Cumhurbaşkanı Erdoğan, sarayında avukatlara hitap etti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşmasından satırbaşları şöyle:

"Hukuk alanında da milli ve yerli insanlara ihtiyacımız var.

Meslek kuruluşlarının hem itibarlarının artacağı, hem de temsil güçlerinin yükseleceği açıktır. Hem Hükümetin, hem de Meclis'in üzerine düşen görevleri yerine getirerek, çözüme kavuşturulması mümkündür.

Avukat arkadaşlarımızın hem hukukçu kimlikleri, hem de mücadeleci kimlikleriyle bu mücadeleyi sonuçlandıracaklarından şüphe duymuyorum.

Hukuk sisteminin en önemli unsurlarından biri olan avukatlık müessesi ne kadar ilkeli olursa, adaletin tecellisine katkıda bulunacaktır. Kimse size itibar, güç vermez; bunu eğitiminizle, dayanışmanızla, duruşunuzla sağlayacak olan sizsiniz.

Her meslek grubunda olduğu gibi avukatlar arasında bu mesleği istismar edenler olduğu gibi, olacaktır. Adliye'de bir savcımızı şehit edenler için eylem yapan güya avukatlara şahit olduk. Sözde avukatlar olduğunu biliyoruz.

Aynı durum gazeteci, akademisyen, doktor, öğretmen kimliği taşıyanlar için de geçerlidir. Son zamanlarda akamisyen olduğuna göre tutuksuz yargılansın. Ne demek! Suçluysa tutuklu yargılanacak. Bunların kararlılığı yargıda adaletin tecellisini de gerektirir. Bizim ülkemizde avukatlar kanaat önderi, milletin sözcüsü vazifesini gören insanlar konumundadır.

Şu anda ciddi sayıda oran itibariyle en yüksek oranda avukatlardır, hukukçulardır. Devletin yönetimi hukuk, adalet üzerine bina edilir de onun için. Bu yönüyle tüm avukatlarımızı toplumsal alanın her yerinde görmek istediğimi özellikle belirtmek istiyorum.

Merhamet ve adalet o kadar önemli ki, bizler merhamet ve adalet peygamberinin izinden giden bir milletiz.

Avukatlarımızın çözüm bekleyen sorunları elbette vardır. Bunların çözümü konusunda sizlerin yanında olacağımı tekrar ifade etmek istiyorum. Benim de danışmanların ağırlıklı kısmını hukukçular teşkil ediyor. Çünkü buradaki çalışmaların temelini de onun oluşturduğuna inanıyorum.

Bugün Türkiye'nin başına musallat olan sorunların başında, özüyle, geçmişiyle uyuşmazlığını görürsünüz. Milletimizin inancını hedef aldılar, milletimizi geçmişine düşman etmek istediler, toplum mühendisliğiyle toplumu belirli kalıplara hapsetmek istediler, mezhep farklılıkları üzerine kurgulara giriştiler hepsi de sonuçsuz kalınca 2013 yılında itibaren yeni olayları ortaya koydular.

Önce Gezi olaylarıyla sosyal bir kaos çıkarmayı hedeflediler. Bu işe sempatiyle bakanlar bile "Mesele Gezi değil, sen hala anlyuamadın mı" şifresini duyunca geri çekildiler. Ben milyarlarca fidan ve ağaç dikmiş bir başbakan, belediye başkanıydım. Bu tutmadı."

Kaynak: Birgun.net