BURCU CANSU
[email protected]
@burcu_cansu

Koşmak, görme engelli çocuklar için sadece bir spor olmanın ötesinde yaşama sımsıkı sarılma, öz güven kazanma, gülümseme sebebi. Yaklaşık 1,5 yıl önce “düşebilirim”, “başaramayabilirim” kaygısını bir yana bırakarak, uzun mesafeli koşucu Beysun İlalan’ın desteği ile koşmaya başlayan engelli genç ve çocuk koşucular, Türkiye şampiyonası sevinci yaşıyor. Ortak talepleri, engelli çocuk atletlere daha fazla şans tanınması ve farkındalık yaratılması.

“El Yordamıyla Koşan Çocuklar” konulu fotoğraf sergisinin ikincisi Dikmen Halkevleri’nde sergileniyor. Görme engelli atletlerin gönüllü antrenörü Beysun İlalan, bütün zorlukları aşarak Türkiye Şampiyonasına giden yolu ve görme engelli çocukların koşuya başlama maceralarını anlattı.

‘Kaygıyla yola çıktım’

Görme engelli koşucu çocukların ve gençlerin fotoğraflarından oluşan sergide konuştuğumuz İlalan, “uzun koşu”larını anlattı:

“Annemin bir gözü tamamen görmüyor, sağ gözü de yüzde 5 görüyordu. Böylelikle görmenin önemini fark ettim. Bunu fark ettikten sonra gözleri görmeyen küçük çocukların hayatlarına nasıl devam ettiğini düşündüm. Ne yapacaklardı? Zaten uzun mesafe koşucuyum, 27 yıldır koşuyorum. Fikrimi maratoncu arkadaşlarımla da paylaştım. Kendilerinden yardım istediğimde küçük çocuklarla bu işin çok zor olduğunu söylediler. Tek isteğim ise çocukları koşturup yarışlara sokmaktı” diye düşündüm.

Şampiyonaya giden yol

Engelli çocuklarla ilgili atletizm okulu kurulmasını isteyen İlalan, yetkili kişi ve kurumların kayıtsız kalmamasını istedi. Görme engelli çocukların partnerlerle koştuğunu ve burada da devreye maratoncu arkadaşlarının girdiğini anlatan İlalan, çocukların maratonda geçirdiği süreci şöyle anlattı: “İlk koşumuz Cumhuriyet Koşusu’ydu. Fakat çocuklarımıza partner bulma sorunumuz vardı. Çocuklarımızdan birisi velisi ile koştu. Çocuğumuz o kadar zorlandı ki geldiğinde ‘niye bana velimi verdiniz?’ dedi. Çaresizdim. Damla Karaçay, ‘3 kilometreyi değil Eymir Gölü’nün etrafını koşmak istiyorum’ dedi. ‘Yapacağım’ dedi. 10 bin 400 kilometreye Damla’nın partneri oldum. Biz yarışı bitirdik. Üçüncü olduk. Görme engellilere hak tanımadıkları için beni kürsüye çıkardılar. Ben de bütün çocuklarımızı yanıma çağırdım, anlattım. Herkes şaşkınlıkla dinledi. Arkasından Kızılay’da düzenlenen İyilik Koşusu’na katıldık. Çocuklarla Kızılay’da koştuk. Derece yoktu. O zaman arkadaşlarım bana güvenerek partnerlik yapmayı kabul etti. Çocuklara madalyalar verildi. 27 Aralık’ta Büyük Atatürk Koşusu’na katılmak istedik. ‘Bu profesyonel bir yarış’ diyerek 1 km’ye izin verdiler. Ölçüm yapıldı. Çocuklar koştular...

Geçen ay Görme Engelliler Federasyonu’nun yarışlarına katıldı. Çocuklarım birinci, ikinci, üçüncü ve dördüncü oldular.”

*****

Söz, görme engelli koşucularda

Buse Aras: Koşarak kendi duygularımızı yansıtıyoruz. Tüm engelli dostlarımıza ve ailelerine diyorum ki; sizler engelli çocuklarınızı evlere kapatmayınız. Önlerini açın. Siz engelli çocuklarınızı bir şeyleri başarabileceğine inanın. Siz inanmazsanız engellileri inandıramazsınız. İnanalım ki hep birlikte koşar adım yürüyebilelim, hep birlikte başaralım.

Ece Çelebi: Özgüvenim arttı. Koşmak çok güzel bir şey. İleride çok iyi bir koşucu olmak ve madalyalar kazanmak istiyorum. Daha fazla imkân sağlansa bizler daha başka yerlerde olabilirdik. Arkadaşlarımız da nereden nereye geldiğimiz konusunda bizlere imrense de nereden başlayacakları konusunda çekingenler.

Damla Karaçay: El ele tutuşup koşmaya başladık. Bir süre sonra yarışlara katıldık. El ele tutuştuğumuz ablalarım ile bir sürü dereceler yaptık. Mersin’de Türkiye 3’üncüsü oldum. Birisi ile el ele tutuşup koşmak heyecanlandırıyor. Koşarken zaten güzel duygular hissettiriyor, mutlu oluyoruz.

Kaynak: Birgun.net