Memleketin, hangi partiden olurlarsa olsunlar her bir bireyini yakından ilgilendiren sorunları var. Yoksulluk! Öyle böyle değil…

Yoksulluğu ve zaman içinde nasıl derinleşmekte olduğunu, ekonominin halini bir takım istatistiklerle açıklamak mümkün tabii… Türkiye İstatistik Kurumu verileriyle konuşabilir, memleketin yarısının “muhtaç” halde olduğunu söyleyebilirsiniz.

TÜİK rakamlarını arka arkaya sıralayıp, 2012’de 23 milyon 668 bin olan yardıma muhtaçlarımızın 2014’te 30 milyon 500 bine ulaştığını, 2016’da o rakamı da aştığını söyleyebilirsiniz. Nüfusun yüzde 15’inden fazlası yoksulluk sınırı altında yaşıyor diyebilirsiniz.

Yakacak yardımı alan haneleri, halkın yüzde 39’unun hanesinin çatısının sızdırdığını, yüzde 43’ünün nemli evlerde oturduğunu sıralayabilirsiniz.

Yüzdeler, rakamlar, grafikler… Yoksulluğu anlatırlar, ama soğuk ve duygusuzdurlar!

Geçen gün perakende sektöründe iş yapan, marketler zinciri sahibi bir işadamıyla konuştum. Kendi çalışanlarını, “Yüzde 99’u hırsız ve ahlaksız” diye tanımladı.

züntüyle ve bu durumun son bir iki yılda zirve yaptığını söyleyerek…

Her rengin ve her sesin görülüp duyulduğu, laik ve demokratik bir Türkiye’ye giden yol OHAL’e de iktidara da itirazdan geçiyor.

“Herkes her fırsatta bir şeyler çalıyor. Bir üst görevli bir altındakini taciz ediyor. Korkunç bir tablo… Hiç bu kadar olmamıştı. Marketlerin çoğu zarar ediyor.

alışanlarımızın böyle davranması da onların birdenbire kötü insanlar olmasından değil. Geçinemiyorlar ve içinde çırpındıkları koşullarla böyle baş etmeye çalışıyorlar.”
Bu sözler memleketin ekonomisi hakkında istatistiklerden çok daha fazlasını söylüyor.

Ne yazık ki bunları konuşamıyoruz!

Şimdi, iktidar her ağzını açtığında Musul diyor ve tüm iktidar medyası bir Musul seferine hazırlanılıyormuş havası basıyor.

OHAL’e dayanarak, iktidardan farklı sesler çıkaran radyolar, televizyonlar kapatılıyor, asıl konuşulması gereken şeyler konuşulmasın, sorulması gereken sorular sorulmasın isteniyor.

Irak yönetimi Başika’daki askerlerimizi “işgalci” ilan edip BM’ye başvururken, Ankara’da her yetkili, “Geri çekilme yok” diyor. Eh, dışarda askerleriniz varken, bir savaşa girdik giriyoruz havası yayılırken OHAL şart tabii!

Geçen yıl sonunda Başika’daki askeri varlığa takviye için tanklarla ve komandolarla bir konvoy halinde sınırı geçip Irak’a girmiş, o zaman da Bağdat’ın tepkileri üzerine “geri çekilmemiş” ama Başika’daki gücü “yeniden tanzim” etmiştik! Gidenlerin geri gelmesi, “geri çekilme” değil de “yeniden tanzim” olarak tanımlanır ve kral çıplak diyen medyanız da olmazsa iktidar rahat eder.
Haziran Hareketi bir süredir laiklik kampanyası sürdürüyor. Laiklik yalnızca içeride huzurlu bir yaşamın, demokrasi ve özgürlüklerin garantisi değil, aynı zamanda dış politikada da batağa saplanmanın önüne geçecek, saplanılan bataktan çıkmaya hizmet edecek bir değeri ülkenin.

Irak’ta da Suriye’de de Sünni mezhepçi bir dış politika izlemenin sancılarını çekiyor Türkiye. Hükümet Bağdat’ı Şii mezhepçi bir politika izlemekle suçlarken, eleştirdiği şeyi kendisi de Sünnilik üzerinden yapıyor. Bu yüzden Alevi Türkmenler bile Türkiye’den uzaklaşıyor.

OHAL olmalı ki, bunlar konuşulmasın, tartışılmasın, bunlara itiraz edilmesin ve yalnızca iktidarın sesini yansıtan bir medya düzenimiz olsun.

Dün Adalet Bakanı Bekir Bozdağ FETÖ’yü tarif ederken, sahte rüyalarla insanları kandırdıklarını, yüz defa yalan söylediklerini ve her yalanları ortaya çıktığı halde yüz birinci yalana da inanan bir tabanları olduğunu söylüyordu.

Rüyaları Tanrı’dan mesaj olarak algılayanlar, yüz birinci yalana bile ilahi bir ağızdan çıkıyor diye inananlar, her şeyden önce laikliğin sıfırlandığı bir eğitim sisteminin ürünleri. Hem yüz birinci yalana, rüyaya inananlardan şikâyet edip, hem de laikten uzaklaşırken bunlara itiraz eden sesler duymamak için de OHAL’e ihtiyacı var iktidarın.

Öyle görülüyor ki, OHAL ve iktidar biri olmazsa diğerinin de olmayacağı yapışık ikizler gibi oldular. O halde, her rengin ve her sesin görülüp duyulduğu, laik ve demokratik bir Türkiye’ye giden yol OHAL’e de iktidara da itirazdan geçiyor.

Kaynak: Birgun.net