ZEYNEP YÜNCÜLER

Brüksel ile varılan anlaşma uyarınca Yunan adalarındaki mültecilerin geri gönderildiği ilk liman olan Dikili’de dün sessizlik hakimdi. 'Geri kabul'un başladığı 4 Nisan’da üç feribot ile toplam 202 mülteci Dikili Limanı'na getirildi, ardından Kırklareli'ne mülteci kamplarına götürüldü. İlçe limanına gelen mülteci gemilerini ve ardından şehir dışına kamplara götürülen mülteci otobüslerini izleyen halkta da şimdilik sessizlik hakim. Dikili Belediye Başkanı Mustafa Tosun'un 'Burada mülteci kampı' kurulacak ifadelerinin ardından, ilçe halkının belediye desteği ile yürüttüğü 'Mülteci kampı istemiyoruz' kampanyası da şimdilik geride kaldı

'Gelmeyebilirler'
Dün ise gözler yeniden Dikili Limanı'nda, Midilli'deki Karatepe ve Moria kampından getirilecek mülteci feribotlarındaydı. Ancak Dikili Emniyeti Yabancı Büro Amirliği'nden aldığımız bilgiye göre, Yunanistan'daki kamplarda şu an öfke var, mülteciler Türkiye'yi güvenli bulmadığı için dönmek istemiyor, dönmemek için de direniyorlar ve kimisi ise iltica başvurusu yapabilme hazırlığında. Bu yüzden karşı yakadaki öfke, 'geri kabul geçiş'lerini yavaşlatabilir.

Meydandan bir hikâye
Geri gönderilen mültecilerin dramlarının damga vurduğu Dikili Limanı'nındaki hareketliliğin gölgesinde limanın hemen karşısında, Dikili Meydanı'nda 4 kadın ve 2 çocuk tedirgin bir şekilde oturuyor, 'Kime soru sorsak, kimden yardım alsak' bakışlarıyla etrafa bakıyor, yanlarından geçiyorum ve içlerindeki bir kadın yarım bir Türkçe ile 'Burada UNICEF nerede' diyor. 'Yok burada, ama yardımcı olurum' diyorum. Korkuyorlar ve kapalı bir yere geçiyoruz, oturuyoruz. Konuşmaya başlıyoruz, dil açısından zor anlaşıyoruz. Öğreniyorum, Suriyeli mülteciler. Suriye'nin Kamışlı kentinden IŞİD vahşetinden kaçmışlar, sattıkları evlerinin parasıyla Türkiye'ye gelmişler, ancak onların Dikili'ye yolu Menemen'den düşmüş. Orada bir ev kiralamışlar, ev sahibi evden çıkarılmış, sokakta kalmışlar.

Amaçları Almanya'ya ulaşmak. Konuştuğum kadının eşi şu an Almanya'da, o gidebilenlerden, ancak kadın 2 çocuğu ve 3 yeğeni ile Türkiye'den kaçamayanlardan.

Başlarda anlamakta güçlük çekiyorum ve yavaş yavaş konuşuyoruz, daha yeni bir kaçakçı tarafından dolandırılmışlar, tehdit edilmişler. Hatta bana adamın fotoğrafını gösteriyorlar, al sende kalsın, bul onu diyorlar, bana. Kamışlı'da sattıkları evlerinin bütün parasını, Midilli'ye geçeriz, oradan Almanya'ya gideriz umuduyla, çaresizliği ile o adama kaçakçıya vermişler, ancak adam ortada yok, kayıp... Hatta pasaportları da adamda kalmış. Hatta kadın, kaçakçının en ufak çocuğunun boynundaki altın kolyeyi aldığını söylüyor. İlginç olan ise bu kaçakçı dedikleri adamın da Suriyeli olduğunu ancak yıllardır İstanbul'da yaşadığını öğreniyorum. Mülteci krizi de patlak verince, konuştuğum kadın bu adamın ciddi bir mülteci kaçakçılığı yapan bir şebekenin içine girdiğini söylüyor ve çaresiz br şekilde bu adama başvuruyorlar, 'başka seçeneğimiz yoktu' diyor. Savaş bitmeden ne Suriye'ye gitmek, ne de Türkiye'de kalmak istemiyorlar. Şu an tek istekleri Almanya'ya ulaşmak.
Kadın ne olur olmaz nüfuslarının ve evraklarının fotoğraflarını çekmiş, telefondan gösteriyor. Hemen çıktılarını alıyoruz ve gerekli işlemlerini yapıyoruz. Ardından vedalaşıyoruz, geçici olarak yeniden bir yere yerleşmek üzere yola çıkıyorlar, hedefleri Almanya'ya ulaşabilmek...

***

‘Batsın bu dünya’
Dikili’de sohbet ettiğim 11 yaşındaki 5. sınıf öğrencisi Özgür Özgüven de yaşananlara tepkili, görüşlerini vermek istiyor, ‘Aylan bebek beni çok etkiledi’ diyor ve devam ediyor: “Aylan bebeği internette görünce ‘Batsın bu dünya’ dedim. Çok üzülüyorum, Dikili’de yaşıyorum, burada hep gördüm o insanları kardeşlerimiz onlar. Rahat etsinler, savaş bitsin’ istiyorum, hatta okulda bir gün sordular mülteciler gelse aynı sınıfta olmak ister misiniz diye, evet kardeşim onlar, beraber çalışırız dedim.”

Dönmek istemiyoruz
Midilli’nin Moria kampında ise ciddi bir iddia söz konusu: 4 Nisan günü, kamptan Dikili Limanı’na getirilecek mülteci kafilesi içinde bulunan 19 yaşındaki Pakistanlı bir gencin ‘Kendimi öldürürüm ama Türkiye’ye asla dönmem’ deyip bileklerini jiletle kestiğini, hastaneye kaldırıldıktan sonra da yaşamını yitirdiği belirtiliyor. Söz konusu iddiayı aktaran kampta bulunan bir kişi mültecilerin neredeyse hepsinin Türkiye dönmek istemediğini, ‘burada ölürüz ama oraya gitmeyiz’ dediklerini aktardı.

Kaynak: Birgun.net