IŞIL ÖZMÜŞ

Suriye’de dört yıl önce başlayan ve halen devam eden savaş yüzünden, şu an Türkiye’de resmi rakamlara göre 1 milyon 385 bin Suriyeli yaşıyor. Kimi bir umut Avrupa’ya göç etmeye çalışıyor, iltica başvurusunda bulunuyor, kimisi ise bin bir çare Türkiye’de barınmaya çalışıyor, çünkü çoğu yoksul. Onlardan biri de iki yıl önce Suriye’nin Halep kentinden gelen Türkmen Meryem. Meryem bir çiçekçinin yanında oturuyor, dileniyor aslında, belinden ciddi rahatsızlığı olduğunu, eşinin de kalp hastası olduğunu ve yanındaki çiçekçiyi göstererek, onun maddi manevi imkanı el verdiği kadar kendisine ve ailesine destek olduğunu söylüyor.
Meryem iki yıl öncesine dönüyor; Türkiye’ye kaçmadan önceki zamana, başlıyor: “Evlerimizi mahvettiler, yıktılar, buralarda kaldık. 48 yaşındayım. Altı oğlum var bir de eşim var.

Suriye'de iki kızımı yaktılar. Kızlarım ekmek almaya gitmişti, fırına bomba koymuş IŞİD. Patlamada kızlarım öldü. Biri 18 diğeri 20 yaşındaydı. İyiyi de gördük, kötüyü de yaşadık, acıyı da çektik. Bir kardeşimi sınırda vurdular Türkiye'ye gelirken geçemedi, IŞİD vurdu. Suriye tarafından IŞİD sıkıyor, bu taraftan Türk askerleri mi sıktı bilmiyorum. 40 yaşındaydı, 2 oğlu bir kızı var. Onlar da İstanbul'a geldiler ama bizden uzaktalar.”

Çiçeklerim çok güzeldi
Savaştan önce iyiydik diyen Meryem, buradaki yaşantısından önce, Halep’teki özlem duyduğu hayatını da ekliyor: “ Çocuklarım zeytin, portakal, elma ve inşaat işine giderlerdi bazen ben de giderdim. Oranın parası burası gibi değil iyi paraya çalışırdık. Örneğin, 5 kişi gitsek 500 lira alırdık. Zeytin bahçem vardı, çiçeklerim vardı, çok güzellerdi.”

Pasaportlarımızı alamadan çıktık
Meryem karşılaştıkları vahşet ile devam ediyor: “ Halep'in ortamı yavaş yavaş bozuldu. Kimse kalmadı orada, ben de yalnız kalamazdım ailemle birlikte geldik. İki oğlum Esad askeriydi, onları alıp geldim. Mecbur kaldım geldim. Kaçak geldik. Halep'te askerlerin çoğunu vurdular. IŞİD asker görünce vuruyor dayanamadım oğullarımı kurtarmak için aldım buraya geldim. Suriye'den savaştan kaçıp buraya gelenlerin sayısı belli değil. Çok insan kayboldu ve öldü. Çoluk çocuk hayvan demeden öldürdüler. Evimizi havaya uçurdu IŞİD. IŞİD'in sayısı yok… Evimize girdiler, ağlayanlar, yalvaranlar… Evinizden çıkın dediler. Hiç bir şeyimizi alamadık kimliklerimiz pasaportlarımız hiç bir şey alamadık. Her şeyimiz yandı.”

Kampta da onlar var
İstanbul'a geliş zamanına geçiyor Meryem geldiklerinde ilk 2 ay sokakta kaldıklarını, sadece akşamları belki yemek yiyebildiklerini söylüyor ve ekliyor: “ İki ayın ardından iki gözlü bir ev tutabildik. Burada çiçekçi bize çok yardım ediyor. Ben onların eşyalarını indiriyorum, topluyorum onlar da bana para veriyor. Bu adam bana sahip çıkıyor. Günde 20 lira para veriyor, iyi adam. Zabıtalardan koruyor beni, bazen elektriğimi ödüyorlar. Zabıtalar peşimde. Zabıtaların da iyi var kötüsü var Dilenmek yasak. Bizi kampa götürüyorlar, kampta IŞİD var, karışık orası. Biz Suriye'den kaçtığımız için bizi sevmiyorlar. Hatay, Kilis, Antep, Urfa oralarda kamp var. IŞID orada rahat bırakmıyor. Kadınlarımızı alıp tecavüz ediyorlar. Kampta devlet olanları engellemiyor. Devlet onlara karışmıyor. İnsanlar birbirine zarar veriyor, aç kalsan da devlet karışmıyor, öldürseler de karışmıyor. Oğullarımızı alıyorlar insanları vurmayı öğretiyorlar, o yüzden kampa gitmiyoruz. Korkuyoruz.”

“Suriye'nin durumu iyi olursa evlerimiz yapılırsa döneriz, yoksa dönemeyiz, Halep’e” diyor Meryem.

Kaynak: Birgun.net