ERK ACARER [email protected] @eacarer

Savaşa karşı Yaşam Hakkı Meclisi tarafından kentle ilgili yayınlanacak 3. rapor öncesi yapılan çalıştaya domokratik kitle örgütleri, kanaat önderleri, azınlıklara ait cemaatlerin temsilcileri ile CHP Vekilleri Zeynep Altıok Akatlı, Serkan Topal ile HDP'li Garo Paylan katıldı. Çok çarpıcı verilerden hareketle, sadece Hatay'ın değil Türkiye geleceğinin tartışıldığı toplantıdaki ana fikir de son derece yakıcıydı. Hatay Halk Meclisleri o çarpıcı duruma şu şekilde vurgu yaptı: "Fiili dokunmazlık uygulanan IŞİD'ciler eylem yapacakları yabancı ülkelere, sığınmacılar cihatçıların kucağına, kent çatışmaya itiliyor. Hazırlık aşamasındaki raporun tartışılan bölümlerini ve kentle ilgili izlenimlerimizi 8 maddede sunuyoruz:

1 Kapılar cihatçılara açık mağdura kapalı
Suriye ile komşu Hatay'da sözüm ona sınırlarda geniş güvenlik önlemleri alınmış, duvarlar yükseltilmiş durumda. Fakat Hatay Halk Meclisleri'nin yayınladığı rapor ve üyelerinin verdiği bilgi büyük bir çifte standartın olduğunu ortaya koyuyor. Sınırlar mağdur sığınmacıya kapalı. Hatta geçişler sırasında içinde çocukların da olduğu ailelere güvenlik görevlileri tarafından ateş açılıyor. Ancak bu yasak cihatçılara işlemiyor. Halk Meclisleri üyeleri Hatay'da çok büyük bir cihatçı koridorunun varlığından söz ediyor: "Burası Ahrar-uş Şam ve El Nusra'nın soluk borusu oldu. Suriye içine doğru hareket eden minübüsleri gözlemliyoruz. Boş gidip dolu geliyorlar. Hâlâ malzeme taşınıyor. 06 plakalı, konteynerlı TIR'lar 'eskortlar eşliğinde' Bükülmez üzerinden Suriye'ye geçiyor.

2 İlçelerdeki cihatçı varlığı endişe verici
"Burada cihatçılardan başka kimse güverde değil!" Hataylıların bu sözleri, kentin şifreleri hakkında ipucu veriyor. Özellikle Kasım sonrasında kentin bir cihatçı yığınağına dönüştüğü gözleniyor. Antep-Halep yolunun kesilmesi ve Lazkiye'den cihatçı kaçışıyla birlikte koridorun bölgeye taşındığı belirtiliyor. Yayladağı'na giren sığınmacıların yüzde sekseninin Türkmen değil, cihatçı olduğu söylenirken, Apaydın kampı ÖSO'nun merkezi olarak değerlendiriliyor. Altınözü'nde ise yasadışı sınır geçişleri sürüyor. Reyhanlı'daki 80 bin kişilik Atme Kampı'nın da cihatçı yatağı olduğu sır değil. İlçe bir kez daha ve daha büyük 'terör' olayları adına SOS veriyor!"

3 Kentte, Nusra hâkimiyeti, IŞİD varlığı var
Şehirde El Nusra militanlarının sayısı azımsanamayacak ölçüde. Ne var ki IŞİD'cilerin sayısının da önemli oranda arttığı belirtiliyor. Halk Meclislerinin raporlama faaliyetlerine katılıp alanda çalışanlar IŞİD'cilerin ayrıcalıklı bir konumda olduğunu da belirtiyor. Sınır köylerinde IŞİD logolu araçlar, jandarmanın önünden geçip gidiyor. IŞİD'in kentte belediyenin de desteğiyle bugüne kadar 5 kez taziye çadırı kurduğu söyleniyor. Kobane'de savaşan militanların şehirde barınıyor.

4 Hatay cihatçı transfer hattı
Hatay'da şüphe çeken yerlerden biri, Antakya İlçesi'ne bağlı Büyükdalyan Mahallesi'nde bulunan Ticaret Borsası Erkek Öğrenci Yurdu binası. Valilik tarafından Hatay Göç İdaresi Müdürlüğü'ne tahsis edilen bina, 'Geri Gönderme Merkezi' olarak kullanılıyor. Valilik ve Göç İdaresi birimde kimlerin tutulduğuyla ilgi vermese de Halk Meclisleri; merkezde Yabancı Terörist Savaşçıların (YTS) barındırıldığını aktarıyor: "IŞİD'ciler burada. 3. ülkelere transferleri de buradan gerçekleştiriliyor. Öncelikli geri gönderilme adresleri; Ukrayna, Ürdün, Malezya. Reyhanlı'da avukatlık yapan Hüseyin Cihat Açıkalın üçüncü ülkelere gönderilen YTS'lerle ilgili değerlendirmede bulunurken, Antep'te yakalanıp sınır dışı edilen ve Brüksel'de canlı bomba eylemi gerçekleştiren El Bakraoui'ye de gönderme yapıyor: "YTS'lerin tutuklanması gerekiyor. Ancak kendilerine yalnızca Pasaport Kanununa Muhalefet'ten işlem yapılıyor. YTS'leri 'terörden' değil sadece Pasaport Kanunu'na Muhalafet'ten gönderirseniz, tekrar gelebilir ya da gittikleri ülkelerde eylem yapabilirler."

5 Çok katmanlı bir gerginlik var
Şehir çok katmanlı bir çatışmanın da sinyallerini veriyor. Sığınmacılara fahiş fiyatlarla ev kiralanıyor. Pek çoğu ucuz, kayıtsız ve güvencesiz çalıştırıyor. Ev sahibi ve işverenin bir bölümü memnun. Ne var ki yöre halkı hem işsiz hem de evsiz kalıyor. Suriyelilerin vergisiz esnaflık yapabilmesi de ayrı bir sıkıntı yaratıyor. Tam bu noktada mağdur sığınmacıyla cihatçıyı ayırmak da şart. Hatay'da sığınmacılara dönük şiddet olayları artıyor. 1 Nisan 2016'da Kanatlı Mahallesi'nde ekmek çalan iki sığınmacı çocuğun esnaf tarafından dövülmesi durumun acımasız boyutunu gösteriyor. Narlıca'da, sığınmacılarla mahalle arasında yaşanan taşlı sopalı kavga ise kentteki gerilimi gözler önüne seriyor.

6 Kadın ve çocuk sığınmacı mağdur
Cihatçıya gösterilen ihtimamın, binde biri mağdur sığınmacıya gösterilmiyor. Halk Meclisi temsilcileri siyasal iktidarın bilinçli olarak kurduğu bir sistemden söz ediyor: "Bölge halkı da bilinçli olarak cihatçı, özellikle El Nusra semhatizanı yapıldı. Sığınmacı çocuklar cihatçıların kucağına atılacak." Hatay'da sığınmacı kadın istismarı da sürüyor. Şehir dışından, kuma almaya gelen var. Şehir içindeki kimi barlarda aleni olarak mağdur kadınlar pazarlanıyor.

7 Valilik haber yapılmasını engelliyor
Valiliğin özellikle yerel basına haber yasığı gitirdiği vurgulanıyor. Geri Dönüşüm Merkezi hakkında bilgi verilmiyor. Kamplardaki gizlilik her yerde olduğu gibi Hatay'da da sürüyor. Öte yandan yine Valilik Suriyeliler ve Türkiye vatandaşları arasındaki gerginliğe vurgu yapıp açık açık "Bunları yazmayın" diyebiliyor.

8 Hatay'ın çok kimlikli yapısı bozuldu
Demografik yapı çoktan bozulmuş durumda. Yeni savaş ve katliam politikalarının da bozulan bu demografik yapı üzerinden dizayn edileceği endişesi yaşanıyor. Reyhanlı'da 90 bin yerel nüfus bulunurken, 112 bin sığınmacı barınıyor. Hatay'da resmi sığınmacı sayısı ise 400 bin. Ancak bunun gerçek rakkamı yansıtmadığı belirtiliyor. Öte yandan azınlıklar "Varlığımızı sürdürmek konusunda endişe duyuyoruz" diyor. Bölgede mezhep temelli bir kemer yaratılmak istendiği açık. Çerkezler iltica başvurusunda bulunuyor. Alevi, çok az sayıdaki Yahudi ve Ermeniler diken üstünde. Hatay'ın çok kimlikli yapısı bozuluyor.

Kaynak: Birgun.net