MARY DEJEVSKY

Vladimir Putin, bu yılın başında Alman gazetesi Bild ile yaptığı görüşmede, ülkesinin, Suriye’yi terk etmesi halinde Beşar Esad’a kapılarını açabileceğini söyledi. Bu teklif, bu ayın sonlarında Suriye meselesinde uzlaşmaya varılması için Cenevre’de yapılması öngörülen uluslararası müzakerelerde, masada duran seçeneklere eklenebilir.

Tabii öneriye temkinli yaklaşmakta fayda var. Rusya tarafından Esad’a sığınma verilmesi fikrinin, Putin’den çok görüşmeyi yapan gazeteciden (röportajına haber değeri katmak gibi anlaşılır bir itkiyle) çıktığı anlaşılıyor. Rusya cumhurbaşkanının cevabının da doğrusu pek hevesli olduğu söylenemez. Putin’in politik duruşu her zaman soğukkanlı oldu, kendisine bir soru yöneltildiğinde hiçbir olasılığı göz ardı etmeden cevap verdi; burada verdiği cevap da – “bunları konuşmak için henüz erken”– bu tutumunun bir örneği.
Dikkatlerden kaçmaması gereken, sorunun da cevabının da herhangi bir zamanlama ve takvim öngörmüyor olması. -Oysa Esad’ın kaderinin ne olacağı meselesinde zamanlama her şeyden önemli.- Rusya’nın Esad ve şürekasını bürosunda ağırlama yönündeki ısrarı Batı medyasında çoğunlukla abartılıyor. Putin, en azından benim bildiğim kadarıyla, Esad’ın nihai olarak Suriye’yi terk etmesi ihtimalini hiçbir zaman dışlamadı. Şu halde Rusya’nın ve Batılı liderlerin fikir birliğine varamadığı asıl konunun Esad’ın gidip gitmemesinden çok ne zaman gideceğiyle ilgili olduğu söylemek daha doğru olur.

Rusya’nın önceliği başından beri ne pahasına olursa olsun Suriye devletinin nihai çöküşünün engellenmesi oldu. Geçtiğimiz Eylül ayında alelacele giriştiği askeri müdahalenin ardında da İslam Devleti’ne mensup savaşçıların ve Esad karşıtı isyancıların beraberce Şam’ı kuşatmasından duyduğu kaygı yatıyordu. Rusya’nın Esad’a arka çıkması bir dost ve müttefikin desteği olarak okunmamalı; ki Esad’ın Ekim ayındaki Moskova ziyaretinde Putin’in kendisine takındığı soğuk ve mesafeli tavır bunun böyle olmadığını kanıtlıyor. Ama Putin ve danışmanları nezdinde Esad, Suriye devleti ve kaos arasında sağlam duran yegane kale konumunda.

Suriye’nin iç savaşın eşiğinde olduğuna ve ülkenin büyük ölçüde isyancıların kontrolünde olduğuna elbette şüphe yok. Ama David Cameron’un “70 bin ılımlı isyancı” iddiası kenarda bekleyedursun, hali hazırda Esad’ın yerine geçmeye hazır hiçbir politik ya da askeri güç olmadığı da bir gerçek. Hal böyleyken Batı’nın, Esad’ın gitmesi yolundaki talepleri de isyancıların Esad iktidarda kaldığı sürece hiçbir uzlaşma olmayacağı yönündeki ısrarı da gerçekçi olmaktan çok uzak.

Rusya’nın korkulu rüyası, Irak ve Libya’da olduğu gibi Suriye’nin de sonuçları hesaplanmamış ve yarın ne getireceği bilinmeyen bir rejim değişikliğine zorlanması. Her iki müdahalenin bedelleri hala ödenmeye devam ederken, bunun neden Batı’nın da kabusu olmadığını anlamak güç.

Rusya Suriye’de devletin çökmesi halinde geride ülkenin yeniden inşası için hiçbir kurumun kalmayacak olmasından ve durumun şimdikine nazaran daha da vahim bir hal almasından -yalnızca Suriye için değil tüm bölge açısından- korkuyor ve endişesinde haksız değil. Bu yüzden Rusya’nın Suriye meselesindeki tavrı, ülkenin -ve Esad’ın- kaderinin genel seçimlerle belirlenmesinden yana.
Rusya’nın tutumuna; Suriye’deki koşulların yakın bir gelecekte güvenilir seçimlerin yapılmasına elverişli olmadığı, bunun arkasında Esad’ın ülkesini bir Rus mandası olmaya zorlaması gibi bir planın yattığı ya da birey olarak Esad’ın kaderiyle Suriye devletinin bekası arasında herhangi bir ayrıma gidilmesinin özünde gayrı meşru olduğu gibi gerekçelerle karşı çıkılabilir.

Buna rağmen, meseleye bakışımızı önümüzdeki günlerde yapılacak görüşmelerle sınırlayacak olursak, Putin Esad’a sığınma verilmesi seçeneğini dışlamayan tavrı, bu belirsizlik ortamında elimizdeki seçeneklerden en iyisi gibi görünüyor.
Putin’in, Esad’ın Rusya için Edward Snowden’dan daha az sorunlu bir sığınmacı olacağı yolundaki, muhtemelen şakayla karışık sözlerine ABD’nin herhalde bir itirazı olmaz. Öte yandan, Rusya’nın şimdiye kadar dokuz köyden kovulmuş liderlere kollarını açtığı da söylenemez. Bir ya da daha fazla Körfez ülkesiyle konuyu görüşerek bir orta yol bulmaya çalışmış olduğu tahmin edilse de Rusya, Saddam Hüseyin’e bizzat sığınma hakkı önermiş olduğu iddialarını şimdiye kadar reddetti.
Ama işin bir de öbür tarafı var: Rusya’nın –sıcak iklimli Soçi’nin bile- kısmen de olsa İngiliz terbiyesi almış olan Esad için makul bir adres olup olmadığı. Ama en nihayetinde, zamanı geldiğinde, seçim şansı olmayabilir.

13 Ocak 2016 tarihli The Guardian’dan Çeviren: Defne Sarıöz

Kaynak: Birgun.net