SEBAHAT KARAKOYUN [email protected]

TBMM Başkanı İsmail Kahraman, Anayasa’dan “laiklik” ilkesinin çıkartılması gerektiği yönündeki açıklaması ile AKP ve öncülü siyasi hareketlerin onlarca yıllık hayalini dillendirdi. Kahraman, kurucusu olduğu Birlik Vakfı’nın TBMM Uzlaşma Komisyonu’na Nisan 2012’de sunduğu anayasa taslağının da mimarı. Kahraman’ın başkanlık ettiği komisyonun hazırladığı taslakta da “laiklik” ilkesine yer verilmezken milletvekili ve cumhurbaşkanı yeminiyle ilgili olarak “İsteyen kutsal kitap üzerine yemin etmeli” vurgusu dikkati çekiyor.

Birlik Vakfı’nca hazırlanan ve halen TBMM arşivinde bulunan Anayasa taslağında, parlamenter sistem yerine “başkanlık” sistemini öngörülüyor. Taslakta, AKP’nin Anayasa çalışmalarında son dönemde sık sık gündeme getirilen “ideolojilerden arınmış Anayasa” vurgusu dikkati çekiyor.

Parlamentoya inanmayan başkan
TBMM Başkanı Kahraman’ın öncülük ettiği Anayasa taslağında, parlamenter sistem “sürekli sorun üreten, istikrarı temin edemeyen, ülkeyi kaosa götüren ve müdahalelere açık hale getiren bir sistem” olarak tarif ediliyor. Taslağa göre parlamenter sistemde “Hem milletvekili hem de parlamento son derece zayıf, itibarsız ve iradesiz.”

Laiklik huzuru bozarmış
Taslakta “laiklikle” ilgili bir düzenleme yer almazken , “Laiklik gibi çok muğlak ve tartışmalı bir kavramın anayasalarda yer almaması gerektiği” belirtiliyor. Taslakta laiklikle ilgili şu ifadeler dikkati çekiyor:

“Ülkemizde yürürlükte olan Anayasa ve kanunlarımızda laiklik kavramına dair bir tarif yoktur ve uygulamada büyük yanlışlıklara düşülmektedir. Dolayısıyla her şahıs ve kurum, laikliğe kendi düşünce ve hedefi doğrultusunda bir mana yüklemekte ve keyfi uygulama yapılmaktadır. Böylece ortaya çıkan kavram kargaşası toplumumuzun huzur ve barışını bozmaktadır. Bu durumlar göz önüne alınarak fikir, kanaat ve düşünce hürriyetine pranga vurma aracı olarak kullanılan 'Laiklik prensibine/kavramına' taslağımızda yer verilmemiştir.”

Kuran üzerine yemin vurgusu
Kahraman’ın başkanlığını yaptığı komisyonun hazırladığı taslağa göre dünyada gelişmiş ve gelişmekte olan birçok ülke anayasalarının başlangıcında “Allah, Tanrı, Yaradan” gibi kelime ve ibareler yer alıyor. Bazı ülke anayasalarından bu yönde örnekler verilen taslakta, milletvekili ve devlet başkanlığı yeminiyle ilgili olarak da “İsteyen kutsal kitap üzerine yemin edebilmeli” deniliyor.

Dini eğitim vurgusu
Taslağın eğitimle ilgili bölümünde de “Veli veya vasi çocuklarının eğitim ve öğretiminin kendi dini ve felsefi inançlarına göre yapılmasını isteme hakkına sahiptir. Devlet bunun sağlanmasının gereğini yerine getirir. Kılık ve kıyafet ya da dini semboller eğitim ve öğretim hakkından yararlanmayı engelleyecek şekilde yasaklanamaz” ifadeleri dikkati çekiyor.

***

‘Allah lafzı’yla başlayan anayasa!
Kahraman’ın TBMM Başkanı seçilmeden önce kurucusu olduğu Birlik Vakfı’nda hazırlanan ve başkanlık sistemi ile “İslami” vurguların öne çıktığı anayasa taslağı, gerici siyasi akımların ulaşmayı istediği hedefi bütün açıklığıyla ortaya koyuyor. “Bizler; adalet, hürriyet, hukukun üstünlüğü, eşitlik, insan hakları, demokrasi, manevi ve milli değerlere bağlı Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları olarak, Yüce Allah’ın devletimizi sonsuza kadar koruması dileğiyle bu anayasayı kabul ediyoruz” cümlesiyle başlayan taslağın ilk dört maddesi ile yürürlükteki Anayasa’nın ilk dört maddesi şöyle:

***

İlk değil, bu sayede TBMM Başkanı oldu!
Meclis Başkanı İsmail Kahraman’ın laiklik hakkındaki açıklamaları ilk değil. Daha önce de “Allah lafzının Anayasa’da yer alması” gerektiği yolunda açıklamalar yapan Kahraman’ın konu hakkındaki sözlerini BirGün, 11 Kasım 2015’te “’Lafzı’ aramızda laikliği sevmiyor” başlığıyla manşetine taşımıştı. Meclis Başkanı seçilmesi ardından yapılan haberde Kahraman’ın şu ifadeleri kullandığı hatırlatılmıştı: “Kulağına ezan okunarak İslam hukukuna göre doğuyorsun, büyüyorsun; İsviçre Medeni Kanunu’na göre muamele görüyorsun, suç işliyorsun; İtalyan kanunlarına göre ceza alıyorsun; ticareti Alman ticaret kanununa göre yapıyorsun; Fransız idare sistemine göre idare ediliyorsun ve ölüyorsun; yine İslam hukukuna göre musalla taşına konup, defnediliyorsun. Sadece doğum ve ölüm esnasında kendimize ait bir hukuk var. Adil bir Türkiye için hukuk sisteminin baştan dizayn ederek, kendimize ait, genlerimize uygun bir anayasanın yapılması gerekiyor.”


Kaynak: Birgun.net