İran’da önceki gün yapılan, dün itibariyle de reformcuların önde gittiği belirtilen seçimler elbette öncekilerden çok daha önemli bu kez. “Seçimler” diyorum çünkü hem parlamento üyeleri hem de ülkenin en önemli siyasal kurumu olan Rehberler Konseyi mensuplarının belirlendiği iki seçim gerçekleşti İran’da.

RUHANİ FAKTÖRÜ
Ülkenin ılımlı, hatta kimilerine göre modern olarak değerlendirilen Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani, muhafazakâr kesimlerce “devrimin değerlerini” aşındırmakla suçlanıyor uzun zamandır. Batı/ABD ile yapılan nükleer konulu anlaşmanın da aslında ABD’ye teslimiyet olduğu vurgulanıyor, bunun nedeni olarak da Ruhani gösteriliyor yine.
Eğer seçimlerden reformistler başarıyla çıkarlarsa bu Ruhani’nin de başarısı olacak tabii. Her şeyden önce nükleer anlaşmadaki rolünün onaylandığı anlamına da gelecek elbette. Muhafazakârların düşündüğünün tam aksine halkın anlaşmada bir “teslimiyet” görmediği de reformistlerin kazanmasıyla anlaşılmış olacak.
Rehberler Konseyi (Türk medyası neden ‘Uzmanlar’ der anlayamam bir türlü) Dini Lider’i atayan bir kurum olduğu için çok önemli. Buraya seçilecek olanların niteliği de bu açıdan önem kazanıyor. Eski cumhurbaşkanlarından Haşimi Rafsancani bu kurumun yerine liderlerden oluşan bir yapıyı savunuyordu. Ilımlılarla birlikte Rafsancani de güç kazanırsa bu önerisi gerçekleşebilir. Bu da ülkenin en önemli, değişmesi en zor kurumu olan Rehberler Konseyi’nin de sonu olabilir.

ANLAŞMANIN ETKİLERİ
Batı/ABD ile yapılan nükleer anlaşmanın sonuçları bu seçimlere elbette yansıyacak. Çünkü anlaşma Batı ile ilişkileri düzeltmeyi savunan reformcuların yanı sıra, hatta onlardan daha çok, dünyaya açılmak isteyen ticaret burjuvazisinin İran yönetimine baskısının sonucunda gelebildi bir anlamda. Bazaar olarak da tanınan bu kesim ülkede çok çok etkili. Pazarlara açılma ya da yabancı sermayenin pazarı olma şansını bu anlaşmayla yakaladı İran. Ayrıca İran petrol piyasasına gerçekten de hızlı bir dönüş yaptı. Bunun ülke siyasetine, gündelik yaşama yansımaları da olacak elbette. Muhafazakâr bir yönetim anlaşma sonrasının biraz yumuşamış ortamını yok edebilir yine. Bu endişe reformculara mesafeli duran, ama dünya gerçeklerinin de farkında olan muhafazakâr kesimden seçmenleri de reformculara yöneltebilir. Yöneltti de sanki.

ÇARŞI BELİRLER
Bazaar, çok etkili olmasına rağmen muhafazakârları uzunca süre geriletemedi. Çünkü dış politikası uzlaşmazlık üzerine kurulmuş bir İran, herkesle köprüleri yıkabilecek “fanatik” bir karşıtlık içinde oldu yıllarca. Bazaar’ın sözünü dinleyecek kimse yoktu. Ancak zamanla yıllarca karşı karşıya kaldığı ambargolar karşısında artık yorulmuş olan İran ekonomisi uluslararası piyasalara dönmek zorunda kaldı. Bazaar’a kulak vermesinin nedeni budur. Nükleer anlaşma da Batı/ABD’ye bir güvence olarak görünüyor. Hâlâ kimi, -örneğin İran’a BM yaptırımlarının sürmesi gibi- sorunla olmasına rağmen İran artık dünya piyasalarında yerini aldı, daha da güçlenecek bu yer.

Bölgedeki etkinliği de İran’ın artık muhafazakârlıkla götürebileceği bir pozisyon değil. Agresif bir dış politikanın çözüm olmadığını gördü İran. “Devrim İhracı”ndan uzun süre önce vazgeçtiğini de anımsayalım. Belki de bu vazgeçişten ötürü, Suriye konusunda, Irak’taki krizde kimi zaman bir oyun kurucu, kimi zaman bir müzakareci olarak uluslararası masada yer bulabiliyor kendisine.

Yani reformistlerin seçimi kazanmaları sıradan bir tercih olarak görülemez. Ülkenin geleceğini etkileyecek “ciddi” bir karar bu. Eğer reformistler kesin olarak kazanırlarsa, İran’ın yeni çizgisi ülkede ciddi kapışmalara da yol açabilir. Çünkü muhafazakârlar konumlarını öyle kolay terk edecek değiller.

Kaynak: Birgun.net