YAŞAR AYDIN

Batı Afrika ziyareti öncesi İstanbul Atatük Havaalanı'nda açıklama yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan Can Dündar ve Erdem Gül'ün tahliye edilmesine ilişkin ilk kez konuştu. "Bu olayın ifade özgürlüğü ile yakından uzaktan alakası yoktur" diyen Erdoğan, "Bu bir casusluk davasıdır" dedi. Erdoğan, "Yerel mahkeme bu karara direnebilirdi. Bizim 13-14 yıllık iktidarlarımız medyanın fikir ve düşünce özgürlüğü bakımından en ideal duruma ulaştığı dönemdir. Bizim dönemimiz cezaevlerinin gazetecilerle doldurulduğu dönem değildir. Bu dönemler bizden önceki dönemlerdir. Bizim iktidarımızda bunlar cezaevlerinden çıkmıştır, bizim yaptığımız yasal düzenlemelerle çıktılar. Yanlış yaptık herhalde" diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan bu açıklaması ile bir anlamda yeni Anaysa tartışmalarını da son noktayı koydu. Cumhurbaşkanı Türkiye'nin en yüksek yargı kurumunun kararını tanımadığını söylemek bir tarafa mahkemelere de tanımamaları talimatı verdi. Bu açıklama AKP ile birlikte daha demokratik bir Türkiye için yeni bir Anayasa beklentisini de bitirdi.

KİME NE DEMİŞ OLDU?
Erdoğan 7 Haziran seçimleri sonrası tam anlamı ile ülkeyi tek başına yönetmeye başladı. Erken seçim kararı, başkanlık dayatması, TBMM’nin meclis başkanı eli ile devre dışı bıraktırılması ve son olarak da AYM kararlarına ilişkin tutumu hiçbir kurumun kendi dışında bağımsız hareket etmesine izin vermeyeceğini de göstermiş oldu.
Cumhurbaşkanı’nın AYM kararına ilişkin “uymuyorum” açıklamasını hukuksal bir karşılığı yok. Mahkeme kararını verdi ve Erdem Gül ve Can Dündar tutuksuz şekilde yargılanmaya devam edecekler. Hiçbir mahkemenin de yargı sisteminin tepesinde bulunan AYM kararlarını görmezden gelmesi mümkün değil. Bu yargı sistemi içerisinde içinden çıkılması mümkün olmayacak başka bir kaos anlamına gelecektir. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu tutumunu bir dönem yakınında bulunan AKP’lilere sorduk. Konuştuğumuz herkesin ortak yaklaşımı, Erdoğan bu açıklama ile AKP kadrolarına ve esas olarak da Davutoğlu’na “gerekirse her şeyi göze alırım” mesajını bir kez daha verdi.

YARGI ÜZERİNDEN KAVGA
Yargı, AKP-Cemaat kavgasın en önemli ayağı olmuştu. Erdoğan’ın bu açıklaması uzun süredir AKP içinde gerilimin su üstüne çıkması olarak yorumlayanlar da oldu. AKP içerisinde Erdoğan hegemonyasından rahatsız olan Davutoğlu ve ekibinin baştan beri Gül ve Dündar’ın tutuksuz yargılanmaları konusunda açıklamaları biliniyor. Erdoğan'ın AYM'yi bir bütün olarak hedef tahtasına koyması parti içi kavgada yargının bir kez daha temel minderlerden biri olacağını gösteriyor. Erdoğan, daha önceleri defalarca yaptığı gibi bir yurt dışı seyahati öncesi hem ülke demokrasisine önemli bir darbe vurdu hem de parti içerisinde yaşanan tartışmalara önemli bir çizgi çekti. Sadece muhalefet partilerine değil, kendi partisi içindekilerinde net bir duruş gösteriyor: "Ya benimlesin ya da karşımda".

‘YARGIYA MÜDAHALEDİR’
Yargıçlar Sendikası Başkanı Mustafa Karadağ: Anayasa Mahkemesi Türk yargı sisteminin en üst makamıdır. Bu açıklama tam anlamı ile yargıya müdahaledir. Bu beyanatı hukuki olarak değerlendirmek bile mümkün değildir. Bu ancak son zamanlarda çok konuştuğumuz Türk tipi başkanlık rejiminin aslında tek adam rejimi olacağının göstergesidir. Cumhurbaşkanı’nın ayrıca yerel “mahkeme kararında direnmeliydi” açıklaması başka bir tartışmayı da beraberinde getirir. 14 Ağır Ceza Mahkemesi’ni töhmet altına soktu. Vereceği her karar şimdiden şaibeli hale gelmiştir.

‘KURTULUŞU KAOS SANIYOR’
Murat Arslan (YARSAV Başkanı): Hukuku ve beğenmediği yargı kararlarını tanımayan, anayasayı askıya aldığını ifade eden, kuvvetler ayrılığını ayak bağı olarak gören ve müdahale eşiğini çoktan aşarak yargıya çöken bir zihniyetin bu sözlerini hukuk bağlamında değerlendirmek abesle iştigaldir. Otoriteye karşı hak ve özgürlüklerini güvence altına alacak yargının bu denli pespaye bir duruma düşürülmesi karşısında yurttaşların hakkını savunmak için direnişi ve başkaldırısı haktır. Hukukun rafa kaldırıldığı böyle bir ortamda kaos ve kargaşa kaçınılmazdır. Anlaşılan Suriye'ye müdahale edemeyen bu zihniyet Türkiye'yi Suriye'ye çevirmeye çalışıyor. Saplandığı bataktan tek kurtuluş yolunun kaostan geçtiğini düşünüyor.

‘DİKTATÖRLÜĞÜN İFŞASI’
Bülent Tezcan (CHP Genel Başkan Yardımcısı): Cumhurbaşkanı Erdoğan yaptığı bu açıklama ile hukuk ve Anayasa tanımaz biri olduğunu bir kez daha ortaya koydu. Kendisi Anayasa’yı tanımıyordu ihlal ediyordu. Şimdi de mahkemelere Anayasa ihlal çağrısı yapıyor. Bu diktatörlük özleminin ifşasıdır. Biz Anayasa Komisyonu’nun çalışmaları sırasında Başkanlık rejimi dayatmasıyla sürecin ilerlemeyeceğini söylemiştik. Erdoğan nasıl bir başkanlık istediğini açıkça ortaya koydu. Sadece kendisinin olduğu bir başkanlık özlemini açıkça ortaya koydu. Bu diktatörlük özlemlerinin yansımasıdır. Düşünün Cumhurbaşkanı mahkemeleri Anayasa’ya kanuna aykırı işlem yapmaya çağırıyor. Olayın geldiği noktaya bakın.

‘İTİRAZ EDiLMELİ’
Meral Danış Beştaş (HDP Anayasa uzlaşma Komisyonu Üyesi): AYM kararlarını tanımama gibi hakkınız yoktur. Hukuk tanımamazlığın geldiği nokta açısından önemli. Karara uyacak olan kendisi değil yerel mahkemedir. Burada kendisi hukuksuzluk yaptığı gibi yerel mahkemeyi de hukuksuz davranmaya Anayasa’ya uyma diyor. Bir ton daha yükselerek yargıçlara, AYM kararlarına ben uymuyorum siz de uymayın diyor. Hiçbir yerel mahkeme bu çağrıya ‘evet’ diyemez. Şu anda yapılması gereken, yargıçların, mahkemelerin AYM’nin hatta Adalet bakanlığı ve hükümetin bu açıklamaya itiraz etmesidir. HSYK’nin başkanı Adalet Bakanlığı’nın görev alanındadır. Hakimler ve savcılar korunmalıdır. Saray ile hukuk arasında tercihini hukuktan yana yapmalıdır. Bu açıklama akla acaba yeni bir dava mı açılacak sorularını da getiriyor. Bu da çok tehlikeli bir gidişata ve kaosa işaret eder. Buna da bilinçli bir sürükleme hali var.

***

Dündar’dan cevap

Erdoğan’a yanıt veren Dündar, “Cumhurbaşkanı bizim tahliyemizle alakalı, tahliyemizi değerlendiren bir konuşma yapmış, ‘tanımıyorum bu kararı’ demiş. 26 Kasım günü biz içeri girdik. 2 gardiyan eşliğinde kalacağımız koğuşa bizi götürdüler. Üstümüzden kilitleyecek gardiyan. Dedi ki, ‘abi ne kadar sürer sence bu iş?’ ‘Valla dedim, faşizmin eline bir kere düşmeyeceksin’ dedim.


Kaynak: Birgun.net