Alışveriş yaptığınızın market ve mağazanın, konakladığınız otelin, yemek yediğiniz lokantanın; izlediğiniz televizyonun, dinlediğiniz radyonun velhasılı simitçinizin, kahvecinizin, gazozcunuzun çoğu frençayzing.

Peki, çocuğunuzu gönderdiğiniz özel okulların da frençayzing olduğunu biliyor muydunuz?

Katar sermayeli bir okul markası ile başlayan frençayzing furyası dershanecilikten dönme okul markalarıyla devam ediyor. Eğitimin niteliğine katkısı olmayan, vatandaşı büyüleyen uyduruk başarı hikayelerini satan bu şirketler, Anadolu’da yaşam mücadelesi veren küçük okulları kendi adını kullanmaya zorluyor. Milli Eğitim Bakanlığı müdahale etmezse, birkaç yıl içinde tekelleşmiş okul markalarından birinin çatısı altına sığınmayan özel okul varlığını sürdüremeyecek.

Frençayzing, herhangi bir markanın isim hakkının bir başkası tarafından kullanılmasıdır. Bu sistemde yavru firma ana firmanın standartlarına (sözleşme hükümlerine) uymayı, onun tarafından denetlenmeyi tahüt eder ve karşılığında komisyon öder. Frençayzing alan firma, standardı yakalayabilmek için isim hakkını kullandığı şirketten mal ve hizmet almak zorundadır. Sistemin asıl amacı da zaten budur.

Peki, bu sistem eğitimde/okulda nasıl işler; isim hakkı hangi mal ve hizmetin karşılığı satılmaktadır?

Okulda standardı belirleyen devlettir; öğretim programları, ders ve ders destek kitapları, öğretim yöntem ve teknikleri başta olmak üzere devlet tarafından belirlenir. Öğretmen yeterliliğini, okulun fiziki yapısını da... Bunlar, AKP ile eğitim literatürüne giren “çıktı”da, yani diplomasını eline alan insanda devletin aradığı nitelikleri belirler. Eğitimde başarı ve başarısızlık da görece olduğuna göre frençayzing veren firmanın alıcı işletmeden beklentisi veya ona başarı vadeden katkısı ne olabilir!

Eğitim Bakanına buradan soralım:

Eğitim kurumlarının ticaret kanunuyla yönetilmesine neden izin veriyorsunuz?

Yabancı sermayeli şirketlerin eğitimde tekel oluşturmasına, (savunusu bana düşmemekle birlikte) küçük okullar üzerinde baskı kurmasına neden göz yumuyorsunuz?

Ortak değilseniz çocuklara mal muamelesi yapan bu suça neden ortak oluyorsunuz?

Okulda/eğitimde standartlaşma, insanı, pizzalaştırmak gibi birşeydir. Okuldaki standartlaşma öğrencinin de standartlaşmasına yol açar. Markası değişse bile Milano’da da yediğiniz pizza ile İstanbul’da yediğiniz pizzanın tadı aynıdır. Aynı tadı veren pizza, hamburger, spagetti gibi hazırlanmış düşünme biçimi, davranışı birbirinin aynısı olan insanlar pek sıkıcı olsa gerek.

Yeri gelmişken Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz’a bir soru daha; MEB mevzuatında “kolej” diye okul türü ve eğitim kademesi yok. Özel okulların “kolej” adını kullanarak kamu okullarından farklı bir statüye sahip oldukları izlenimi yaratmalarına neden izin veriyorsunuz?

Kaynak: Birgun.net