YAŞAR AYDIN [email protected]

Tayyip Erdoğan Afrika gezisi öncesi Gül ve Dündar’la ilgili AYM kararını değerlendirirken “Türkiye çalkalanacak” demişti. Herkes bu sözün AYM kararı ile ilgili olduğunu düşünürken gerçek dün ortaya çıktı. Cuma günü sabahın ilk ışıkları ile birlikte Türkiye’nin en büyük sermaye guruplarından biri olan Boydak ailesine operasyon düzenlendi. Ardından da Türkiye’nin en yüksek tirajlı gazetesi olan Zaman’a kayyum atandı.

Düşmanı tekleştirmek
Dün yapılan iki operasyonu doğru okumak için biraz geriye gitmek gerekiyor. Hatırlanacağı gibi Erdoğan 7 Haziran seçimlerinde yaşadığı kısa paniğin ardından muhalefet partilerinin yardımı ile toparlandı ve dizginleri tekrar ele geçirdi. Peşpeşe attığı adımlarla tek adam projesini hayata geçiren Erdoğan artık “eski arkadaşları”na tehdit unsuru olarak görünmeye başladı. Koalisyon görüşmelerini sonuçsuz bıraktıran Erdoğan, AKP’yi kongrede yeniden dizayn etti, 1 Kasım sonrasında Bakanlar Kurulu listesinin önemli bölümünde belirleyici oldu. Artık geriye tek adamlık sürecinin yasal zemine oturması için Anayasa kalmıştı. Tam da bu süreçte Arınç’ın eleştirileri ortaya çıktı. Sermaye gruplarından Gül’e ve bazı eski dava arkadaşlarına uzanan destek, ete kemiğe bürünmeye başladı. Erdoğan’ın baskısından bunalan Davutoğlu ise Erdoğan karşıtı bu çıkışlara suskun kalarak bir anlamda yol verdi.

Erdoğan “Türkiye’yi çalkalayacak” hamleyi yaparak kendisine karşı gelişen tüm muhafazakar muhalefeti aynı çuvalın içine koydu ve Cemaat ipiyle de bağlamaya çalıştı. Bir anlamda tüm düşmanları tekleştirdi.

Tercihe zorluyor
Erdoğan büyük bir temizlik hareketine başladı. Bir kez daha herkesi saffını belirlemeye zorluyor ve başta Davutoğlu olmak üzere herkese mesaj veriyor.

* Davutoğlu, AYM kararı, Boydak operasyonu ve Zaman gazetesi meselesini sıradan bir olay gibi geçiştiremeyecektir. Erdoğan, Davutoğlu’nun açık bir savaşı göze olamayacağı görüşünden hareketle tercihini kendisinden yana yapacağını düşünüyor.

* Boydak ve Zaman operasyonları ile Gülen Cemaati bağlantısı kurarak karşısındaki cepheyi bölmeyi hedefliyor. Önce bölecek sonra yok edecek.



* Önce cemaat, muhalefete mali kaynak sağlayan yapılar, ‘’eski dava arkadaşları’’ son olarak da Davutoğlu.

Dikiş tutmaz
Erdoğan’ın tüm hamleleri başarıya ulaşsa bile –ki çok zor görülüyor- bu kısa süreli bir rahatlama yaratır. Hem içeride hem de dışarıda Erdoğan politikaları duvara tosladı, ekonomik gidişat çok sıkıntılı. Erdoğan bu koşullarda Türkiye’yi ancak demir yumrukla yönetebilir. Parti içinde kısa süreli bir sessiz onay süreci yaşansa bile uzlaşı şansı kalmadığı görülüyor. Bu anlamı ile AKP’nin dikiş tutturması her geçen gün çok daha zorlaşıyor. Üstelik sıkıntı sadece bir dönem politika yaptığı eski arkadaşları ve cemaatle de sınırlı değil. İktidara yakın Ülker, Boydak gibi uluslararası sistemle entegre olmuş sermaye yapıları ekonomik gidişattan ve Türkiye’nin yalnızlaşmasından rahatsız. Bu anlamı ile de AKP içinden çıkabilecek “sağduyulu” seslere desteğe hazırlar.
Erdoğan, Başkanlık sitemini kendisi için son kurtuluş hamlesi olarak görüyor. Türkiye’ye dair bu son hamleyi yapmadan ilk olarak kendi etrafının temiz olduğuna emin olmak istiyor. Bunun için dün ciddi adımlar atıı ve daha da atacak gibi.


***

Erdoğan’ı ne harekete geçirdi?

* Hamamönü toplantılarının sıklaşması ve her seferinde daha çok AKP’li ile yapılıyor olması.
* Gül’ün Batı dünyası ile kurduğu yakın ilişki ve buradan aldığı cesaretle AKP içi muhalefet ile daha güçlü bağ kurması.
* Davutoğlu’nun gücünün artmaya başlaması, kendisine bağlı bürokrat, milletvekili ve gazeteciler ve yeni gazeteler oluşturma çabası.
*AYM başta olmak üzere bazı kurumların yüksek sesle itirazlarını dile getirmeleri.
* TSK ile ilişkilerin Kürt sorununun çözümü ve dış politikada MİT Müsteşarı Fidan üzerinden restleşmeye kadar giderek bozulması.
* AKP içindeki kendisine karşı başlayan muhalefetin mali kaynaklarını kesememiş olması


Kaynak: Birgun.net