Türkiye’nin özellikle AKP iktidarı döneminde altında imzası bulunan uluslararası sözleşmelere, içinde yer aldığı ya da almaya çalıştığı kurumların ilkelerine ters düşen politikalarının seyrini yayınlanan uluslararası raporlardan izlemek mümkün. Her yıl çeşitli kurumlarca yayınlanan raporlarda Türkiye’nin özellikle ifade özgürlüğü, örgütlenme hakkı, işçi/emekçi sorunları, Kürt sorunu, azınlıklara yaklaşım gibi temel alanlarda bir anlamda “karnesi” ortaya çıkıyor.

Bunların arasında, öteden beri sorunlu olan Avrupa Birliği - Türkiye ilişkilerinin geleceğini de belirleyen AB raporları büyük önem taşıyor. Türkiye’yi içine alma konusunda pek de istekli olmayan AB’nin söz konusu raporlarının bu isteksizliğe uygun “gerekçeler” ürettiğini ileri sürmek de mümkün. Ancak raporlarda inkarı mümkün olmayan kimi gerçekler de var. Çeşitli zamanlarda yayınlanan AB raporları ile kimi ülkelerin ya da kurumların raporlarını anımsatarak bir Türkiye panoraması çizelim.

2010: Kürt Açılımı

AB'nin 2010 Türkiye İlerleme Raporu’nda dönemin önemli davalarından biri olan Ergenekon davasından yola çıkılarak hükümete tavsiyelerde bulunuluyordu. Ergenekon ile diğer darbe girişimi iddialı davaların “hukukun üstünlüğünün güçlendirilmesi için fırsata” çevrilmesi çağrısı yapılıyordu. Hem Ergenekon davasının hem de basın mensuplarına sık sık dava açılmasının eleştirildiği raporda internet yasakları da ele alınarak “endişeli” olunduğu belirtiliyordu.

İlerleme Raporu'nda, Türkiye'nin azınlıklara yaklaşımını da değerlendiriliyordu. "Özellikle İslamcı ve aşırı sağcı basındaki nefret söylemi bağlamında antisemitizm sorun olmayı sürdürmektedir" denilen raporda Türkiye'deki Rum azınlığın eğitim ve mülk edinme konusunda sorunlarla karşılaşmaya devam ettiği de kaydediliyordu.

Raporda, kamuoyunda Kürt Açılımı olarak da bilinen "Demokratik Açılım" kapsamında açıklanan somut önlemlerin "beklentilerin gerisine düştüğü ve düzgün şekilde takip edilerek uygulanmadığı" da vurgulanıyordu.

2011: İfade özgürlüğü

Avrupa Komisyonu tarafından hazırlanan 2011 İlerleme Raporu’nda Türkiye’deki ifade özgürlüğüne ilişkin değerlendirmeler yer alıyordu. Türkiye’nin bu konudaki notu “başarısız” olarak nitelendiriliyordu. Raporda yine Türkiye’de sıkça gündeme gelen internet yasaklarının yanı sıra karikatüristlere açılan davalar, gazetecilerin hapsedilmesi, Ahmet Şık’ın yayınlanmamış “İmamın Ordusu” adlı kitabının toplatılması ele alınıyordu.

2012 Raporu: En serti

Bu yılın AB raporunda yine ifade özgürlüğü konusundaki endişeler yer alıyordu. Darbe davalarındaki tutukluluk süreleri ile iddianamelerin uzunluğu sert bir dille eleştiriliyordu. Raporda özellikle Deniz Feneri yolsuzluğu da ele alınarak “HSYK ile ilgili olarak Adalet Bakanı ve Müsteşarının rolleri konusunda değişiklik yapılmamıştır. Savcılarının askıya alınması idarenin baskısı olduğunu ortaya koymuştur" deniliyordu.

Avrupa Parlamentosu’nun 2013 yılı raporunda yine Türkiye’ye yönelik malum eleştiriler yer alıyordu. Yıllar ilerledikçe Türkiye’nin, AB yetkililerinin gayri resmi olarak dile getirdiği “ev ödevi”nde başarısız olduğu dikkat çekiyor. Bu yılın raporunda da demokrasi, hukukun üstünlüğü, kişisel hak ve özgürlükler, yargının tarafsız ve bağımsızlığı konularındaki endişelere vurgu yapılıyordu. Raporda ilk kez Türkiye’deki “kızlı – erkekli” tanımlamasıyla ifade edilen tartışmalar da yer alıyordu. Türkiye’deki yeni internet yasası ile Facebook ve Youtube'un yasaklanabileceği konusu, alkol yasakları da raporda genişçe yer tutuyor, bu konuda AB’nin endişeleri açık olarak belirtiliyordu. Raporda yolsuzluk iddialarından duyulan endişeye de vurgu yapılıyordu.

Dış politika konusunun da ele alındığı raporda Türkiye’nin AB üyesi adayı olarak Kopenhag Kriterleri ile tüm ek protokollerdeki şartları karşılamasının gerektiğine vurgu yapılıyor, Türkiye’nin Kıbrıs’taki varlığı “işgalci” olarak nitelendiriliyordu.

2014: Temel haklar

Bu yılın AB Raporu’nda dikkat çeken en önemli yan Temel Haklar konusuna özellikle vurgu yapılmasıydı. Yargının durumu ile ifade özgürlüğü bu raporda da geniş yer buluyordu. Ama gözden kaçmaması gereken bir vurgu da yolsuzluk suçlamalarıyla ilgiliydi. Raporda bu konu "Bu suçlamaların ele alınış biçimi suç ithamlarının ayrımcılık yapmayan, şeffaf ve tarafsız bir şekilde ele alınmayacağı yönünde ciddi endişeye neden oldu" ifadeleriyle değerlendiriliyordu. Hükümetin verdiği tepki, raporda yargıya müdahale olarak görülüyordu.

2015: Medya ve hukuk

Bu yılın raporunda elbette Suriyeli sığınmacılar konusu ele alınıyor, Türkiye’nin bu konudaki çabaları övülüyordu. Ancak yine hükümetin yargı ile medya alanındaki uygulamaları bu raporda eleştirel bir gözle değerlendiriliyordu. Raporda “PKK ile mücadeleye” de değiniliyor, “ancak bu mücadelede önlemlerin orantılı olması gerekmektedir" deniliyordu. Belgede, "Kürt sorunu ile ilgili sürecin önceki yıllardaki gelişmelere rağmen durma noktasına geldiği" belirtilerek, sürece geri dönülmesi de isteniyordu.

Diğer raporlarda durum

Sadece son yıllardaki raporların bu kısa özeti Türkiye’nin AB tarafından nasıl değerlendirildiğinin anlaşılması kadar, AKP hükümetinin “yapacağı vaadinde bulunduğu” özellikle insan hakları alanındaki sözlerini tutmadığının görülmesini de sağlıyor.

AB raporlarının dışında zaman zaman çeşitli ülkelerin Türkiye konulu raporlarında da ilginç gözlemler yer alıyor. Örneğin ABD Dışişleri Bakanlığı’nın 2015 İnsan Hakları Raporu’nda da Türkiye’ye ifade ve basın özgürlüğü, yargı bağımsızlığı, Güneydoğu’daki operasyonlarla ilgili eleştiriler yöneltildi. Dışişleri Bakanı John Kerry tarafından kamuoyuna açıklanan raporun 74 sayfalık Türkiye kısmında, Türkiye’deki en önemli insan hakları sorunları, “hükümetin ifade özgürlüğüne müdahalesi”, “yargı sistemindeki zayıflıklar” ve “askeri operasyonlarda sivillerin can güvenliğinin yeterince sağlanamaması” başlıkları altında sıralandı.

Raporda, Türkiye’de 30’a yakın gazetecinin tutuklandığı vurgulanarak, bu gazetecilerin “terör örgütü” üyesi olmakla suçlandığına dikkat çekildi. AKP'nin medyaya baskı yaptığına değinilen raporda güvenlik güçlerinin medya kurumlarına baskın yapması da endişe verici bulundu. Raporda, yasaların tutarsız biçimde uygulandığı, “terörle mücadele yasaları”nın yoruma açık olduğu, mahkeme kararlarının “siyasi” olduğu kaydedildi.

Raporla ilgili gazetecilere bilgiler veren ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Tom Malinowski, Türkiye’nin altından kalkması güç zorluklarla karşı karşıya olduğuna dikkat çekti ve bu zorlukların bir bölümümün Suriye’deki savaştan kaynaklandığını söyledi.

UNICEF de karamsar

BM Çocuklara Yardım Örgütü’nün (UNICEF) bu yıl yayınlanan raporunda Türkiye için son derece küçük düşürücü bilgiler yer alıyor. Çocuklar arasındaki fırsat eşitsizliğinin arttığı uyarısında bulunan UNICEF raporundaki listede bu konuda başarısız oldukları için son sıralarda olan iki ülke var: İsrail ile Türkiye.

UNICEF’in Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD) üyesi 41 ülkede çocuklar arasındaki fırsat eşitliğinin incelendiği "Report Card 13-Çocuklar İçin Adalet" adlı raporuna göre, sanayi ülkelerinde çocuklar arasındaki eşitsizlik giderek artıyor. Karşılaştırılan ülkeler arasında, çocuklar arasındaki eşitsizliğin en az seviyede olduğu ülke Danimarka oldu. Listenin son sırasında İsrail yer alırken Türkiye, İsrail'in hemen önünde sondan bir önceki sırada yer aldı. Araştırmanın "yaşam memnuniyeti" bölümünde sonuncu olan Türkiye, "sağlık" bölümünde ise yine sondan bir önce, İsrail'in önünde yer aldı.

Tüm bunlar Türkiye’nin uluslararası kurumlar ya da devletler gözündeki karnesi durumunda. AKP hükümetinin her geçen gün baskısını arttırdığı dönemde ifade özgürlüğü de yargı bağımsızlığı da buna benzer bir çok raporun konusu olmaya devam edecek gibi görünüyor.

*******

AB kabul etti Bozkır iade edecek

Avrupa Parlamentosu Türkiye raportörü Kati Piri tarafından hazırlanan 'AB İlerleme Raporu', oy çokluğuyla kabul edildi. "AP, demokrasiye saygı ve hukukun üstünlüğü konularında yaşanan sapma göz önüne alındığında, Ankara'nın AB üyeliği için gereken kriterleri ihlalinden derin endişe duyuyor" ifadelerinin yer aldığı raporla ilgili değerlendirmelerde bulunan AB Bakanı Volkan Bozkır, "Ermeni iddialarının tanımamızı istediler. Bu raporu yok hükmünde sayacağız, daimi temsilcilerimiz AP'ye iade edecek" diye konuştu.

Kaynak: Birgun.net