Birleşik Haziran Hareketi 12 Eylül'ün 36. yıl dönümünde bir bildiri yayınlandı. "12 Eylül askeri darbesi, başını ABD'nin çektiği emperyalist haydutlarla TÜSİAD'da temsil edilen işbirlikçi yerli sermayenin onayıyla gerçekleşti" ifadelerinin kullanıldığı bildiride, AKP Saray faşizminin, 12 Eylül faşizminin doğal mirasçısı ve tarihsel devamı olduğu belirtildi.

HAZİRAN'ın bildirisinin tam metni:

AKP DİKTASINI VE 12 EYLÜL KARANLIĞINI YENECEĞİZ!

12 Eylül 1980 gününün ilk saatlerinde General Kenan Evren'in okuduğu MGK bildirisiyle başlayan siyasal karanlığın 36. yılını yaşıyoruz.

12 Eylül askeri darbesi, başını ABD'nin çektiği emperyalist haydutlarla TÜSİAD'da temsil edilen işbirlikçi yerli sermayenin onayıyla gerçekleşti. Darbe, halkın önü alınamaz biçimde yükselen devrimci mücadelesini bastırmak amacını taşıyordu. Özgürlük ve bağımsızlık mücadelesine öncülük eden sendika, dernek, parti, siyasal hareket ve demokratik kitle örgütlerinin yönetici kadro ve dinamik kesimleri benzerine az rastlanan bir devlet terörüyle tasfiye edildi. Birincil hedef bu olmakla birlikte, uzun vadede devlet iradesine sorgusuz sualsiz biat eden, itaatkar bir toplum yaratılmak istenmişti.

12 Eylül cuntacılarının bu yolda yaptıkları ilk iş, "Yeşil Kuşak" denen projeyle uyumlu bir şekilde "Türk İslam Sentezi"ni öncelikle devlet mekanizması içinde uygulamaya sokmak oldu. On binlerce insanın tutuklanmasının, yüzlercesinin işkencelerde sakat kalmasının, onlarcasının ölümünün sorumlusu olan General Evren'in imzasıyla din dersi zorunlu hale getirildi. Anarşiyle mücadele adı altında dini referanslar devlet kademelerinde ve MGK bildirilerinde baş tacı edildi. “Kula kulluk etmeyi” kolaylaştıracak her türlü tarikat örgütlenmesinin önü açıldı.

Hiç kuşku yok ki, bugünkü siyasal karanlığın mimarı 12 Eylül rejimidir. Siyasal İslam, 12 Eylül'ün yaratmış olduğu siyasal, hukuki ve kültürel iklim içinde serpilip boy atmıştır. Bugün Tayyip Erdoğan'ın şahsında cisimleşen faşist anlayışla 12 Eylül, aynı gerici siyasal genetiğin ürünüdür. AKP Saray faşizmi, 12 Eylül faşizminin doğal mirasçısı ve tarihsel devamıdır.

Siyasal İslam'ın iki blok örgütlenmesi olarak Cemaat ve AKP, baştan itibaren bir büyük gerici projenin ortakları olarak hareket etmişlerdir. 17-25 aralık 2014’te patlak veren çatışma ve 15 Temmuz 2016’daki Darbe Girişimi ile birlikte aralarındaki çelişkinin ölümcül bir noktaya ulaşmış olması bu “ortaklık gerçeği”ni değiştirmez. İşlenen tüm suçları birlikte işlemiş oldukları, bugün halkımızın geniş katmanları tarafından bilince çıkarılmış olan açık ve tartışılmaz bir gerçektir.

AKP Saray iktidarı bugün, eski ortağı Cemaat ile hesaplaşma görüntüsü ve OHAL adı altında 12 Eylülcülerden miras aldığı ve öğrendiği ne varsa bir bir hayata geçiriyor.

12 Eylül’de “Artık gülme sırası bizde!” demişti patronlar ve tıpkı o karanlık dönemde olduğu gibi AKP'nin 14 yıllık iktidarı süresince de hep gülmüşlerdi. Bugün gelinen noktada, 15 Temmuz OHAL'i ile birlikte AKP işi daha da ileriye taşıyarak, sermayeye adeta dikensiz gül bahçesi vaat ediyor. KHK'ler aracılığıyla emeğin tüm birikimlerine el koyuyor, doğanın sorgusuz sualsiz talan edilebilmesi için her türlü hukuksuzluğa kapıyı ardına kadar açıyor.

Cemaat tasfiyesi adı altında başlatılan uygulamalar, tüm muhalefeti ve bütün bir toplumu sindirmeye yönelik geniş bir operasyona dönüştürüldü. 12 Eylül uygulamalarını aratmayacak şekilde ilerici, demokrat kesimler kamudan tasfiye ediliyor. Bilimsel ve laik eğitimin kalan son kırıntılarını da ortadan kaldırmak için muhalif, laik, demokrat eğitim emekçileri sudan bahanelerle ya da hiçbir gerekçe belirtmeden açığa alınıyor, üniversitelerden atılıyor. AKP karşıtı olanlar, tıpkı 12 Eylül'de olduğu gibi “teröristlik”le yaftalanarak hedef tahtasına oturtuluyor.

12 Eylül’ün Meclis’i kapatmasına benzer şekilde Meclis işlevsiz kılınmış, pratik anlamda kapatılmış durumda. OHAL yetkileri dahi aşılarak anayasa devre dışı bırakıldı. Belediyelere kayyum atanmasıyla birlikte kısmi demokratik hak ve kazanımlar pervasızca gasp ediliyor. AKP Saray rejiminin “milli irade" dediği şeyi sadece “kendisinin seçildiği” durumlar için geçerli kabul ettiği bir kez daha açığa çıkmış bulunuyor. Belediye başkanlarının seçilmişlik vasfı, Kürt halkının iradesini tanımayan diktacı zihniyet tarafından ortadan kaldırılmak isteniyor.

Karanlığın, örgütlenmiş kötülüğün iktidarı hükmünü sürdürüyor. AKP Saray rejimi, kendi 12 Eylül'ünü örgütlüyor!

Bu bir kavga! Karanlıkla aydınlığın kavgası!

Bu böyle gitmez, böyle gitmeyecek!

12 Eylül karanlığını; her yanıyla çürümüş, yolsuzlukları, hırsızlıkları, zorbalıkları ayyuka çıkmış mirasçısı AKP Saray Diktası'nı yeneceğiz!

Gelecek güzel günlere olan inancımız tamdır: Haziran Ülkesi'ni kuracağız!

Birleşik HAZİRAN Hareketi

Kaynak: Birgun.net