SELİN TEKİN
[email protected]


Hayvan Hakları Komitesi “Ne Darbe Ne OHAL Vicdanımız Reddediyor” adlı basın toplantısı düzenledi. Toplantıya, Hayvan Hakları İzleme Merkezi Koordinatörü Burak Özgüner, Vicdani retçi Ercan Aktaş, 25. Dönem İstanbul HDP Milletvekili Prof. Dr. Beyza Üstün, Aktivist Eylem Çağdaş katıldı. Farklı mücadele derneklerinden kişilerin katıldığı toplantıda darbe girişimi, demokrasi mitingi ve OHAL’le ilgili görüşler aktarıldı.


Ay bazında hak ihlallerini raporladıklarını belirten Hayvan Hakları Komitesi Koordinatörü Burak Özgüner, darbe girişimi nedeniyle bu ayın raporunu açıklamadıklarını ve darbe girişiminin çok sayıda hayvana zarar verdiğini belirtti. Özgüner, “Samatya tarafında ölümler yaşandı. Jet her kalktığında oradaki tüm kuş popülasyonunu öldürüyor. Bir gaz bombası atıldığında da kuşlar denge kaybı yaşayıp ölüyor. Kitlesel ölümden bahsediyoruz. Çatışma esnasında da çok sayıda can kaybı oldu diye düşünüyoruz. Tabii elimizde bir veri yok. Bunlar haber de olmadı. Biz daha çok medyaya yansıyan ölümleri raporluyoruz” dedi.

Sokaklar Bizimdir

Demokrasi mitingleriyle ilgili değerlendirme yapan Vicdani Retçi Ercan Aktaş, çok büyük akıl tutulması olduğunu belirterek, “Önceki gün Yenikapı’da milyonlarca insan Demokrasi Mitingi için bir araya geldi. Demokrasi söylemleri altında şöyle bir çağrı vardı: Farklılıklarınızı bir kenara bırakıp demokrasi mitingine gelin. Bu çok ciddi bir paradoks, içi boşaltılma halidir. Demokrasinin karşılığı farklılıkların bir arada olmasıdır. Bu çağrıların demokrasi çağrısı olmadığını çok açık bir şekilde biliyoruz. Bu tekliğe bir çağrıdır: Tek millet, tek dil, tek vatan… Bu nerede konuşulursa konuşulsun faşizm oluyor ama Türkiye’de konuşulunca yüksek demokrasi oluyor. Bu nasıl bir akıl? Çok büyük bir akıl tutulması var. Daha düne kadar sokaklardakiler çapulculardı. Biz tomalarla engelleniyorduk bugün bilboardlarla karşılaşıyoruz. Bu kadar ikiyüzlü bu kadar sahtekar… Siyasette büyük bir aymazlık var. Eril zihniyet erkeklikle birlikte tamamen şaha kaldırılmıştır. Bunun bayraklarını da Recep Tayyip Erdoğan yaptı ve yıllardır bunu yapmaya devam ediyor. Bu kadar demokrasi haberini yapıldığı süreçte acaba dönüp bakıyorlar mı? Aleviler, Kürtler, Ermeniler, LGBTİ bireyler, Yaşam Hakkı Savunucuları, Anarşistler bunlar kendilerini nasıl hissediyorlar? Çok açık ve net söylemek gerekirse hiçbirimiz kendimizi iyi hissetmiyoruz. 7 Haziran’dan itibaren kendimizi hiç iyi hissetmedik. 15 Temmuz bunu daha da katmerlendirdi. 15 Temmuz darbeler sürecinin bir adımıydı. Ben asıl darbenin 7 Haziran’da yapıldığını düşünüyorum. Gördüğünüz gibi faşizm yürütülüyor. Biz, Vicdani Retçiler, savaş karşıtları, yaşam hakkı savunucuları olarak durup düşünüyoruz. Ciddi kaygılarımız ve endişelerimiz var. Sesimizi tüm farklılıklarla birlikte daha da çoğaltmak gerekiyor. Biz Vicdani Retçiler yıllardır şunu söylüyoruz: Askerlik bir zulümdür. Bunları söylediğimiz için linç edilirdik. Ana akım medya bizi görmezdi. Bu cümleyi şu an 10 binlerce insan kurabilir. Vicdani Retçi olarak şunu söylüyorum: askerliğe karşı tavrımızı açık edelim, sokakta yaşama hakkımızı savunalım, sokakları terk etmeyelim. Sokaklar bizimdir” dedi.


Darbeden darbe çıkarmış bir iktidarla karşı karşıyayız

Barış ve insan hakları mücadelesini savunacağını belirten Aktivist Eylem Çağdaş,” Bugün demokrasi nöbetinden söz ediliyor, demokrasiyi korumaktan söz ediliyor ama darbeden darbe çıkarmış bir iktidarla karşı karşıyayız. Demokrasi bir paket programdır. Kimse, sadece Türklerin ve Müslümanların haklarını alacağım; kadın, hayvan, LGBTİ haklarını kısacası azınlık haklarını dışarıda bırakacağım diyemez. Sokakta demokrasi nöbeti sonrasında kadınlara asit saldırısı, linçler, sokakta sıradan şiddet, sıradan faşizm manzaralarının arttığını görüyoruz. Faşizme karşı gözümüzü açmalıyız. Topluma karşı gizli bir savaş yürütüldüğünü düşünüyorum. Buna karşı barış ve insan hakları mücadelesini savunacağız” dedi.

Biz mücadele için meydanlara çıkarız, sistemin devamlılığı için değil

Eşitlik ve özgürlük çağrısında bulunan 25. Dönem İstanbul HDP Milletvekili Prof Dr. Beyza Üstün, Savaş ve darbe tüm boyutlarıyla yaşanıyor. Faşizm, halkları etnik kimliği üzerinden katlederek Sur’da Cizre’de Nusaybin’de bugün dahi sürdürülüyor. Kadınlara eril zihniyet üzerinden, çocuklara çocuk işçiliği, evliliğine kadar giden bir yığın şiddetin uygulandığı bir ülkede yaşıyoruz. Faşizmi sürdürmek için yollara çıktılar. Demokrasi mitingi şova dönüştürüldü. Demokrasi gibi kavramların içini boşaltarak bir şov yaşıyoruz. Biz mücadele edeceğimiz zaman meydanlara çıkarız, biz bir sistemin devamlılığı için meydana çıkmayız. Onun için mücadelemizi her alanda sürdürürüz. Kadınlar, halklar olarak sürdürüyoruz. Birileri yaşadığımız topraklarda öldürülüyorsa ve halklar zulüm görüyorsa, öğrenciler, kadınlar, akademisyenler düşünceleri yüzünden tutuklanıyorsa o zaman biz her yerde özgürlük mücadelemizi veririz. Bunu yapabilmemiz için hep beraber olabilmemiz gerekiyor. Artık farklı alanlardaki mücadeleler buluşmaya; sisteme, dayatmalara, faşizme, kapitalist idareye karşı ayağa kalkmaya başladı. Kazanan biz olacağız, bedelini ödeyeceğiz. Suruç’ta bunu gördük. Gençler Kobane’nin yeniden inşası için çocuklar için oradaydı, bedelleri ölüm oldu. Ankara’da aynı şekilde işçiler, emekçiler. kadınlar, ekoloji kent mücadelesi verenler Ankara’ya koştu. Gerçek anlamda bir dayanışmaydı bedelini bombalanarak, öldürülerek ödediler. Sur’da, Cizre’de, Nusaybin’de yıllardır hala öldürülerek ödüyorlar. Biz kazanacağız faşizm sonuna kadar gidemez. Israrla biz kazanacağız savaş, darbe ve faşizme karşıyız. Bu masada gördüğünüz arkadaşlarım farklı farklı mücadele derneklerinden geliyor. Özgürlük mücadelesinde buluşuyoruz. Bugün buradayız, yarın Sur’dayız öbür gün başka derenin başındayız. Bu topraklarda eşit ve özgür dolaşacağız. Buna engel olamayacaklar. Onlar istedikleri kadar hakları, kadınları, hayvanları, çocukları öldürerek durdurmaya çalışsınlar biz kazanacağız” dedi.

Kaynak: Birgun.net