Verhofstadt, "Erdoğan için karar zamanı. Ya yolaçağı tüm refahla birlikte ülkesinin AB'ye yakın ortaklığına ilişkin taahhüdünü yenileyecek ya da Türkiye'yi arada sırada Kremlin'den teselli telefonları alacağı bir despotizm ve izolasyon geleceğine doğru itmeyi sürdürecek" dedi.

ANKA'da yer alan habere göre, Verhofstadt konuya ilişkin Project Syndicate'de kaleme aldığı makalesinde, "Hediye veren çarlardan sakının" başlığını kullandı.

Bunun Cumhurbaşkanı Erdoğan için de güçlü bir tavsiye olduğunu kaydeden Verhofstadt, "emin olun Erdoğan bölgenin ve Türkiye'nin kendi güvenliğini artırmak için bir ideal fırsat ele geçirmiş olabilir. Herşeyden sonra Türkiye ve Rusya'nın birbirinin boğazına sarılması hiçkimsenin -en azından NATO ülkelerinin- çıkarına olmaz" dedi.

Erdoğan'ın NATO'daki müttefiklerini sinirlendirme beklentisi içinde bulunmamasının sürpriz sayılacağını bu girişimle bunu başardığını, Avrupa'nın göçmen anlaşmasının iptali kaygısı taşıdığını belirten eski başbakan Erdoğan'ın Putin ile daha fazla uzlaşabileceğini belirtti.

Vehofstadt, "Türkiye'nin Rusya ile ilişkileri daha da derinleştirme arayışına gerçekten girmesi temel bir jeopolitik saflaşmayla sonuçlanır. Ancak zor görünüyor" dedi.

"PAMUK İPLİĞİNE BAĞLI"

Erdoğan'ın batıyla bağları koparmaya gücünün yetemeyeceğini savunan Verhofstadt, "Erdoğan'ın darbe sonrası baskısı Türkiye'ye tepkinin tek kaynağı olmaktan uzak. Türkiye vize serbestisi istiyor. Ancak bugüne kadar gerçekleşmemiş, terörle mücadele mevzuatını revize etmesi dahil uzlaşılan koşulları karşılamaktan uzak olan Türkiye ile, bu darbe girişimi dolayısıyla bir sonuca ulaşmak belki daha olası. Sonuç olarak göç anlaşması pamuk ipliğine bağlı" dedi.

İleriye dönük bir yol planlaması için AB ve Türkiye arasında sürdürülebilir bir diyaloğun acilen gerekli olduğuna değinen Verhofstadt, şöyle devam etti:

"Erdoğan'ın Putin ile ilişkisini, NATO'daki müttefiklerini manipüle etmeye izin vermekten çok Batı -ve özellikle AB- kendisinin otokrasiye doğru hızlı kayışını her zamankinden daha açık bir şekilde kınamalıdır.

Onun şu an izlediği yolun AB üyeliğinden uzaklaşmaya ve Türkiye'nin dayalı olduğu olduğu bazı ekonomik bağlara malolabileceğini anlamasını sağlamalıdırlar. Erdoğan için karar zamanıdır. Ya yolaçağı tüm refahla birlikte ülkesinin AB'ye yakın ortaklığına ilişkin taahhüdünü yenileyecek ya da Türkiye'yi arada sırada Kremlin'den teselli telefonları alacağı -başka az şey için- bir despotizm ve izolasyon geleceğine doğru itmeyi sürdürecek. Çok fazla seçenek yok. Türkiye'nin vatandaşları adına tek umut Erdoğan'ın bunu görmesi."


Kaynak: Birgun.net