ESEN SABA

Uluslararası sanat ağı ZERO’nun kurucularından Alman sanatçı Heinz Mack, bu kez kendi eserlerinden oluşan ‘MACK. Sadece Işık ve Renk’ başlıklı sergi için İstanbul’daydı. Daha önce ZERO. Geleceğe Geri Sayım’ sergisi kapsamında sanatseverlerle bir araya gelen Mack Sakıp Sabancı Müzesi’nde ağırlanıyor. Sanatçı, 60 yıllık kariyerinin 100’den fazla farklı disiplinlerdeki eserlerinin yer aldığı serginin açılışını dün sanatseverlerle birlikte yaptı.

Serginin açılışında sanat severlerle bir araya gelen Mack, küratör ve sanat eleştirmeni Beral Madra’nın moderatörlüğünde 60 yıllık sanat birikimine ilişkin bilgiler verdi. “Savaşı Düsseldorf’ta yaşamıştım ve savaşın ardından eğitim ve sanat çok zordu.” diyen Mack, İkinci Dünya Savaşı sırasında yerle bir olmuş Düsseldorf Devlet Sanat Akademisi’ni yeniden nasıl inşa ettiklerini anlattı: “Biz taşları kenara taşıyarak, boyayarak birçok maddi ve manevi zorluklar içerisinde atölye oluşturmakla başladık. Depresyonun hâkim olduğu, hüzünle direnen bir ortamda düşünce boşluğu olduğu kadar sanatsal hatta entelektüel boşluğun oluşu her şeyi daha çok zorlaştırıyordu.”
Sanatçı, kendi yolunu nasıl bulduğunu ise şu ifadelerle aktardı: “Dış dünyayla iletişime geçmenin zor olduğu o zamanlarda; Camus, Sartre, Dadaizm, Bauhaus gibi birçok akıma merak duyuyorduk. Kendime “ nerdeydik, nerdeyiz, nereye gidiyoruz?” sorularını sorarak bir çıkış aradım… Zero hareketi bunun bir parçasıydı ve ilk füzeler atılmaya başlanmıştı. 9,8,7,6,5,4,3,2,1, ZERO roket atılıyordu. Böyle olmalıydı yepyeni bir başlangıç”.



Mack muhalif tavrının eserlerinde gizli olduğunu belirterek konuşmasına şunları ekledi: “Sanatımı bir anlamda çirkinliğin hâkim olduğu bir dünyaya, güzelliğe tahammül edemeyip her fırsatta yok etmeye çalışan insanlara karşı muhalefetimi ancak bu eserlerle gösterebilirim.”

Sanatçının sergisinde ise 60 yıldan bu zamanın çok ilerisinde soyut ve figüratif öğeleri görmek mümkün. ‘Land Art’ın (arazi sanatı) ilk örneklerini veren sanatçılardan biri olan Mack’ın sergide 1960’larda Sahra Çölü’nde yaptığı keşif gezilerin de ayna, alüminyum gibi ışığı yansıtabilecek materyalleri kullanarak edindiği deneyimlerini anlatan birçok farklı disiplinlerde üretimi var.

Cıvıl cıvıl bir sergi, yansımalar dolu duvarlar, bir daha bakma isteği uyandıran eserler, içinden çıkılmak istemeyen ışıklar sanki çocukluğumuza götürüyor bizi. Akdeniz’in ışığından, berraklığından etkilenerek oluşturduğu resimleri, değişik materyallerle yapılmış heykelleri ve hareket, ışık içeren kinetik çalışmaları üç katı dolduruyor. Bu heyecanlı yolculuğa eşlik etmek isteyenler 17 Temmuz tarihine kadar Sakıp Sabancı Müzesi’ne uğrayabilir.

Kaynak: Birgun.net