HDP Grup Başkanvekilleri İdris Baluken ve Çağlar Demirel, demokratik bir hukuk devletinde bulunmaması gerektiğini belirttiği MGK’nın, bugüne kadar ortaya koyduğu uygulamaların açığa çıkarılması, ülkenin demokratikleşmesi yolunda bu tarz kurumların çıkardığı engellerin belirlenmesi ve MGK’nın lağvedilmesi amacıyla Anayasa’nın 98’inci İç Tüzüğün 104’üncü ve 105’inci maddeleri gereğince Meclis Araştırması açılmasını istedi.

Baluken ve Demirel'in araştırma isteminin gerekçe kısmında şu ifadelere yer verildi:

"-MGK’nin geliştirdiği politikalar ve uygulamalar Türkiye toplumuna büyük acılar yaşatmıştır. 90’lı yıllarda yaşanan yüksek yoğunlukla çatışma süreçlerinde devletin tavrının bizzat bu kurum tarafından belirlendiği, kararların Milli Güvenlik Kurulu’nda alındığı bilinmektedir. Milli Güvenlik Kurulu’nun devleti yöneten bir yapı şeklinde zuhur etmesi, bu yönetim kararlarını alması ile devam etmiştir. MGK kararlar doğrultusunda Kürt halkına büyük baskılar uygulanmıştır. Bir coğrafya ve tarih aralığında ‘özel savaş konsepti’ uygulamaları MGK’nin dâhilinde gerçekleştirilmiştir. MGK’nin Türkiye’de yaşanan çatışmalı süreci isyan diye nitelediği ve buna kapsamda bir strateji geliştirdiği TBMM’de kurulan Toplumsal Barış Komisyonuna gelen uzmanlarca da dile getirilmiştir. Bu şekilde tanımlanan Kürt Sorununun çözümüne yönelik ortaya konan yaklaşımlar da şiddet sarmalının esasa alınması kapsamında olmuştur. Ki o dönem insan haklarına aykırı, yaşam hakkını ihlal eden ve verili yasaların bile ihlal edilerek oluşturulan olağanüstü halin, sürekli ve hâkim kılındığı coğrafyada yaşananlar da günümüzde deklare edilen itiraflarla açığa çıkmaktadır.

Bu kapsamda köy yakmalardan, yerinden etmelere, faili meçhullerden, zorla koruculuk dayatmalarına kadar geniş bir yelpazede acının coğrafyası yaratılmış ve tarihin kara sayfaları çizilmiştir. Köy yakma taburlarının kurulduğu gerçekliği yıllardır dillendirilmesine rağmen kabul edilmemekteydi. Fakat faili meçhuller dosyası kapsamında gizli tanık olarak ifade veren bir er, şu ifadeleri kullanmıştır. “Bizim taburumuza verilen görev köyleri yakmaktı, orada kaldığımız süre içerisinde Hazro, Lice, Hani ve Kulp ilçelerine bağlı yaklaşık 30 köyü yaktık. Köylere girince komutanlarımız askerleri ikişer, üçer kişi olarak evleri yakmakla görevlendiriyordu, evlere girip dışarı çıkın yakacağız diyorduk.”

TÜRKİYE SİYASETİNİ DİZAYN, HALK İRADESİNİ BY PASS EDİYOR

- MGK ve etrafında dönen tartışmalarla ilgili tüm anlatının 1990’lı yıllar çerçevesinden yapılması kısmen eksiklik kısmen de yanılsama getirecektir. Çünkü MGK, 2016 yılı itibariyle de Türkiye’de siyaseti dizayn etmeye çalışmakta, ülkenin gerçek gündemlerine dair siyaset kurumunu ve halk iradesini by pass eden yaklaşımlara girmektedir. Bu kapsamda, 2016 yılının Mayıs ayında gerçekleştirilen MGK sonrası yapılan açıklamada halklarımızın iradesi ile TBMM’ye gelmiş partimiz hakkında yapılan açıklamalar bir yandan anti demokratik bir kurum olan MGK’nin haddi ve hakkı değil, diğer yandan anti demokratik bir kurum olan MGK’nın demokratik siyaseti dizayn etme çabası olarak belirmiştir.

Gerek kanunlar çerçevesinde kendisine biçtiği misyon gerekse de uygulamadaki varlığı ile MGK, tümüyle anti demokratiktir. Dolayısıyla bu kurumun yarattığı mağduriyetlerin belirlenmesi, onarılması ve kurumun anti demokratikliğinin tespit edilerek gereğinin yapılması demokratik bir ülkenin gerçekleştirilmesi için elzemdir.”

Kaynak: Birgun.net