ADNAN ÇOBANOĞLU - Çiftçi Sen

5 Haziran’ları “Dünya Çevre Günü" olarak kutlama yerine ekoloji mücadelelerinin yükseldiği gün yapalım.

1972 yılında İsveç’in Stockholm kentinde yapılan BM Çevre Konferansı’nda alınan bir kararla 5 Haziran günü “Dünya Çevre Günü” olarak kabul edildi.

O günden bu yana 5 Haziran devletler tarafından da, sivil toplum tarafından da “Çevre Günü” etkinlikleri yapılmakta. Hükümetler bu etkinliklerde, yaşanan ekolojik ve çevresel yıkımın olumsuz etkilerini “iyileştirme” görüntülerini “çevrecilik” olarak algılamaya, algılatmaya çalışmaktadırlar. R.T. Erdoğan’ın “en büyük çevreci biziz, şu kadar ağaç diktik” demesi bundandır.

Hükümetler böylece çevre katliamlarına ve ekolojik yıkımlara sermayenin doymak bilmeyen açgözlülüğünün ve kendi uyguladıkları politikaların yol açtığının üstünü örtmeye çalışmaktadırlar. Uygulayıp teşvik ettikleri endüstriyel tarım modeli ile toprağı, suyu, gıdayı kirletmekte dolayısıyla insanları ve canlıları zehirlemektedirler. Yapmış oldukları enerji yatırımlarıyla suyu hapsederek canlıların suya erişim haklarını ellerinden almaktadırlar. Madencilik, enerji, turizm yatırımları ile ormanları, tarım arazilerini yok etmekte, kentsel dönüşüm uygulamaları İle her yeri betonlaştırmakta, ekolojik yıkıma yol açmaktadırlar. Jeotermal elektrik santrali yapmak için toprağı, suyu, atmosferi kirletmekte tarımsal üretime de zarar vermektedirler. “Kentsel dönüşüm” adı altında sözde çevreyi güzelleştirmekte ama ekolojik dengeyi bozan yüksek binalar, gökdelenler yapmaktadırlar.

Kısacası hükümetlerin sermaye lehine uyguladıkları enerji, su, madencilik, gıda ve inşaat politikaları çevre kirliliğinin ve ekolojik yıkımın asıl nedenidir. Ve bu nedenle de uygulanan enerji, su madencilik, gıda ve inşaat politikalarının çevresel etkisine karşı mücadele ancak ekolojinin ne olduğunun sağlıklı kavranması ile mümkündür. Ekoloji mücadelesi çevre mücadelesini de içinde barındıran sistem karşıtı bütünlüklü bir mücadeledir. Dolayısıyla çevreyi korumayı ekolojik dengenin korunması bağlamında ele almayan anlayışlar sadece görüntüsel kirliliği çevre kirliliği olarak ele almaktadırlar. Gerçekçi çözümler yerine sorunu çözmeyen sistem içi çözümleri önermektedirler.

Sonuç olarak bir “Dünya Çevre Günü” nü daha geride bırakırken “Yaşanılabilir bir Dünya” yaratılana kadar 5 Haziran’ları kutlanılacak bir gün olarak değil, Ekolojiyi mücadelelerinin yükseltileceği gün olarak ele almalıyız.

Kaynak: Birgun.net