Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, valileri kabul toplantısında yaptığı konuşmada, ''Millet olarak bizim özelliklerimizden biri de gittiğimiz coğrafyalarda karşımıza çıkan iyi, güzel, faydalı ne varsa onları kendi bünyemize katma konusundaki esnekliğimizdir. Bu bizim için tarih ve kültür geçmişimizi gölgeleyen değil, zenginleştiren bir vasıftır. Cumhuryetin ilk döneminde görülen toptancı anlayış bu tarihi kesintiye uğratamadı'' dedi.

Erdoğan, darbe girişiminin planlayıcısı olduğu belirtilen Fethullah Gülen hakkında, ''İşte 99, ondan sonra da kaçıp gitmiştir. Bölücü terör örgütünün başı buraya teslim edilirken, o da buradan malum yere gitmiştir. Pensilvanya’ya... Bu kişi sadece Türkiye'yi ele geçirme hesabı içinde olan bir meczup değil, 'kainat imamı' olmak istiyor'' ifadelerini kullandı.

Erdoğan'ın valiler kabul toplantısındaki konuşmasından satır başları şöyle:

''Ülkemizdeki mevcut idari yönetim sistemi bir yönüyle 2 bin 200 yıllık Türk devlet geleneğinin, diğer yönüyle de 1400 yıllık medeniyetimizin birikimini ifade ediyor. Millet olarak bizim özelliklerimizden biri de gittiğimiz coğrafyalarda karşımıza çıkan iyi, güzel, faydalı ne varsa onları kendi bünyemize katma konusundaki esnekliğimizdir. Bu bizim için tarih ve kültür geçmişimizi gölgeleyen değil, zenginleştiren bir vasıftır. Cumhuryetin ilk döneminde görülen toptancı anlayış bu tarihi kesintiye uğratamadı.

''Bakınız Osmanlı devletinin 33 vilayeti vardı ama aynı topraklar üzerinde bugün 64 farklı devlet hüküm sürüyor. Daha geriye gidersek Orhun kitabelerinde şu ifade çok manidardır; üst gök çökmedikçe, altta yer delinmedikçe töreyi kim bozabilir?

''Evet bizim yönetim anlayışımız işte böyle eskidir. 81 ilimizin en üst düzey temsilcilerimiz olarak çok büyük bir sorumluluk üstlenmiş oluyorsunuz.

''Şayet valilerimiz görevlerini yerine getiremezse uzuvlarını kaybeden insanın engelli duruma düşmesi gibi devletin çarkları da akmaya başlar. Valilik bir icraat makamıdır. Dolayısıyla hiçbir mazeretin bahane olamayacağı yerlerden biridir.

''Hayat haftanın yedi günü, 365 gün kesintisiz sürdüğüne göre valiliklerimizin hizmetleri de aynı esasa göre yürütülmesi gerekir. Sizler, devleti temsil ediyorsunuz ama sabah 9, akşam 6 mesaisi yapan o klasik devlet memuru anlayışıyla asla çalışamazsınız. Memurun sorumluluğu size karşıdır. Sizin sorumluluğunuz ise bütünüyle millete karşıdır. Millete hizmetin saati olmaz. Türkiye son 200 yıldır pek çok şeyi kaçıran, geriden takip eden, bu yüzden büyük bedeller ödeyen bir ülkedir. Biz 14 yıldır Türkiye'yi bu kısır döngüden çıkartıp takip eden değil takip edilen olmasının mücadelesini veriyoruz. Bu sabah gerek bakanımızın gerek başbakanımızın konuşmalarını izledim. Orada da birçok şeyler detaylandırılarak ifade edildi, anlatıldı. Ben de bunların tamamlayıcısı mesafesinde olan bazı tespitlerimizi özellikle ifade etmek istiyorum.

''Değerli arkadaşlar, Türkiye her dönemde olduğu gibi bugün de pek çok sorunla baş etmek zorunda. Karşı karşıya bulunduğumuz meseleler arasında iki husus öne çıkıyor. Bunlardan biri terörle mücadele, diğeri Suriye-Irak mücadelesinin bir parçası olarak ortaya çıkan sınır güvenliğini sağlama hususu. Bilindiği gibi Türkiye 1984 yılından beri PKK ile mücadele ediyor. Aynı şekilde 1980 öncesi dönemin kötü bir mirası olarak DHKP-C gibi çeşitli örgütler ciddi bir tehdit olarak varlıklarını sürdürüyor. Suriye krizi ile birlikte dinimizi istismar ederek kendine alan açmaya çalışan DAİŞ belası ile karşı karşıya kaldık. Son olarak da 15 Temmuz'da eskiden beri ülkemize karşı tehdit oluşturduğunu bildiğimiz FETÖ 'nün kanlı yüzüyle muhatap olduk. Bu terör örgütlerinin tamamında da arka planda ittifak halindedir. Bakıyorsunuz bir hücre evinde PKK'lılar ile birlikte FETÖ'cüler yakalanıyor. Gaziantep saldırısı başta olmak üzere birçok eylemde DAİŞ ile PKK'nın ortak saldırısını, FETÖ'nün örtülü desteğini görüyorsunuz. Bu durum devlet olarak tüm terör örgütleriyle aynı dikkatle mücadele etmemizi zorunlu kalıyor. Diğer devletler "iyi terörist kötü terörist" yoktur diye ikaz ediyoruz ya, ülkemizde de aynı anlayışla hareket etmemiz gerekiyor. Hepsi ülkemizin, milletimizin, bayrağımızın, devletimizin düşmanıdır. Bunları 15 Temmuz'dan sonra çok daha açık ve net gördük, yaşadık.

''Tek fert kalıncaya kadar, şahsım için söylüyorum, bu mücadeleyi sürdüreceğim. Çünkü ta belediye başkanlığımdan bu yana tanıdığım bu örgüt, ne yazık ki bizlere ihanet etmiştir. Vatana ihanet etmiştir. İşte 99, ondan sonra da kaçıp gitmiştir. Bölücü terör örgütünün başı buraya teslim edilirken, o da buradan malum yere gitmiştir. Pensilvanya’ya... 15 Temmuz darbesi, 1960 darbesinden, 1980 darbesinden çok daha büyük dönüm noktasıdır. Bu darbe diğerlerinden farklı olarak inanç, hayırseverlik gibi duyguları istismar eden bir çetenin ürünüdür. Diğer darbelerde milletimiz karşısındaki gücün kim olduğunu bildiği için gardını alma imkanına sahipti. FETÖ ile 40 yıl boyunca yavaş yavaş milletin kanına girerek, kanını emerek büyümüş, inancını istismar ederek sinsice her tarafa yayılmıştır. İnanç değerlerimiz etrafında toplanmış insanların yürüttüğü pek çok faaliyet var.

''Bu yapılar genel olarak hesabi değil, hasbi çalışmalarına rağmen şimdi böyle bir kara dalga, kara bir bulut bunların üzerine gelmiştir. Sadece FETÖ en başından itibaren tüm gücünü, imkanını ve zamanını devleti ele geçirme stratejisi üzerine kurmuştur. 15 Temmuz darbe girişimine karışan subayların kıdemlilerine baktığımızda, 80’li, 90’lı yıllarda sızdıklarını görüyoruz. 30 yıl boyunca çift kişilikli, daha da ileri gidiyorum, çok kişilikli davranan, takkiye yapan, münafıkça davranan bu insanların haleti ruhiyelerinin sağlıklı olabilmesi zaten mümkün değildir. Askeri kılıktaki bu teröristlerle harekete geçti ve o geceyi bu millete yaşattı. Açık konuşmak gerekirse 17-25 Aralık’ta biz bu yapının karanlık yüzünü tamamen gördük ama anlaşılan o ki kimseye meramımızı anlatamadık. Şahsen bunlar terör örgütü dedikçe, karşıdakiler “Terör örgütü dediğiniz silahlı olur, can alır, kan döker” diyorlardı. Milletimiz bizim mesajımızı aldığını gerek mahalli seçimlerde, gerek cumhurbaşkanlığı seçimlerinde gösterdi aslında. 15 Temmuz’da ise bu ihanet şebekesi silahlarıyla ortaya çıktı, kan döktü, can aldı. Bunlar sıradan bir projenin ürünü değildi.

''Bunlar milletin vergileriyle silahlandırdığı adeta bir terör örgütü olarak temayüz etti. Bizim yıllardır söylediğimiz bir gerçeği kendi elleriyle gösterdiler. Milletimiz devletten çok daha hızlı ve etkili bir şekilde bu kanlı ihanet şebekesinin karşısına dikildi. Bakınız, teşkilat şeması şöyle önümüze geldiğinde bu kişi sadece Türkiye’yi ele geçirme hesabı içinde olan bir meczup değil veya bir terörist başı değil. En tepe noktaya geliyor, orada kainatın imamı olarak geçiyor. Mısır gazetesine verdiği röportajında ne diyor? “170 ülkede eğitim, öğretim çalışmaları yapıyoruz.” Bu ne demek? 170 ülkede ülkeyi ele geçirmenin peşindeyiz. Kimler okuyor biliyor musunuz o okullarda? O ülkelerin devlet başkanlarının, ileri gelenlerin çocuklarını. Yarın öbür gün o çocuklar ülkelerin başına geçecek, önemli görevlere gelecek. Türk cumhuriyetlerinde bu tür aktif görevleri var. Gittiğim her yerde, devlet başkanlarına, hükümet başkanlarına belgelerle bunları anlatıyorum. Hala anlamakta zorlanıyor. Ama biz bunları buraya sokmak istemediğimiz zaman şöyle dediniz, böyle dediniz. Haklılar. Tabelalarında Türk okulları yazıyordu. KHK’yla, bizim bilgimiz dışında Türk, Türkiye ismi varsa bizim yasaklamamız lazım.

Kaynak: Birgun.net