenis geliyor ve tenis severlerin ya da tenise yeni başlayanların öğrenecekleri çok şey var. Dimitrov’un backhand’inden, Dr. Ivo’nun servis mekaniğinden, tenisin N'Golo Kanté’si misali adeta sahada basmadık yer bırakmayan Dzumhur’un hızlı ayaklarından, Dudi Sela’nın ve Diego Schwartzman’ın pozisyon alışından vb. etkilenmemek mümkün değil. Ayrıca turnuva toprak kortta oynanıyor, bu da uzayan ralliler, en "çıkmaz" denen topları çeviren savunmalar, daha fazla ter, daha fazla mücadele ve direniş demek. O halde, Esenyurt yolcusu kalmasın!

Kaynak: Birgun.net