ERSOY YAŞAR / [email protected]
@ersysr

Geçen on yıl içerisinde, otomobil üreticileri tüketicilerden gelen talepleri değerlendirerek radikal yönetim ve strateji değişikliklerine gittiler. Markaların küresel ölçekteki vitrinleri otomobil fuarlarının yanı sıra ‘son kullanıcı’ ile buluşan tüketici elektroniği fuarlarında da otomotiv ve bileşenleri ön plana çıktı.

Nesnelerin interneti ve mobilite kavramları gündelik yaşamın her alanında karşımıza çıkıyor. Şüphesiz, çevre ve sürdürülebilirlik duyarlıkları yeni kuşağın öncelikleri arasında yerlerini aldı. Endüstriyel girişimleri bu gereksinimlerden bağımsız olarak düşünmek olanaklı değil. Hal böyle olunca, dünyada tüketici eğilimlerini yakından izleyen otomotiv endüstrisi liderleri de değişime uyum sağlamak adına yönlerini tekrar belirliyorlar. Elektrikli ve hibrit araçların, alternatif yakıt teknolojilerinin yaygınlaşması ve öngörülemeyen yükselişi köklü üreticilerin dikkatini çekti. Görünen o ki yakın gelecekte rekabetin yönü değişecek.

Elektrikli, hibrit veya alternatif yakıt teknolojileri ile geliştirilmiş araçlar, bu araçlara ve üretim tesislerine yapılan yatırımlar, teknoloji, insan ve bilgi kaynağı maliyetleri gerekli mi? Harcanan büyük bütçe ve kaynakların, fosil yakıtların çevreye etkilerini en aza indirgeyecek teknolojilerin geliştirilmesine ayrılması daha doğru olmaz mı?

Bu sorular, kimi zaman politik, kimi zaman çevresel kimi zaman da ekonomik argümanlarla yanıtlanıyor. Bugün sayfada yer verdiğim Norveç haberinde okuyacağınız üzere hükümetler de bu tartışmanın tarafı olabiliyorlar. Amerika özelinde, enerji tüketiminin yüzde 70’ini petrol tabanlı yakıt oluşturuyor. Yayınlanan raporlar, yalnızca Amerika’da değil dünya genelinde fosil yakıtların yüksek emisyon ve maliyete neden olduğunu gösteriyor.

Petrolün tepe noktası

Jeolog M. King Hubbert’in 1956’da Amerika’da petrol üretiminin 1970’lerde tepe noktasına ulaşacağını ve daha sonra düşüşe geçeceğini öngörmesiyle ‘Petrol tavanı’ (Peak Oil) kavramı ortaya atıldı. Öngörü, 1970’lerde gerçekleşti, fakat petrol çıkarma girişimleri yavaşlayarak da olsa devam etti. Söz konusu ‘son senaryosu’ teoriye uygun gerçekleşmese de artan maliyetler ve jeopolitik zorunluluklar bugün bu kavramın, özellikle Amerika’da elektrikli araçlarla birlikte anılmasını sağlıyor.

Enerji güvenliği

Enerji güvenliği basit ancak derin bir anlama sahip. Petrol güvenliği için savaşlar ilan edildi, askeri birimler enerji güvenliğini ulusal güvenlik sorunu olarak gördüler. Artık, ülkeler monopolistik bir yaklaşımla yalnızca petrole bağımlı sektörler oluşturmak istemiyorlar. Enerji kaynaklarının çeşitlendirilebileceğini savunanlar ise ne yazik ki potansiyel enerji kaynaklarına yatırım yapmaktan çekiniyorlar.

Petrol fiyatları

Petrolün varili dünya piyasaları tarafından ulusları diğer bölgelere bağlayıcı kılacak, terörizm ve savaş tehditlerini de içerecek biçimde belirleniyor. Elektrikli Sürüş Taşımacılığı Derneği Başkanı ve eski bir ekonomist olan Brian Wynne’a göre petrolün küresel karşılanabilir bir emtia olması, öngörülemeyen devasa giderleri ortaya çıkarıyor.

Seragazı emisyonu

Elektrikli ve hibrit araçların gündemde olmasının ana nedenlerinden biri de sera gazları. Geleneksel araçların ürettiği emisyon değerleri ile karşılaştırıldığında elektrikli araçların daha çevreci olduğu görülüyor. Batarya teknolojilerinde kullanılan lityum, elektrik motorunun bileşenlerini oluşturan ağır metaller ve diğer faktörlere karşın elektrikli araçları yasa ve mevzuatlarla kontrol edebilmenin daha kolay olduğu görüşü hakim.

Sürdürülebilirlik ve yaşam tarzı

Toplumlar, barış istedikleri gibi temiz bir çevrede, hava ve iklim değişikliklerinden doğabilecek tehditlerin de önlenebilmesini istiyor. Gelecek kuşakların sağlıklı bir çevrede, sürdürülebilir enerji kaynakları ile doğaya zarar vermeksizin yaşamlarını sürdürebilmeleri için geleneksel yaklaşımlardan çok yeni fikir ve girişimlere gereksinim olduğu kaçınılmaz. Pazarda öncü olan üreticilerin müşterileri ile buluşturduğu elektrikli araçların tasarım ve donanımları ile yeni kuşağın dikkatini çektiği, çağdaş bir yaşam tarzını sembolize ettiği düşüncesinin hakim olduğu da sosyal medyanın yükseldiği günümüzde kolayca anlaşılabiliyor. Gelecekte, alternatif bir ekonomi modeli ile kendi kendini sürdürebilen yeni nesil bir pazarın oluşabileceğini ümit ediyorum.

***

Corolla yenilendi


Toyota’nın Yeni Corolla’da D segment araç görünümünü, daha geniş ön alt ızgara, yeni tampon tasarımı ve yenilenmiş bagaj üstü krom detayı ile kuvvetlendirdiği görülüyor.

Dış tasarımında, LED farlar, LED ışık çizgisi, LED arka stop lambaları ve karartılmış arka ve arka yan camlar ile kapı kollarındaki yeni krom detaylarla prestij algısı da artırılmış. Kabinde yapılan kapsamlı düzenlemeyle birlikte yenilenen özellikler arasında, sportif klima paneli, 7 inç Toyota Touch 2 dokunmatik ekran, 4.2 inç renkli çok fonksiyonlu ekran yer alıyor. Ayrıca yumuşak doku malzemeler, saten krom detaylar ve lake siyah kaplamalar iç kabin dizaynında görünümü güçlendiriyor. Benzinli modellerde geliştirilmiş yeni nesil ‘Yokuş Kalkış Destek Sistemi’ de Yeni Corolla’da sunulan bir diğer özellik.

11’inci nesil Corolla'da, süspansiyondan direksiyona kadar sürüşü ve konfor seviyesini artıracak bazı güncellemeler de bulunuyor. Birçok noktada ise gürültü ve titreşimi azaltacak çalışmalar yapılmış.

Verimli motor seçenekleri

Yeni Corolla’nın motor seçenekleri arasında 1.4 litre D-4D turbo dizel ve iki benzinli motor (1.33 litre Dual VVT-i, hem VVT-I hem Valvematic sistemlerine sahip 1.6 litre benzinli motor) bulunuyor. 1.4 D-4D dizel motor, Toyota’nın MultiMode otomatikleştirilmiş şanzımanıyla sunulurken, 1.6 litre benzinli motorlar düz vitesin yanı sıra Multidrive S otomatik şanzıman seçeneği ile tercih edilebiliyor.

Yeni Corolla’nın tanıtım toplantısında bir konuşma yapan Toyota Türkiye Pazarlama ve Satış A.Ş. CEO’su Ali Haydar Bozkurt, geçen yıl Türkiye’de 34.961 adetlik satışla filo hariç en çok tercih edilen model olan Corolla ile perakende pazarında yine birinci olmayı hedeflediklerini söylüyor.

Kaynak: Birgun.net