YAŞAR AYDIN

Cumhurbaşkanı Tayyi Erdoğan ve Başbakan Ahmet Davutoğlu art arda İstanbul ve büyük kentlerde yaşanan çarpık kentleşmeye dikkati çeken açıklamalarda bulunmaya başladı. Erdoğan, “Kentlerde yatay yapılara ihtiyaç var” derken, Davutoğlu da “Gökdelenler şehre saplanmış hançerdir” açıklaması yaptı.

Açıklamalar Meclis’te görüşülen Torba Yasa Tasarısı’nın içine atılan tartışmalı Kanal İstanbul projesine dikkatleri çekti.

İstanbul Kuzey’de yatay büyüyecek

TBMM’de Torba Yasa Tasarısı içine konulan ve Meclis’te görüşülen Kanal İstanbul projesi bir ''su yolu’’ olarak tarif edilse de İstanbul’a alternatif bir başka kent yaratıyor. Bu yeni kent İstanbul’un yüzde 43’ü büyüklüğünde bir alan ve bu alanda yaşayacak 3 milyon insanı kapsıyor.
Cumhurbaşkanı ve Başbakan’ın bugüne kadar izin ve destek verdiği gökdelenleri eleştirmesi “kentsel gelişmeyi yeni alana yönlendirme” çabası olarak değerlendiriliyor.

Burada kimler oturacak?

1994 yılından bu yana İstanbul’u yöneten muhafazakâr anlayış bir yandan sermaye biriktirirken diğer yandan da kendi yaşam alanlarını yaratmayı ihmal etmedi. Bunların en önemlilerinden biri hiç kuşkusuz Başakşehir Konutları. Son yıllarda iyice palazlanan AKP sermayesi İstanbul’un kuzeyinde yeni bir yaşam alanı inşa etmeyi hedefliyor. AKP böylece bir yandan yeni rant alanları yaratırken, diğer yandan da belediyelerin başat hizmet merkezleri haline gelecek kendilerine ait yeni yaşam alanları ‘açacak.’

İlk adım 2012’de atıldı

İstanbul’un kuzeyi Erdoğan’ın Başbakanlığı döneminde peşpeşe büyük projelerle talana hazırlandı. En önemli adım 2012 yılında atıldı. Bakanlar Kurulu tarafından afet riskine karşı önlem olarak sunulan “olası afet riskini bertaraf etmek için ruhsatsız, iskânsız ve afet riski altındaki yapılar tasfiye edilerek, yeni yerleşim alanı olarak kullanılması amacıyla, 644 sayılı Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nın Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 2'nci maddesinin birinci fıkrasının (ç) bendi kapsamında Çevre ve Şehircilik Bakanlığı yetkilendirilmiştir” cümlesi ile İstanbul’un kuzeyi rant alanı haline geldi.

Önce kamulaştır sonra sat

Diyarbakır Sur’da yaşananlar bahanesi ile Bakanlar Kurulu’na ülkenin her noktası için verilen “acil kamulaştırma” yetkisi ve beraberinde Meclis'te görüşülen torba yasada “su yolu” ibaresi ile yasal statüye kavuşan proje ile birlikte yüzlerce yıldır orada yaşayanlar ve belediyeler dahil tüm kişi ve kurumlar devre dışı bırakıldı. Tek yetkili Bakanlar Kurulu oldu. Bir yandan üçüncü köprü, havaalanı ve Kanal İstanbul projeleri yürütülürken, diğer yandan da tüm yasal altyapı tamamlandı. Geriye yurttaştan alıp sermayeye açmak kaldı.

****

İstanbul’un yüzde 43’ü

Kanal İstanbul’la İstanbul’un kuzey bölgesinin tamamının ranta açılmasını CHP Yerel Yönetimlerden Sorumlu Genel Başkan yardımcısı Seyit Torun değerlendirdi. Torun, projenin büyük bir felakete neden olacağını ifade ederek, “Buna izin vermeyeceğiz” dedi.

Torun’un açıklamaları şöyle:

İstanbul’u deşecekler

AKP iktidarı tarafından yıllardır verilen imar izinleriyle İstanbul’un doğal, tarihi ve kültürel mirasını utanmazca gölgeleyen gökdelenler, Başbakan’ın deyimiyle İstanbul’a indirilmiş hançerlerse, Kanal İstanbul ile karnını deşmek üzereler. AKP’nin bugüne kadar dert etmediği gökdelenlerden bugün rahatsız olmasının nedeni, ıssızlığın ortasında kuracakları yeni İstanbul’u cazip kılmak, talepleri buraya yönlendirmektir.

AKP kenti kuruluyor

Mevcut İstanbul’da yaşayan vatandaşlarımız önümüzdeki dönemde yaşadıkları yerlerin değersizleştirileceğinin, hizmet önceliklerinde ikincil kalacaklarının, mülklerinin değerinin düşeceğinin farkında olmalıdır. Çünkü yeni İstanbul yeni bir vurgunun adıdır.
Resmi Gazete’de 'Rezerv Alan' olarak ilan edilen bu bölgenin büyüklüğü yaptırdığımız ölçümlere göre mevcut İstanbul yerleşim lekesinin yüzde 43’ü civarındadır. Oldu bittiye getirilen Torba Yasa bu alan içindeki mera, otlak ve benzeri statüdeki yerlere hızla el koymanın yollarını açmıştır.

Hançeri kim sapladı?

İktidarın tepe noktalarında, AKP’nin 2002 yılından bu yana merkezi yönetimde, 1994 yılından bu yana da İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde iktidarda olduğunu hatırlatmamız mı gerekiyor? Eğer Başbakan’ın söz ettiği hançerler İstanbul’a indirilmişse, bu hançerler kendilerinin yönetiminde oldukları İstanbul Büyükşehir Belediyesi Meclisleri'nde alınmış; hançer yeterince derine inmediğinde, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, TOKİ gibi merkezi yönetim kurumları sık sık devreye sokulmuştur.

Rant insanlığı yenmesin

İstanbul’un çok çeşitli semtlerinde yaşayan vatandaşlarımıza şu bilgiyi vermek bizim görevimiz; gelişmeyi İstanbul’un bakir nitelikteki Kuzeyi'ne kaydıran bu çılgınlığa dur denilemez, Yeni İstanbul gerçekleşirse, bunun kaybedeni mevcut İstanbul’da yaşayanlar olacaktır; aldıkları hizmetler kötüleşecek, taşınmazlarının değeri düşecek, kaynaklardan daha az pay alacaklardır. Rant bir kez daha insanlığı yenecektir.

* Bakanlar Kurulu imzasını taşıyan bir kararla, ilan edilen rezerv alanların büyüklüğü su yüzeyleri çıkarıldığında (Küçükçekmece gölü ve Sazlıdere barajı ) 31.361 hektardır.
* Yeni İstanbul’un inşa edilmesi planlanan rezerv alan mevcut İstanbul yerleşik alanının yüzde 43’üne denk geliyor.

Kaynak: Birgun.net