DERYA AYDOĞAN

Sanatçı İdil İlkin ile İklim değişiklikleri üzerine düşündüren “Crystragram” başlıklı üçüncü kişisel sergisi üzerine konuştuk

 Serginin yaratım sürecinde nelerden etkilendiniz? Farklı coğrafyalar ve farklı iklimlerden anlatmak istediğiniz şey nedir?
Aslında sergimi tasarlarken rüyalarımın izinden gittim diyebilirim. Farklı koordinatlardaki ışık algılarının peşine düştüm ve atmosferik optik algılar üzerine okuduklarımı yorumladım. Farklı coğrafyalar ve iklimler üzerine dikkat ettiklerim ise şöyle; Sulak, bol yağış alan bir yerde olduğunuzu düşünün, ardından güneş açtığında gökkuşağı gördüğünüzü, neden ve nasıl bu doğa olayını yaşarız veya ayın etrafında bazı gecelerde neden hale görürüz gibi soruların cevaplarını okudum; gözlem ve izlenimlerimi yorumladım.

 Öne çıkarmak istediğiniz şey dijital resimlerdeki ‘buz, ışık, renk ve kırılmalar’ hangi ruh halini ya da hallerini anlatıyor?
Kimi zaman coşku, kimi zaman sükûnet, kimi zaman da öfke olarak tezahür edebiliyor, ama bu halleri deneyimlerken sabit olan şeylerden biri saflık, merceklerin temiz olması (mecazi anlamda) her şeyi olduğu gibi deneyimlemeye açık olmak şeffaflığı seçmek, buz, ışık, renk, kırılmalar ve yansımalar ile çok paralel.

 Çektiğiniz fotoğrafların üstüne yaptığınız resimler ile hangi sanat akımlarından beslendiniz?
Erken Rönesans’tan günümüze sanat tarihi okumuştum. Tüm dünya sanatlarına ilgi duydum. Etkilenmelerimin tümü farklı metalleri bir araya getirmek gibi alaşımlı katmanlı bir süreç. Ayrıştırmak istemiyorum.

 ‘Eriyerek yok olmanın yarattığı derin huzur’ ve ‘Maviden laciverte dönen ruh’ neye benziyor?
Kaçınılmaz bir son varsa dirençlerimiz erir gider, kutuplardaki o yüce, o kocaman buz kütleleri gibi yok oluruz. Maviden laciverte dönen durumu ise günden geceye dönmek, ıssızlaşmak, kararmak, sessizleşmek olarak tanımlayabilirim.

Kaynak: Birgun.net