CHP İstanbul Milletvekili ve Parti Meclisi Üyesi Eren Erdem, bugün TBMM’de düzenlediği basın toplantısında Alevilere yönelik ayrımcılığa ilişkin AİHM kararını gündeme getirdi.

ALEVİLER ÜLKEMİZDEKİ YARATILMAK İSTENEN KAMPLAŞMANIN DAİMİ HEDEFİ DURUMUNDA!

Konuşmasının içeriğinde Ramazan Aşkar'ın, TRT'de katıldığı bir programda söylediği "Namaz kılmayan hayvandır" sözünü hatırlatan Erdem, “Geçtiğimiz günlerde Ailevilerin de vergileriyle oluşturulan TRT’de bir kendini bilmez şarlatan ‘namaz kılmayan hayvandır’ gibi bir ifade kullanmıştı. Bu şarlatan, bu topraklarda eşit yurttaş olarak yaşaması gereken Alevilerin de vergileriyle finanse edilen TRT’de bu konuşmayı yaptı. Bu kişi, Alevilerin vergileriyle üniversitelerde hocalık yapmakta ve yine RTÜK vb. kurumların denetlemiş olduğu TV kanallarında bu kişiler, her gün adeta faşizm edasıyla farklı inançları tahkir etmekte. Aleviler ülkemizde yaratılmak istenen kamplaşmanın daimi hedefi olmaya devam ediyor. Kısa bir süre önce Avrupa’da İngiltere, Fransa, İsviçre’de Alevi Kültür Merkezlerini ziyaret ettim. Bu toprakların çocuğu Alevi yurttaşlar, Almanya, Fransa ve İngiltere’de ev sahibi yaşıyor, burada bizim ülkemiz de ise gurbetçi. Oradaki devletler Alevilerin bütün haklarını ve özgürlüklerini vermiş ama burada ise Aleviler inatçı bir tutumla yok sayılıyor. Kahramanmaraş Terolar Köyü’nde Alevilere yönelik asimilasyon politikaları da cabası.

IŞİD MESCİTLERİNİ HOŞGÖRÜYORSUNUZ DA ALEVİLERİN CEMEVLERİNİ NİYE TANIMIYORSUNUZ?

AİHM’de Alevilere yönelik alınan karara vurgu yapan Erdem, “Bir süre önce AİHM, Alevilerin hak ihlalleri yaşadığına dair bir karar verdi. Bu karar doğrultusunda acil bir normalleşme sürecine girilmeliydi; ancak bu sürece girilmedi. Alevi toplumunun en temel talebi eşit yurttaşlık talebidir. Eşit yurttaşlık temelinde Cemevlerinin ibadethane statüsüne alınması ve Alevi çocuklarımızın inançlarına uygun eğitim görmeleriydi. Peki, AİHM’in bu kararına hükumetin yaptığı savunma neydi? Hükumet diyor ki, ‘Alevilik inancı üzerinde Aleviler arasında bir görüş birliği bulunmamakta, Alevilik ayrı bir inanç değil, İslam’ın yorumuna dayanan bir sufi tarikatıdır. Din ve Devlet arasındaki ilişkiler konusunda Devlet geniş bir takdir yetkisine sahip olmalıdır.’ diyor. Kısaca biz laikliği tanımıyoruz, din ile devlet arasında müessese oluşturulurken devletin çok geniş bir takdir yetkisi olmalı deniyor. IŞİD’çilerin kamplarını, IŞİD’çilerin ‘İslam’ın mabetlerinin adını kirleterek kurdukları mescitleri’ hoş görüyorsunuz meşru görüyorsunuz da, bu ülkenin omurgası olan Alevi vatandaşların ibadet ettikleri yerleri niye hala tanımıyorsunuz? Bu 28 Şubat’tan şikâyet edip 28 Şubat’ın yöntemleriyle toplumu birbirinden ayrıştırmaya çalışan zihniyetin tutumudur. 28 Şubat bu ülkenin başına gelmiş en büyük fecaatlardan birisi ve düşünce ve inanç özgürlüğüne vurulmuş bir prangaydı; ancak şu an karşı karşıya kaldığımız zihniyetin de bir farkı yok.” dedi.

BU İKTİDAR ORTA DOĞU’DA ALEVİLERİ KATLEDEN ZİHNİYETLE AYNI YERDE DURUYOR!

Yeni anayasa tartışmalarına değinen Erdem, “Hükûmet yetkililerine soruyorum: Yeni anayasa diye tutturdunuz. 14 senedir iktidardasınız. Sizin anayasa perspektifinizde Alevilerin yeri var mı yok mu? 14 yıldır isteseydiniz bu sorunu çok rahat çözerdiniz. Niye çözmediniz? Çünkü siz Alevifobiksiniz. Çünkü siz Orta Doğu’da Alevileri katleden zihniyetle aynı yerde duruyorsunuz. Alevi olduğu için çocukların boğazını kesen zihniyetle aynı düşünsel ideolojik zeminde konumlanıyorsunuz. Eğer sizin Alevilere zerre kadar sevginiz muhabbetiniz ve saygınız olsaydı bu iş AİHM’ye gitmeden siz bu işi çözerdiniz. Elinizde yetki var. Devletin kozmik odalarına girecek kadar kudretli olan bir iradenin bu kadar basit bir problemi ısrarla çözmeyişinin nedeni bir nefret politikasıdır. Bu nefret politikasına karşı direnmeye devam edeceğiz. Ben Alevilerin Sünnilerin Ezidilerin gayrimüslimlerin hiçbir inanca mensup olmayanların bir arada yaşayacağı bir ülke tahayyül ediyorum ve buradan bütün vatandaşlarımıza böyle bir ülkenin uğrunda mücadele etme çağrısında bulunuyorum. Türkiye cumhuriyeti devleti kuruluş felsefesi ekseninde laik ve demokratik zemine yeniden dönmelidir.” dedi.

IŞİD MİLİTANLARININ İSTANBUL GÜNGÖREN’DE EN AZ 5 TANE MESCİDİ VAR!

İstanbul Güngören'de tekke zaviye statüsüne alınabilecek en az 5 tane IŞİD yapılanmasının örgütlendiği yer vardır. Bir tanesi de Hz. Hamza Mescidi dedikleri Diyanete Bağlı olmayan bir mescit. Bu mescidin içerisinde IŞİD militanları çalışma yapıyor, militan yetiştiriyorlar. Al sana resmi legal IŞID kampı. Tekke ve Zaviyeler Kanunu’ndan bahsederek Alevileri de buna destek verme zeminine çekmek için çalışıyorlar. Aleviler ‘Tekke Zaviyeler Kanununun mağduru olmuştur’ diyorlar. Alevilerin ibadethanesi tekke ve zaviye statüsünde niteleniyor. Alevilerin ibadet ettiği yer cemevleridir. Tekke, zaviye, dergâhla ibadethane farklı yerlerdir, farklı müesseselerdir. AKP iktidarı ölümü gösterip sıtmaya razı etmeye çalışıyor. Kimse bu oyunları oynayarak bu ülkenin huzurunu bozmaya çalışamaz. Diyanet İşleri Başkanının ise yapmış olduğu açıklamalarda ‘Bu işi kendi aramızda çözmeliyiz’ diyor ama en ufak bir irade göstermiyor. Akşama kadar içine bindiği 1 Milyon TL'lik Mercedes'le, lüks iftar sofralarını dolaşmayı biliyor; fakat Muharrem ayı geldiği zaman iki tane Alevi toplumunun önderini çağırıp da ‘Arkadaşlar bu meseleyi nasıl çözeceğiz’ diye bir irade ortaya koyuyor mu? Koymuyor, çünkü kendisine verilen telkin, dayatılan usül bunu yapmasını engelliyor.” dedi.

ŞEKER: KAHRAMANMARAŞ TEROLAR KÖYÜ’NDE YAŞANAN ASİMİLASYONUN EN AÇIK ÖRNEĞİDİR!

CHP İstanbul Milletvekili Ali Şeker ise Kahramanmaraş Terolar Köyü’nde 3 bin kadar kişinin yaşadığı bir köyün yanına 30 bin kişilik bir mülteci kampı kurulmak istendiğini belirterek, “Terolar’da yaşanan asimilasyon politikasının bir parçasıdır. Türkiye'nin bu sorunlarını kendi içinde çözmek dururken AİHM götürerek bu sorunu çözmeye yönelik kararlar çıkması bu sorunun çözmesini sağlamıyor” dedi.

Kaynak: Birgun.net