AYŞE TATLICI

İnsanın gönül telinin her dilde başka titremesi boşuna değil. Kutsal kitapları kendi dilinden okuyabilmenin ayrıcalığı gibidir şiiri de şairin dilinde okumak. Meta Akkuş ise aşkı arkasına almış, belki farkında olmadan dile meydan okuyor. Okuyucusunu, hem de bütünüyle hâkim olmadığı bir dildeki macerasına davet ediyor. Aşktan Ötürü; Meta’nın şiirlerinin yanı sıra kendi çizdiği desenlerini de sunduğu, keyifli ve eşlik edilesi bir yolculuk olarak beliriveriyor. Kitabını konuşmak için bir araya geldiğimiz Meta her şiirin bir hikayesi olduğunu söylüyor.

» İlginç bir hikâyen var dinlemeyi çok isterim

Ailemin anlattığına göre daha da küçükken yemek masasının altına geçip hikâye ve masallar anlatırmışım. Daha sonraları yazmaya başladım. Yazmak hayatımın her anında oldu. Hikâye anlatmayı, şiir yazmayı ve resim çizmeyi çok severdim. 10 yaşlarımda ise ortaokul ve lise eğitimim için Paris'e gittim. Burada öğretmenimin tavsiyesiyle tiyatro seçmelerine katılıp oyuncu oldum. 17 yaşına kadar tiyatro sahnelerinde oyuncuydum. 14 yaşlarında ise yönetmen olmaya karar verdim. Bu benim dönüm noktam oldu. Yönetmenlik kendini bilen, ifade eden, her şeyi birleştiren, toplayan ve onu sunan kişi demektir.

» Reklam filmleri, klipler ve şimdi de bir kitap “Aşktan Ötürü” ne anlatıyorsun bu kitapta?

Karanlığın olumsuz olmadığını. Karanlığın, yalnızlığın, sessizliğin bizi gerçek Aşk'a götüren olduğunu hissettiriyorum. Her şiir bir hikâye aslında, görsel bir şölen, olumsuz gibi görünenlerde bile muazzam ışık var, aşk var, ferahlık, kabullenme ve içsel yolculuk var.

» Okuyucuları neler bekliyor bu kitapta?

Yolculuk, aşk, kabullenme, yalnızlığı ve sessizliği sevmek bekliyor. Hislerinden gurur duymak, onları yüceltmek, aşk bekliyor.

» Gerçekten her şeyi ‘Aşktan Ötürü’ yaptığına inanıyor musun?

Evet. Hepimiz sorularımıza cevap arıyoruz. Bu soruları soran zihin yani ego aslında. Zihin sustuğunda kalbi duyarız. Kalbimizde ise her şeye karşı koşulsuz aşk vardır. Zihin yargılarını, sorgularını, zanlarını bir kenara atıp susmayı öğrendiğinde her şeye âşık olur çünkü.

» Senaryo ve diziler ile ilgili ne düşünüyorsun?

Dizi yapımcıları, yönetmenleri, oyuncuları, çalışan ekip ve yayınlayan kanal sorumluları kendilerini esas olarak senaryodan, ışıktan, fotoğraftan, müzikten, oyunculuktan sorumlu görmedikleri andan itibaren toplumun hâkim kesimindeki seviyesizliğe, değerlerdeki aşınmaya yönelirler. İşini iyi yapan dizilerin buna ihtiyacı yoktur. Diziler kötüleştikçe, toplumdaki etkisi artıyorsa sormak gerekir; ortaya çıkan bu kötülük hali kimin sorunudur?

Kaynak: Birgun.net