ONUR EREM onurerem @onurerem

İspanya’da merkez sol İspanyol Sosyalist İşçi Partisi’nin (PSOE) Yurttaşlar Partisi ile koalisyon hükümeti kurma girişimi önceki akşam mecliste gerçekleşen oylamanın ardından suya düştü. Aralık ayındaki genel seçimden bu yana beri hükümetsiz kalan ülkeyi hangi partilerin yöneteceği bir türlü belirlenemezken 2016 içinde yeni bir seçim yapılması ihtimali her geçen gün güçleniyor. Peki İspanya bu noktaya nasıl geldi? Bunu anlamak için 2015’e geri dönelim:

2008’deki ekonomik krizin etkisinden aradan geçen 8 yıla rağmen çıkamayan İspanya, 2015 genel seçimine yolsuzluk tartışmaları, yüzde 20’nin üzerinde işsizlik ve yüzde 50’ye yakın genç işsizliği oranlarıyla girdi. Yunanistan ve Portekiz örneklerinde olduğu gibi, halk bu krizin faturasını ülkeyi yıllardır yöneten merkez partilere kesti ve oylarını yeni, merkez dışı partilere yöneltti. 1982’den beri ülkeyi dönüşümlü olarak yöneten merkez sol PSOE ve merkez sağ Halk Partisi (PP) bu seçimde 1982’den beri en düşük oy toplamına ulaştı. Yıllar boyunca yüzde 70-80 bandında olan iki partinin oylarının toplamı 2008’de yüzde 83 ile en yüksek seviyesine ulaştıktan sonra 2011’de 73’e, 2015’te ise 50’ye geriledi. PSOE yüzde 22 ile parti tarihinin en düşük oyunu, PP ise 28 ile 1989’dan beri en düşük oyunu aldı. Seçimin “kazananları” ise ilk defa yarışan Podemos ve Yurttaşlar partileri oldu. Solda yer alan Podemos yüzde 20, sağcı Yurttaşlar ise yüzde 14 oya ulaştı.

Solda Katalan çatlağı
Oyların bu şekilde dağılması, meclisteki koalisyon hükümeti hesaplarını da iyice karmaşık hale getirdi. 350 sandalyeli parlamentoda çoğunluk için 176 sandalyeye ihtiyaç duyulurken ilk akla gelen koalisyon seçeneklerinden PSOE ve Podemos’un sandalyelerinin toplamı 159’da, PP ve Yurttaşlar’ın oy toplamı ise 163’te kalıyor. 2011’de mecliste 11 sandalye ile temsil edilen Avrupa Sol Partisi üyesi Birleşik Sol’un, oylarının çoğunu Podemos’a kaptırarak 2 sandalyeye düşmesi partiyi koalisyon hesaplarının dışına iterken meclisin geri kalanı Katalonya, Bask Bölgesi, Kanarya Adaları ve Galiçya’dan bölgesel ve ayrılıkçı partilerden oluşuyor. Bir kısmı sağcı, bir kısmı solcu olan bu partilerin sandalyelerinin toplamı 26 olsa da, merkez partiler bu partilerle yakınlaşmaktan kaçınıyor. Bu nedenle PSOE, Podemos’tan gelen “Birleşik Sol, Katalan ve Bask solcuları ile koalisyon kuralım” teklifini reddetti. PSOE lideri Sanchez, geçen yıl Portekiz’de sol koalisyon hükümeti kuran sosyal demokrat Başbakan Antonio Costa’dan tavsiyeler almak üzere Ocak ayında Lizbon’a gitse de, anlaşılan o ki görüşmeler pek de verimli geçmedi. Sanchez, “Podemos Katalonya için bir bağımsızlık referandumu yapılması talebinden vazgeçmedikçe kendileriyle koalisyon kuramayız” diyerek, bu konuda geri adım atmayacağını açıklayan Podemos’a kapıyı kapatmış oldu. PSOE veya Podemos, Katalonya’ya yönelik tutumunu değiştirmedikçe sol bir koalisyon mümkün olmayacak.

Mecliste iki partinin çoğunluğu oluşturmasının tek yolu olan PP ve PSOE büyük koalisyonu ise seçimin hemen ardından PSOE lideri Pedro Sanchez tarafından net bir şekilde reddedildi. Benzer bir süreçten geçip ülkeyi “çaresizlikten” büyük koalisyonla yöneten Yunanistan’ın merkez sol partisi PASOK’un başına gelenler bölgedeki diğer ülkeler için büyük bir ders oldu. Geçen yıl seçim yaşayan diğer İberya ülkesi Portekiz’de de merkez sol aynı gerekçeyle büyük koalisyonu reddederek üç sol partinin koalisyonuyla ülkeyi yönetmeye karar vermişti.

İspanya anayasasına göre Kral, koalisyon hükümeti kurması için bir adayı belirledikten sonra mecliste oylama gerçekleşiyor. İlk oylamada çoğunluk sağlanamazsa, ikinci oylamada “evet” oylarının “hayır” oylarından fazla olması halinde, yani bazı partilerin oylamaya katılmaması / çekimser kalması durumunda azınlık koalisyon hükümeti kuruluyor. Eğer bu da mümkün olmadıysa, meclisin önünde 2 aylık süre bulunuyor. 2 ayın sonunda herhangi bir hükümet kurulamaması durumunda meclis feshedilerek erken seçime gidiliyor.

Yolsuzluk PP’yi yalnızlaştırdı
PP lideri ve bir önceki hükümetin başbakanı Mariano Rajoy, Yurttaşlar ve PSOE ile görüşerek “İkinci turda oylamaya katılmayın, azınlık hükümeti kurayım” dese de bu talebini yalnızca Yurttaşlar kabul etti. PSOE lideri “halk değişim istiyor” diyerek yolsuzlukla suçladıkları Rajoy’un ülkeyi bir dönem daha yönetmesine izin vermeyeceklerini açıkladı. Rajoy’un “Çekimser kalın, anayasayı değiştirip refah devletini güçlendirelim” teklifi de PSOE’yi ikna edemedi. Parti Sözcüsü Antonio Hernando “Hangi koşulda olursa olsun PP’yi desteklemek, seçmenlerimize ihanet olur” dedi. Haksız da sayılmaz, çünkü anketlere göre PP seçmenlerinin yüzde 70’i büyük koalisyona sıcak bakarken PSOE seçmenlerinde bu oran yalnızca yüzde 27.

Podemos ise “Yolsuzlukların partisi PP’nin olmadığı tüm koalisyonları tartışabiliriz” diyerek diğer tüm partilere açık kapı bıraktı. Ocak ayında yeni bir yolsuzluk operasyonunda 24 PP üyesinin gözaltına alınmasıyla popülerliği iyice düşen ve diğer partilerden gelen tepkilerin ardından hükümeti kuramayacağını anlayan PP lideri Rajoy, İspanya Kralı’nın kendisine verdiği hükümeti kurma görevini Ocak sonunda reddetti.

Bunun üzerine Kral’ın hükümeti kurma görevi verdiği PSOE lideri Sanchez, Podemos ve Yurttaşlar’ı 3 partili koalisyon için görüşmeye davet etti. Fakat Podemos, Yurttaşlar kemer sıkma politikalarından vazgeçmediği için daveti kabul etmedi.

İlk girişim sonuçsuz
PSOE, son çare olarak Yurttaşlar ile koalisyon kurmayı denedi. PP ve Podemos’tan gelen açıklamalara rağmen mecliste bazı vekillerin kendilerine destek verebileceğini düşünen PSOE ve Yurttaşlar, umdukları desteği bulamadı. PP, “Tarihinin en düşük oy oranını alan PSOE ülkeyi yönetemez. Hükümetimizin çıkardığı pek çok yasayı değiştirmek isteyen bu koalisyona izin vermemizi seçmenimize açıklayamayız”, Podemos ise “Kemer sıkmaya hayır” diyerek hayır oyu kullandı. 176 oya ihtiyaç duyan PSOE ve Yurttaşlar, yalnızca 130 oy aldı. Bugün yapılacak ikinci turda ise hükümetin kurulması için ‘evet’ oylarının ‘hayır’dan fazla olması yeterli olacak. Ancak önceki günkü oylamada 219 ‘hayır’ çıkması bu ihtimale de yer bırakmıyor.

İspanyol basınının meclisteki durumu bir “kördüğüm” olarak nitelendirmesinin nedeni de işte bu sandalye dağılımı ve partilerin birbirine karşı tutumu. Daha önce böylesi bir koalisyon hükümeti kurma denemesine hiç girmemiş olan İspanya’da partilerin hangi şartlar altında uzlaşabileceğini kestirmek güç. Neredeyse her partiden “Erken seçim olursa oyumuzu artıracağız” açıklamalarının gelmesi, erken seçimi güçlü bir ihtimal yapıyor. Ancak anketlere göre seçmenlerin yalnızca yüzde 33’ü erken seçim istiyor.

Seçim PSOE’ye yaramaz
Seçim için konuşulan tarih ise 26 Haziran. Fakat Pompeu Fabra Üniversitesi’nden akademisyen Carles Castro, oy oranlarında bir partiye tek başına iktidar getirecek kadar büyük bir değişiklik beklemiyor. İspanyolların nasıl oy verdikleri üzerine bir kitabı da bulunan Castro, bir erken seçim yapılması durumunda katılım oranının daha da düşeceğini söylüyor. Aralık ayındaki seçime katılım yüzde 69’da kalmıştı. El Pais gazetesine konuşan danışmanlık ve anket şirketi GAD3’ün başkanı Narciso Michavila ise bir erken seçim durumunda halkın, ülkenin erken seçime gitmesinin sorumlusu olarak gördüğü partileri cezalandırabileceğini söylüyor. Ocak ortasında yapılan bir ankete göre ise olası bir erken seçimde oy kaybedecek tek parti PSOE. Şubat ayındaki anketler de PSOE’nin Podemos’a oy kaybetmekte olduğunu gösteriyor. Bu yüzden PSOE, erken seçimden önceki 2 aylık süreçte seçmenlerinin ve üst düzey yöneticilerinin bir kısmını kızdırmak pahasına Katalonya’ya yönelik tavrını yumuşatarak Podemos, Birleşik Sol ve diğer bölgesel sol partilerle bir koalisyon denemesi yapabilir. Erken seçim dışındaki tek ihtimal bu.


Kaynak: Birgun.net