Demet Sargın - [email protected]

Dünya fındık üretiminde ilk sıralarda yer alan Türkiye’de fındık üreticileri yıllardır ağır bir sömürü altında. Fiskobirlik’in işlevsizleştirilmesi ve sendikaların önünün kesilmesiyle başlayan süreç, İtalyan Ferrero firmasının Türkiye’de üretilen fındığa adeta ‘ambargo’ koymasıyla artarak devam etti. Üreticinin ucuza satmak zorunda kaldığı ürünler, tüketiciye yüksek fiyatlarla sunulurken kazanan Ferrero gibi büyük firmalar oldu.
Sömürünün ilk ayaklarını, 50 kooperatif ve 250 bine yakın fındık üreticisinin bir araya gelerek oluşturduğu, üretim kooperatifleri bütünü olarak tarif edebileceğimiz Fiskobirlik’in (Fındık Tarım Satış Kooperatifleri Birliği) işlevsizleştirilmesi oluşturdu. Büyük depoları sayesinde üreticinin ürünlerini muhafaza etmesini sağlayan Fiskobirlik sadece Türkiye’nin değil, dünya fındık tarımının da önemli bir kuruluşuydu.

AKP önünü açtı

AKP’nin 2006-2007 fındık sezonunda Fiskobirlik’e alternatif olarak oluşturduğu Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO) de fındık sömürüsünü destekleyen başka bir ayak oldu. Sezon başlarında 15.00 TL bandına kadar çıkmış fındık fiyatlarının 7,50 TL’ye kadar gerileyip 8,50-9.00 TL bandında tutunduğu bugünlerde fiyatlar bu kadar düşmeden görevi itibariyle TMO devreye sokulabilirdi. Böylelikle hem fındık üreticisi, hem de ülke ekonomisi kazanmış olurdu.

Sermayenin depolarına mecbur bırakılıyor

16 Haziran 2000’de yürürlüğe giren 4572 sayılı, Tarım Satış Kooperatif ve Birlikleri Hakkında Kanun’la beraber aralarında Fiskobirlik’in de bulunduğu 16 birliğe bütçeden kaynak aktarımına yasak getirildi. Ayrıca hiçbir yurtiçi ve yurtdışı bankasından kredi almasına da imkân bırakılmayan Fiskobirlik’in depolarına da ‘50 bin tondan fazla ürün almama’ şartı getirildi. Böylece büyük depolama alanlarına sahip olan Fiskobirlik’in depolarının sınırlandırılması üreticiyi sermayedarların depolarına mecbur bıraktı. Burada da devreye ‘emanet fındık uygulaması’ girdi. Bu uygulamayla, üreticiler ürünlerini Ferrero gibi büyük şirketlerin depolarına emanet ediyor. Ürünlerin fiyatını ise, fındıklar zaten elinde olan şirket belirliyor. Yani üretici büyük şirketlere altın tepside sunulmuş oldu.

‘Toprak Kanunu’ üretimi bitirdi

Diğer bir ‘üretici düşmanı’ kanun ise ‘Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu’. Bu yasa ile asgari tarımsal arazi büyüklüğü 5 dekardan 10 dekara çıkarılarak küçük üretici yok olmaya maruz bırakıldı. Çünkü bu yasaya göre arazisi 10 dekarın altında olanlar üretim yapamıyor, üretimin yapılabilmesi için çiftçinin topraklarını 10 dekara tamamlaması gerekiyor. Ancak çoğu çiftçinin toprağı 10 dekarın altında. Örneğin Giresun Merkez İlçedeki fındık bahçelerinin yüzde 57’si 10 dekarın altında.
Kısacası böylece, küçük ölçekli işletmelerin büyük kısmının mülksüzleşmesinin, tarımda şirketleşmenin yayılmasının ve tarım arazilerinin belirli ellerde toplanmasının önü açıldı.

Fındığa İtalyan Ferrero saldırısı

Dünya fındık üretiminin yüzde 75’ini Türkiye fındığının da yüzde 35’ini üreten Oltan Gıda’nın İtalyan Ferrero firmasına satılmasıyla fındık üreticisinin sırtındaki kambur daha da büyüdü.
2015 yılı fındık ihracat rakamları toplamda 20 şirket sayesinde 3 milyar dolara ulaşırken Ferrero bu rakamın üçte birini tek başına toplayarak büyük bir tekel olduğunu kanıtladı. Bununla birlikte üreticinin kazancı da büyük ölçüde düştü. Sebebi ise ‘emanet fındık’ uygulaması.
Bu uygulamayla önceden 22,5 liraya satılan fındık, Ferraro’ya 7,5 liraya satılmak zorunda kaldı. Tüm bunların yanında her kg için ödenen ücretin 15 kuruşu da yemek fişleriyle ödeyen ve böylece kendi para ve alışveriş sistemini dolaşıma sokan Ferrero, çiftçinin parasının değerini de düşürdü.

Şirketler fındığa da toprağa da talip!

Toprağını en az 10 dekar haline getirmek zorunda olan üretici, hem bunu sağlayamadığı için hem de 7,5 liraya sattığı fındıktan kazanç elde edemediği için bahçelerini satmayı yeğliyor. Ferrero burada da devreye girerek bahçeleri değerinin altında satın alıyor ve çiftçiyi kendi bahçesinde ucuz işgücü olarak kullanıyor. Çiftçinin diğer bir alternatifi ise, yine çiftçi aleyhine olan ve toprağın sermayedarlara ipotek edildiği; sözleşmeli çiftçilik. Sonuç olarak her durumda Ferrero tek alıcı ve tek satıcı durumuna geliyor.

Üretici de tüketici de zararda

Konuyla ilgili görüşüne başvurduğumuz Fındık-Sen Örgütlenme Genel Sekreteri Cemil Ceylan, fındıktaki bu sömürünün, üreticinin emeğinin karşılığını alamamasına sebep olurken, tüketicinin de fındığı ve fındıklı çikolatayı pahalıya aldığını söyledi. Ceylan ayrıca Ticaret Borsası ve Ziraat Odası’nın üreticiden yana olmadığını ‘ Bu kuruluşlar hükümetin yan kuruluşu gibi çalışıyor’ diyerek ifade etti.

Kaynak: Birgun.net