Darbe girişiminin ardından hakkında ‘FETÖ’den gözaltı kararı verilen gazeteci Eyüp Can, ‘hiçbir cemaat yapılanmasıyla bir bağı olmadığını’ belirtti.

Can halen ‘uzun bir süredir yurt dışında yaşayan ailesinin yanında bulunduğunu’ kaydetti.

Twitter hesabından ‘Suya bırakılan mektup’ başlığıyla bir açıklama yayınlayan Can, söze, “Hakkımda çıkan asılsız suçlamalardan sonra kendimi ifade etme zorunluluğu hissediyorum” diye başladı.

Son günlerde hakkımda çıkan asılsız suçlamalara cevabım: Suya bırakılan mektup

Read: https://t.co/NPwsJBHRnK

— Eyüp Can (@eyupcansaglik) 2 Eylül 2016

Can ardından gazetecilik hayatında yaptıklarını anlatmaya girişerek şunları söyledi: “Meslek hayatım boyunca farklı kurumlarda çalıştım. Zaman gazetesinden 13 yıl önce, 2003’te ayrıldım. O dönem medyanın karşısına ilk defa çıkan Fetullah Gülen’le de, bir şiir okuduğu için hapse giren ve siyasi yasaklı olan, kimsenin konuşamadığı Tayyip Erdoğan’la da (…) söyleşiler yaptım.”

‘Engizisyon günleri’

Mesleği bir yıl önce ‘çok yorulduğu için bıraktığını’ söyleyen Can, çalıştığı gazetelerin zaman zaman baskıya uğradığını da yazdı: “Ergenekon, Balyoz ve KCK başta olmak üzere bir çok davadaki hoyrat, haksız, adaletsiz, intikamcı anlayışı defalarca eleştirdim. Yönettiğim gazete Ahmet Şık’ın basılmamış kitabının bir kopyası var bahanesiyle Zekeriya Öz’ün talimatıya polisler tarafından engizisyon günlerini hatırlatırcasına bizzat baskına uğradı. Bir yıl önce çok sevdiğim ama artık beni haksız yere çok yorduğunu hissettiğim mesleğimi bıraktım, zaten uzun bir süredir yurt dışında yaşayan ailemin yanına temelli yerleştim.”

‘Bana yapılabilecek en büyük iftira’

‘Kolektif kimlikler’e değil, ‘bireyselliğe’ inandığını belirten Can, “Bırakın FETÖ’yü hiçbir kollektif yapıyla, cemaat, cemiyet, örgütle aidiyet ilişkim yok, olamaz da” dedi.

İsminin ‘FETÖ’ ile anılmasının kendisine en büyük hakaret ve iftira olacağını savunan Can, mektubunu şöyle noktaladı:“Karanlık ve sinsi bulduğum FETÖ’cü örgütlenme ile en ufak şekilde ilgim alakam yok. İsmimin bu darbeci çete ile anılması bana yapılabilecek en büyük hakaret ve iftira, asla kabul etmiyorum. Hukuki yollardan haklarımı sonuna kadar arayacağım. Bu yazıyı derin bir üzüntüyle ama vicdan ve zihin hafifliğiyle yazıyorum.” (Diken)

Kaynak: Birgun.net