Otuz günlük gözaltı işkencesi ilk kurbanını verdi.
Ümraniye’de 23 Temmuz günü gözaltına alınan şeker hastası öğretmen Gökhan Açıkkolu 5 Ağustos sabahı İstanbul Emniyet Müdürlüğü nezarethanesinde hayatını kaybetti.
Başsavcılığın yaptığı açıklama…
Tamam, 14 gündür gözaltında tutuluyormuş ama her yirmi dört saatte bir darp cebir raporu aldırılıyormuş.
28 Temmuz günü de rahatsızlanmış da…
Derhal hastaneye kaldırılmış…
Muayene eden doktor gözaltında kalmasında sakınca olmadığını belirtmiş de tekrar nezarethaneye getirilmiş.
5 Ağustos günü sabah 04.45’te rahatsızlanmış da…
İki dakika sonra 112 Acil servis aranmış.
Bu arada gözaltında bulunan bir adli tıpçı ilk müdahaleyi yapmış da…
Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne acilen intikal ettirilmiş…
Saat 06.00 sıralarında da hastanede hayatını kaybetmiş.
Netice…
Şeker hastası olduğu bilinen genç bir insanın nezarethanede ölmesinde bir suç, bir kabahat, bir kusur varsa…
Savcılığa ya da emniyete değil, doktorlara aittir!
•••
Dünyanın her bir yanında her darbe, diktatörlük döneminde hep aynı yöntem.
Her türlü insan hakları ihlalini, kötü muameleyi, işkenceyi yap…
Yakalanınca da ellerini yıkamak için doktorları kullan!
Hiç bahane filan üretmeyin.
TTB daha en başta uyardı…
Adil Yargılanma İçin İstanbul Protokolü Şarttır!
Hekimlerden aldığınız raporların geçerli olabilmesi için hekimin baskıdan uzak bir ortamda bağımsızca karar verebilmesi gerekir.
Öyle baskıyla, tehditle, zorla emniyete getirdiğiniz doktorlardan…
Ya da, yıllardır yaptığınız gibi, anında polis karakoluna çevirdiğiniz Haseki Hastanesi’nden aldığınız raporların hiçbir geçerliliği yoktur.
Üstelik…

Hemen bitişiğinde eski Diyanet Hastanesi, şimdilerde Haseki’nin polikliniği…
Hemen karşısında Bezmiâlem Hastanesi…
Onun arkasında Çapa Tıp Fakültesi…
Beş dakika mesafede Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesi…
On dakika mesafede Cerrahpaşa Tıp Fakültesi olan…
Yani, öyle dağ başı filan değil…
Dört bir yanı hastane kaynayan bir bölgede…
Bir insanın nezarethanede ölmesinin sorumluluğunu doktorlara yıkarak kurtulamazsınız!
Bunları yazdım, diye…
Amacımın, diyabetik bir hastanın ilaçlarını düzenli olarak temin edip edemediğini, diyetini uygulayıp uygulayamadığını bilmeden “nezarethanede kalabilir” raporu veren doktorları savunmak olduğum sanılmasın.
Onlarla ilgili soruşturmayı İstanbul Tabip Odası yapacaktır, zaten.
•••
Bugün bir de şu kripto FETÖ’cüler meselesine değinmek istiyorum.
Malum; 15 Temmuz İslamcı Darbe Girişimi başarısızlıkla sonuçlandı…
Günlerdir büyük bir FETÖ’cü avı yapılıyor…
Bu arada araya solcuları, Alevileri, Kürtleri katmak da unutulmuyor…
Gerçek FETÖ’cüler ise panik halinde kendilerini kamufle etmeye çalışıyor.
Kamuflajın en kolay yolu da kraldan çok kralcılık yapmak ve başkalarını ihbar!
Şimdi şu yandaş Hekim Hakları Derneği, HeHeDe…
Geçen hafta bir bildiri yayınlayıp 7 Ağustos Mitingi’ne çağrı yaptı.
Yaparsa yapsın da…
Baştan aşağı siyasi bir parti açıklaması gibi olan bildirideki şu paragraf hayli garipti…
“Gezi olaylarının başlangıcından itibaren aktif rol oynayarak bildiriler yayınlayan, eylemleri barışcıl, müdahaleyi ise vahşice tanımlayan tabipler odasının; bu alçak darbe karşısında olayın üzerinden 8 gün sonra yayınladıkları bildiride FETO/PDY ile ilgili herhangi bir cümle, kınama bulunmazken siyasi bir parti bildirisi gibi AKP iktidarını darbecilerin hedefleri ile benzeştirme ifadeleri bulunmaktadır. Olay milletin gözleri önünde tüm canlılığı ve sıcaklığı ile yaşanırken tabipler odasının seçimlerinde kayıtlı tüm hekimlerin ancak %15-20’sinin oyları ile aldıkları temsil yetkisini STK olarak sürdürmesini öneriyor ve kendilerini 7 Ağustos’ta gerçekleştirilecek demokrasi ve şehitler mitingine davet ediyoruz.”
İstanbul Tabip Odası’nın İslamcı darbe girişimini sekiz gün sonra kınadığı yalanı bir kenara…
Sonra daha da garip bir şey oldu.
HeHeDe’nin web sitesindeki açıklamada o paragraf iki gün sonra değiştiriliverdi…
“Gezi olaylarının başlangıcından itibaren aktif rol oynayarak bildiriler yayınlayan, eylemleri barışcıl, müdahaleyi ise vahşice tanımlayan tabipler odasını 7 Ağustos’ta gerçekleştirilecek demokrasi ve şehitler mitingine davet ediyoruz.”
Belli ki, kripto bir FETÖ’cünün suçluluk telaşı ve kamuflaj endişesiyle yazdığı paragrafın ilk hali HeHeDe yöneticilerini bile rahatsız etmişti.
Her ne kadar kendileriyle tabip odası, TTB seçimlerinde sürekli karşı karşıya gelsek de…
FETÖ’cü avına çıkan yandaşlara gene de bir kıyak yapayım…
Kulaklarına küpe olması için bir çift laf edeyim.
Bizler ki AKP-Cemaat koalisyonunun en güçlü olduğu dönemlerde bile ikisine de lafımızı söylemekten hiç çekinmedik…
FETÖ’cü avlamak için sakın bizim buralara uğramaya kalkmayın.
Benden size tüyo…
İçinizdeki FETÖ’cüleri tespit etmek istiyorsanız önce üye listenizi gözden geçirin.
Bir de…
Hani şu geçen hafta FETÖ üyeliğinden tutuklanan Bolu Tabip Odası Başkanı ve ekip arkadaşları, filan…
Daha iki ay önce yapılan TTB seçimlerinde kime oy vermek için koşturmuşlar…
Ona bir göz atın!

Kaynak: Birgun.net