MUSTAFA K. ERDEMOL [email protected]

Suriye’nin kuzeyinde yer alan Halep’in en büyük ilçesi olan Menbiç’in IŞİD’in elinden alınmasından sonra Irak Şam İslam Devleti’nin (IŞİD) denetimindeki bölgelerin sayısı merak uyandırıyor. Bu konuda, sağlıklı bir değerlendirme yapmak, bilgilerin sürekli değişebilirliği nedeniyle pek kolay değil. Dolayısıyla bu konuda yazılanlar, söylenenler “yaklaşık” olarak ele alınabilecek değerlendirmeler.

Yine de elde kimi veriler var. Öncelikle Menbiç’in IŞİD’in elinden alınması önemli bir gelişme. Kente düzenlenen operasyonların çok akıllıca yapıldığı, koalisyon güçlerinin desteğiyle PYD güçlerinin stratejik önemdeki Sebi Behrat kavşağının alınmasından belli. Bu atak IŞİD güçlerini ikiye böldüğü için PYD güçlerinin işini bir hayli kolaylaştırmış oldu. Operasyonun bir başka başarısı da, sıkıştığı her durumda sivilleri rehin alarak kalkan yapan IŞİD’e bu kez bu fırsatın verilmemesi oldu. PYD güçleriSebi Behrat kavşağı çevresindeki 1500’e yakın sivili de bölgeden tahliye etmeyi başardılar.

Bunlar IŞİD’in hem istihbarat hem de genel olarak lojistik bakımdan gerilediğini gösteriyor. IŞİD’in büyük kayıpları arasında en önemli iki komutanı Yahya Recep ile Ebu Süheyl Maravi’nin de öldürülmesi var.

Operasyon sanıldığı kadar kolay olmadı tabii. Çünkü IŞİD kentteki hastaneler ile okullara keskin nişancılar yerleştirmişti. Kendilerinin hedef alınması durumunda sivil can kaybının olacağını, bunun koalisyon güçleri ile PYD’nin hareket alanını daraltacağını biliyordu IŞİD.

Suriye ordusunun Rakka başarısı
Koalisyon güçleri ile PYD’den bağımsız olarak Suriye ordusunun da IŞİD’e yönelik operasyonlarında ciddi mevziler kazandığı görülüyor. Suriye ordusu ‘IŞİD’in Başkenti’ sayılan Rakka’ya batıdan girebilmişti. Bu, 2014’ten bu yana ilk kez gerçekleşmiş oldu.

Hem askeri hem diplomatik yoldan
IŞİD’e karşı sadece tek bir gücün başarı sağlaması kolay görünmüyor. Bu nedenle özellikle İran, Rusya, Suriye güçlerini birleştirerek yeni adımlar atıyorlar. Bu sadece askeri alanda değil diplomatik ayağını da hesaba katan bir işbirliği. Tahran’da geçtiğimiz günlerde buluşan üç ülkenin dışişleri bakanları Suriye’deki cihatçı gruplara karşı daha sıkı operasyon yapma kararı aldılar.

Bunun ilk değilse de önemli adımlarından biri IŞİD’in küresel cihadına karşı İran’ın da, küçük çaplı da olsa IŞİD’e karşı savaşçı unsurları sınırlar dışında arama çabası. Bunun için Afganistan’da Şiilerin yoğun olarak yaşadığı Herat bölgesinde IŞİD’e karşı savaşmak için bir başvuru merkezi açtı.

Bu bir vekalet savaşıydı, malum. Artık savaşın içinde bölgedeki her ülke var. Bölge dışından ABD de kuşkusuz. PYD lideri Salih Müslim’in Rojava’da ABD’nin 3 üssü olduğunu söylemesi bunun somut kanıtı.

IŞİD üye ve toprak kaybediyor mu?
CIA’nın direktörü John Brennan’ın dediğine bakılırsa IŞİD üye kayıpları yaşıyor. Brennan’a göre “IŞİD’in Irak’taki üye sayısı 19 binden 18 bine, Suriye’deki savaşçı sayısı ise 25 binden 22 bine indi” dedi.

Birçok kaynağa göre ise IŞİD son 18 ayda Irak’ta, Suriye’deki topraklarının dörtte birini kaybetti. Bu yılın başından bu yana da toprak kaybı yüzde 12. IŞİD, 2015 yılı Ocak ayında Suriye ile Irak'ta 90 bin 800 kilometre kare toprağa sahipti. Sadece bu değil aylık geliri de 56 milyon dolara geriledi. Bu veriler ABD merkezli araştırma şirketi IHS’nin araştırmasının sonucu. Rakamlar değişebilir tabii ama 4 Temmuz 2016 tarihi itibariyle IŞİD kontrolü altındaki bölgelerin 68 bin 300 kilometre kare olduğunu da ekleyelim. Az bir rakam değil bu.

Ama ABD Savunma Bakanlığı Mayıs ayında IŞİD'in Irak'ta topraklarının yüzde 45'ini yitirdiğini, Suriye'de ise yüzde 16 ile 20 arasında kaybı olduğunu duyurmuştu.

Irak’taki durum
Büyük toprak kayıplarına rağmen, Irak’ın içinde bulunduğu kaotik ortamın da etkisiyle hâlâ varlığını sürdürdüğü önemli merkezler var IŞİD’in. IŞİD’in halen kontrolündeki yerler: Ruba, Kalm, Ana, Bawa, Ramada, Felluce, Halis Sudur (yarısı), Acil ovası, Hevice, Şargat, Sincar, Tel Afar, Musul (düşebilir), Baduş.

Buna karşın Irak ordusunun hakim olduğu yerler de başta başkent Bağdat olmak üzere , Babil’in kuzeyi, Kerbela, Necef, El Hilal, Divaniye, Nasır, Amara, Basra, El Kut, Baguba, Kamp Eşref, Sadia, Samarra, Lidhaim, Süleyman Bey, Beiçi, Peşmerge güçlerinin kontrol ettiği yerler de Erbil, Mahmur, Kekrük, Tuzhurmatu, Celile, Hanakin,

Suriye’deki durum
Suriye’de IŞİD için en önemli kaybın uzun süre elinde tuttuğu antik kent Palmira’yı Suriye ordusu karşısında terk etmek zorunda kalması. Gelirinin önemli bir bölümünü tarihi eser kaçakçılığıyla de elde ettiği düşünülürse, bu mali açıdan IŞİD’i etkileyecek bir kayıp.

Suriye yönetimi karşıtı cihatçı grupların Türkiye’nin serbest ya da güvenli bölge kurmayı planladığı Azez’de IŞİD karşısında ciddi kazanımlar elde ettiği biliniyor. PYD’nin Haseke’nin güneyinde, Deyr ez Zor’un kuzeyinde ABD koalisyon uçaklarının desteğiyle birçok yerleşim yerini IŞİD’den aldığını da hatırlatalım. Azez’in konumu bir hayli karışık aslında. Cihatçıların kontrolğndeki kentte çok sayıda Suriyeli mülteci de var. PYD’nin burayı alma girişimini de önleyen Türkiye. PYD’ye obüslerle karşılık vermişti biliyorsunuz.

Mare kasabasının durumu da belirsizliğini koruyor. Çünkü hem IŞİD’in hem de PYD’nin silahlı kanadı YPG’nin kuşatması altında. Sorulması gereken bir soru var: PYD Rakka’ya yaptığı operasyonu durdurup neden Menbiç’e yöneldi. ABD öncülüğündeki Koalisyon Güçleri’nin desteğiyle Menbiç artık IŞİD’den temizlendi. PYD/ YPG’nin şimdiki hedefi El Bab ile Cerablus.

Cerablus uzun zamandır IŞİD’in elinde. El Bab ise PYD güçlerince alınması halinde Menbiç ile PYD’nin kanton ilan ettiği Afrin birleşmiş olacak.

Rakamlarla durum
IŞİD Suriye’nin yüzde 43.388’ini (78.210 km2) kontrol ediyor. Buna karşılık Suriye yönetimi ülkenin yüzde 17.631’ine (31.764 km2) hakim. PYD Suriye’nin yüzde 14.761’ünü (26.617 km2) kontrol ederken cihatçı gruplar ise Suriye’nin yüzde 11.654’ünü (21.015 km2) kontrol ediyor. Ülkenin yüzde 12,5’inin ise (22,530 km2) kim tarafından kontrol edildiği belli değil.

Rusya’nın müdahalesi her şeyi değiştirdi
Kuşkusuz IŞİD’i hedefleyen çokuluslu gücün içinde yer alan Rusya’nın, IŞİD’le beraber diğer cihatçılara karşı Suriye yanında devreye girmesi hem IŞİD’in avantajlı konumunu hem de Suriye’deki savaşın seyrini çok değiştirdi.
IHS Jane's tarafından hazırlanan bir analizde "Rusya Hava-Uzay Kuvvetleri'nin yürüttüğü operasyonlar sayesinde, hükümet güçlerinin kontrol ettiği bölgelerde yüzde 1.3 oranında artış kaydedildi" deniliyor örneğin. Bu rakam daha da arttı. Analizde şu ifadeler de bir hayli dikkat çekici: "Suriye hükümetinin 2015'in ilk sekiz ayında topraklarının yüzde 18'ini kaybettiğini, Halep'i kaybetmenin eşiğine geldiğini ve Lazkiye'de Alevilerin kalbine yönelik saldırıların yoğunlaştığını göz önüne alırsak, bu kazanımlar, hükümetin geri dönüş yaptığını gösteriyor."

Rusya, Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad'ın talebi üzerine cihatçılara ait mevzileri havadan vurdu. Rusya'nın desteğini alan hükümet güçleri de stratejik öneme sahip bölgeleri IŞİD'in elinden geri almaya başladı.

Rusya Genelkurmay Başkanı Valeriy Gerasimov’un Rusya’nın desteğinden sonra nelerin değiştiğini ortaya koyan sözlerini anımsamak da yarar var. Gerasimov, Suriye ordusunun, Rusya'nın hava operasyonları sayesinde, 2011 yılından bu yana ilk kez toplam 15 cephenin 10'unda saldırı düzenleyecek kapasiteye yükseldiğini belirtmişti.

Rusya kendisini de denedi
Rusya’nın Suriye krizine Müdahalesi aslında kendisi için de bazı alanlarda deneme niteliği taşıyordu. Bunu RİA Novosti’den analist Rostislav İşenko, Rusya'nın Suriye'deki IŞİD hedeflerine denizden fırlattığı Kalibr roketleri ile ABD donanmasının 'güç aktarımı' yeteneği olan tek deniz gücü olduğu yönündeki düşünceyi değiştirdiğini yazdı örneğin.

Hazar Denizi'ndeki Rus gemileri Suriye'de IŞİD'e roket saldırısı düzenlemiş, Rusya Savunma Bakanlığı da dört savaş gemisinden fırlatılan 26 roket ile vurulan tüm hedeflerin imha edildiğini açıklamıştı.

''ABD, Hazar Denizi'nden gerçekleştirilen bu saldırılara kadar yalnızca Pasifik ve Kuzey filoları gibi Rusya'nın okyanusa konuşlandırılmış gemilerini gerçek birer tehdit olarak algılıyordu'' diye yazan İşenko, Hazar ve Karadeniz'deki filoların da önceden yalnızca kıyıları koruyan savunmaya yönelik oluşumlar olarak kabul edildiğini belirtmişti.

Kalibr roketlerinin hedeflerini vurmadan önce 1.500 km yol aldığına dikkat çeken İşenko, ''Bu nedenle hem Hazar hem de Karadeniz filolarının konuşlandırıldıkları yerleri terk etmeden Doğu Karadeniz ve Basra Körfezi'ndeki herhangi bir hedefi imha edebilecekleri görüldü. Nitekim Baltık Filosu'nun da Kuzey Denizi, Manş Denizi ve Norveç Denizi'nin bir bölümünü 'görüş alanında' tuttuğu da anlaşılmış oldu. Kuzey Filosu'nun da Kuzey Atlantik bölgesini kontrol edebileceği anlaşıldı'' diye yazdı.

Yani Suriye orada savaşan tüm güçler için bir manevra alanı durumunda aynı zamanda. Bu yaptığım alıntılardan da anlaşılabileceği gibi IŞİD’e karşı mücadele aynı zamanda tüm bu güçlerin kendilerini test etmelerine iyi birer gerekçe.

IŞİD, toprak, para, savaşçı kaybediyor. Bu kesin. Ama hâlâ önemli bir güç olduğu inkâr edilemez. Yasadışı petrol satışından, antik eser kaçakçılığından, denetimindeki bölgelerden topladığı haraçlardan, kaçırdığı kişiler için aldığı fidyelerden bir para imparatorluğu haline gelen IŞİD’e para aktaran Katar ile Suudi Arabistan durdurulmadıkları sürece, yukarıdaki harita da, verdiğim rakamlar da sık sık, belki de IŞİD lehine değişebilir.

Kaynak: Birgun.net